Prof.Dr. Bilal Sambur
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi
TT

Aklın, anlayışın ve arayışın düşmanı: Yobazlık

Felsefeyi, bilimi, hukuku,  barışı ve özgürlüğü ortadan kaldırıp  kendi vehimlerini, yanılgılarını, yanılsamalarını ve yalanlarını  bütün insanlığa   dayatan,   körü körüne taklit ettiği  yanılsamalar uğruna  şiddet ve barbarlıkla  insanları kendi kalıplarına  sokmaya çalışan   yobazlık, insanlığı ve dünyayı çölleştirmektedir. Yobazlık, insanlıktan akan  insanlığın beslenme pınarları olan felsefeyi, sanatı, bilimi, barışı, müziği ve özgürlüğü kurutmaktadır. Mevcut insanlık durumuna baktığımız zaman,  dünyanın  yobazlaşan ve çölleşen  verimsiz ve  sığ bir yer haline geldiğini söyleyebiliriz.

Yobazlık, bir hayat tarzı, inanç biçimi ve  kültürel kimliktir. Yobazlık zihniyeti, insanların  akıllarını kullanmaktan korkmasını,  toplumda hakim olan inançlara ve alışkanlıklara  olduğu gibi inanılmasını,  insani farklılıkların    yeşerip  gelişmesine imkan vermeden kurutulmasını,  insani olanın  ötekileştirilerek insan üstü ve dışı  kurguların yüceltilmesine ve  mutlak referans haline getirilmesine dayanmaktadır. Cehalet, yobazlığı en kapsamlı şekilde ifade eden kavramdır. İnsanlığın cehalete ve yobazlığa karşı şimdiye kadar gerçekleştirdiği en büyük devrim, Aydınlanmadır. Aydınlanma zihniyetine karşı olan her türlü  inanç,  fanatizm, barbarlık, kabalık, ilkellik ve gerilik  cehalet  kavramı içinde değerlendirilebilir. Aydınlanmaya, bireye, akla, bilime, özgürlüğe, felsefeye,  sanata ve barışa karşı olan, dünyayı  savaş yeri olarak gören,  bütün insanlığı  kendi  hakimiyetine sokmayı  nihai amaç  olarak benimseyen,  insanlığın akıl ve bilim yoluyla elde ettiği bütün özgürlük, barış, hukuk ve refah kazanımlarına karşı çıkan her türlü inanç,  fanatizm, bağnazlık, kabalık ve  despotizm,  cehalet ve yobazlık olarak nitelenmeyi hak etmektedir.

Yobazlık ve  cehaletin   reddettiği ve ortadan kaldırdığı temel asli değer,  insani eşitlik ve kadın-erkek eşitliğidir. Yobazlık, insanların   eşit olduğunu inkar  eder. İnsani eşitliği  inkar eden  yobazlık, insanlar arasında  kabilecilik, kölecilik, cinsiyetçilik ve din temellerinde ayırımcılıklar koyar. Yobazlığa göre,  üstün ve mutlak doğru görülen bir inancı ve kimliği benimseyen gruplar, diğer   insanlardan üstündürler. Yobazlık, belirli bir grubun veya kimliğin  seçilmiş  olduğuna inanır. Üstün, seçilmiş ve kutsal kimlik  kurgusu,  yobazlığı ve cehaleti  beslemektedir. Sanat, felsefe, bilim, edebiyat, hukuk, barış ve özgürlük alanlarında insanlığın gelişimine hiçbir  katkıda  bulunmadan sadece kerameti kendinden  menkul  bir şekilde kendisini en mükemmel, en doğru,  en iyi  tek yol, inanç ve kimlik olarak  empoze etmek  cehaletin  ve barbarlığın kendisidir.

Cehalet,  kadına karşıdır. Cehalet ve yobazlık,  kadını  erkeğin  şehvet  robotu olarak görmektedir. Cehalet ve yobazlık,  kadını erkeğin   malı olarak  konumlandırmaktadır. Cehalet ve  yobazlık,  kadını  bütün kötülüklerin kaynağı olarak  sunar ve erkeğe kadının efendisi  ve hakimi  şeklinde imtiyazlı bir statü verir.Kadın-erkek eşitliği, yobazlığın ve cehaletin en nefret   ettiği değerdir. Cahiliye ve yobazlığın varlık nedeni, kadın-erkek eşitliğini  köklü ve kalıcı  bir şekilde ortadan kaldırmaktır. Kadın-erkek eşitliğini ortadan kaldırmayı amaç edinen  bütün  kültürel  kurgular, cehalet ve yobazlığı beslemektedir. Yobazlığın ve cehaletin en ayırdedici özelliği, kadın-erkek eşitliğini inkar etmesi ve karşı çıkmasıdır.

Tarih boyunca  yobazlığın ve cehaletin en büyük kaynağı dinler olmuştur. Dinci, dinbaz ve dinden geçinen  olarak niteleyebileceğimiz kişiler, kurumlar ve gruplar,  din üzerinden insanlara siyasal ve sosyal açılardan hükmetmeye,  ekonomik açıdan sömürmeye ve  şehvetlerini  tatmin etmeye  çalışmışlardır. Dinin görevinin devleti, siyaseti ve hukuku dizayn etmek olduğunu savunan ve dayatan bütün  yaklaşımlar yobazlık ve  cehalet anlamına gelmektedir. Dinin asli işlevi ve varlık nedeni, insanların ahlaki açılardan daha iyi  kişiler  olmasına  katkı sağlamatır. Dindarlık tecrübesi yaşamak isteyen kişinin gözü, sadece ahlakı görmelidir. Dinbazın, dincinin ve dinden geçinenin gözü ise ahlak dışında her şeyi görmektedir. Dinbazın, dincinin ve dinden geçinenin gözü  devleti, serveti, şehveti, hakimiyeti ve ticareti görmektedir.Ahlaki açıdan insanların gelişimine katkı sağlamayan, siyaseti, ticareti ve devleti  kendisi için amaç haline getiren dinler, vahşet, cehalet ve   yobazlığı besleyen ve üreten kaynaklardır.Yobazlığın ve vahşetin en tehlikeli biçimi,  cehaletin, ataletin ve ahmaklığın  dine dönüştürülmesidir.

İnsanlığın bütün kişileri, kurumları, kaynakları, kitapları, kalıpları,  kabulleri   istisnasız bir şekilde  tarihin belirli bir döneminde  yaşamış ve üretilmişlerdir. Bütün  zamanlarda ve mekanlarda sonsuza kadar geçerli ve yeterli olacak hiçbir mesaj,  doktrin, sistem, kaynak,  kurum, kalıp ve klişe yoktur. İnsanlık durmadan yürümekte, değişmekte ve gelişmektedir.İnsanlık için  her şeyin tamamlandığı ve  kemale erdiği bir gün olmadığı gibi, böyle  bir durumda oluşmamıştır. Yobazlık,  insanlığı ve tarihi tek bir kalıpta, doğmada, formda  dondurma ve durdurma zihniyetidir. Hiçbir zaman  diliminde ve hiçbir yerde yaşanılanlar, insanlık için nihai  kemal noktası  anlamına gelmemektedir. Geçmişte ve günümüzde yaşanılan her şey, durumsaldır ve gelip geçicidirler. Geçmişte olmuş bitniş bir anlayışı, uygulamayı, kurumu, kişiyi ve kabulü  günümüze  en uygun  ve doğru olarak   taşımak,  aslında bugünün dünyasında çukurlar ve mezarlar kazmak  anlamına gelmektedir. Yobazlık, bugünün  dünyasında  çukurlar ve mezarlar kazma zihniyetidir.  Yobazlığın çukurlarına ve mezarlarına karşı  aydınlanma düşüncesi, insanlığın akılla, bilimle, felsefeyle, teknolojiyle yeni ufuklara nasıl  kanatlanacağı perspektifini önümüze koymaktadır.

Yobazlık ve cehalet,  insanın anlama, anlamlandırma ve akıl kapasitesini ve yeteneğini   tamamen ortadan kaldırmaktadır. Yobaz kişi, önyargılarıyla,  korkularıyla ve öfkeleriyle yaşar. Yobaz kişi,  hep tehdit eder, korkutur ve yok eder.  Sesini yükselttiğinde, bağırdığında, susturduğunda, dövdüğünde ve kustuğunda   kendi korkularını ve özgüvensizliğini bastıracağını  uman yobaz ve cahil kişi,  kendi donuk, karanlık, boğuk ve soğuk mağarasında     atalet ve tembellik içinde sadece beden fonksiyonları işleyen   bir nesne olarak    bir yeri işgal etmeyi başarır. Yobaz kişinin aklı, kalbi,  beyni, düşleri, düşünceleri ve duyguları ölmüştür. Yobaz kişinin  yeni fikirleri aramak, bulmak ve  öğrenmek    diye bir çabası yoktur. Yobazlık,  bütün insani farklılıklara ve yeniliklere karşı çıkarak insanlığı tek bir kalıpta, dönemde veya durumda dondurma, dejenere etme veya dayatma halidir.

Yobazlık  ve cehalet, aklın, anlamanın ve arayışın   olmamasıdır. 3 A olarak ifade ettiğimiz aklı, anlamayı ve arayışı ortadan kaldırmayı kendisine amaç edinen her türlü tutum, duruş, ideoloji ve doğma, yobazlık ve cehalet olarak  nitelenmeyi hak etmektedir.  Yobazların ve cahillerin, okumaları ve yazmaları vardır. Okur yazar olan yobazların, akılları, anlayışları ve arayışları yoktur.Anlamak ve anamlandırmak yerine dayatmayı,  akıl yerine ahmaklığı,  hakikati, güzeli ve iyiyi aramak yerine onlara  sahip olduğunu iddia eden kişiler ve gruplar, yobazlık ve cehaleti bütün çıplaklığıyla ortaya koymaktadırlar.İnsan, aklını, anlayışını ve arayışını hiç  bir otoriteye devretmemelidir.  Kutsal, yüce üstün olduğu  vehmedilen hiçbir  insani iradenin,  insanüstü düzeye çıkarılmaması  gerekmektedir.İnsani bir iradeye insanüstü vasıflar atfetmek, bir yobazlık ve  cehalet halidir. Hiçbir insan, en zeki, en mükemmel, en faziletli,  en akıllı, en doğru, en iyi kişi  konumunda değildir. Bütün insanlar, kusurlu, hatalı ve eksiktirler. Bir insanı  en mükemmel ve hatasız  ideal model olarak vehmetmek,  putçuluktan başka bir şey değildir. Yobazlık ve cehalet, mükemmel ve hatasız olduğu vehmedilen   putlar üretmektedir. Akıl, anlama ve arayış, bütün putların sorgulanmasını,  aklın sürekli  olarak işbaşında olmasını, felsefe, bilim ve sanatın hiçbir şekilde  hurafelere kurban edilmemesini gerektirmektedir.