İki gün önce yayın hayatının 45. yılını dolduran Şarku’l Avsat, dün çıkardığı sayısı ile yeni yılına başladı.
45 yıl boyunca, uluslararası statüsünü liyakatle kazanan ve küresel düzeyde ‘Pan Arab’ olarak bilinen mesleki tanımını hakkıyla uygulayan ilk günlük Arapça gazetesinin yolculuğu sıradan bir yolculuk olmadı.
“Sıradan bir yolculuk olmadı” sözlerim retorik bir söylemden ibaret değil. Bunu sadece bu ailenin bir parçası olarak çalışan bir gazeteci olarak değil, aynı zamanda geçen yüzyılın seksenlerinde Londra Arap basını olgusunun bir takipçisi olarak da söylüyorum.
Bu yüzden bu, gerek herhangi bir arzuyu bir kenara bırakan bir gazeteci perspektifinden, gerekse Ortadoğu’nun, bölgenin ve çevresinin tanık olduğu büyük olaylar ve bunun küresel yansımaları ölçeğinden değerlendirildiğinde, objektif bir ifadedir. Şarku’l Avsat gazetesinin, bu olayları gazetecilik çalışmasının gereklilikleri ile dengeli ve belki de diğer gazetelerde bulunmayan bir hassasiyetle ele alması gerekiyordu.
Peki neden? Basitçe cevap verecek olursam Şarku’l Avsat olduğu için. Tekrar belirtiyorum, çalışanların arasına katılmadan önce o dönemde yayın hayatıyla ilgili yapılan pek çok tartışmayı duymuş, bunlara tanık olmuş ve katılmış biri olarak şunu söyleyebilirim ki, pek çok Arap başkentindeki üst düzey yetkililerin büyük bir kısmının gazetenin her büyük olayı haber yapış tarzına yaklaşımı, Suudi Arabistan Krallığı’nın devlet olarak tutumunu yansıttığı şeklinde olmuştur. Bu yorum asla doğru olmasa da yapıldı. Bu bağlamda dikkate değer bir nokta şu ki, gazetenin kurucuları olan Hişam Ali Hafız ve kardeşi Muhammed’in asla böyle bir niyeti olmamıştır ve onlarla çalışan veya onlardan sonra gelen hiç kimse de böyle bir şey amaçlamamıştır. Onlar, en büyük Arap-uluslararası yayın kuruluşunun bayrağını taşıyan sancak gemisi olarak, kıyasıya rekabet dalgalarının hüküm sürdüğü okyanuslarda denize açılma sorumluluğunu sırtlanarak koltuklarına oturmuşlardır.
Şarku’l Avsat gazetesinin yayın yolculuğunda göze çarpan pek çok yön olmuştur. Bunların başında Londra’da yayınlanma fikri gelmektedir. İngiliz başkentinde basılmasıyla eş zamanlı olarak diğer Arap başkentlerinde ve birçok şehirde basılarak çok sayıda pazara ulaşması amaçlanmıştır. Bu şekilde farklı zevklere ve çeşitli kültürlere sahip geniş bir okuyucu kitlesi tarafından ilgi görmüştür. 4 Temmuz 1978’den itibaren her gün karşılandığı şehirler, başkentler ve köylerdeki okuyucular tarafından takip edilmiştir. O zamanlar bu başarı, farklı dillerde ve kültürlerdeki meslektaşlar arasında hayranlık uyandıracak kadar büyüktü. Zira dünyanın önde gelen gazeteleri arasında sadece birkaçı böyle bir başarı elde etmeyi başarmıştı. Örneğin, İngiltere’de sadece Londra, Manchester ve ardından Berlin’de çıkarılan The Guardian buna benzer bir konuma sahipti. Ancak insanın doğası malum; Şarku’l Avsat’ın başarıları, uluslararası yayıncılık kuruluşlarının büyük çapta takdirini topladığı kadar, maalesef, özellikle İngiltere ve dışındaki Arap basını çevrelerinde kıskançlık ve hasetlik duygularını da uyandırdı.
45 yıl geçti ve Şarku’l Avsat gazetesi, damarlarındaki daimi yenilenme genlerini harekete geçirmeye verdiği özenden hareketle bir yılı bile yenilik getirmeden geçirmedi.
Birçok kişi başından beri hata yaptı ve gazetenin başarısını sadece para unsuruna bağlayarak hata yapmaya devam etti. Ancak büyük gazeteler sadece parayla değil, ‘kurumsallık’ prensibine dayanarak başarılı olurlar. Gazete, kuruluşundan itibaren ve gelişiminin farklı aşamaları boyunca, kurumsal bir zihniyetle yönetildi.
Merhum Prens Ahmed bin Selman bin Abdulaziz bunun önemini fark etti ve 1987 yılında Suudi Arabistan Araştırma ve Pazarlama Grubu’nu (SRMG) kurarak ilk adımları attı. Ardından, şu anda Medine Emiri olan kardeşi Prens Faysal, onun görevini devam ettirdi. Böylece kuruluşun tüm yayınlarının Arap ve uluslararası yayın çevrelerindeki etkisi daha da arttı. Yazı işleri biriminin her biri, her zaman takım ruhuyla çalışarak olağanüstü başarıyı gerçekleştirmek için çaba gösterdi. Şarku’l Avsat ailesine ve tüm kardeş yazı işleri ekiplerine mutlu yıllar dilerim.