Hep var olan ancak son yıllarda çok fazla duyduğumuz bir konudur çocuk istismarı…
İstismar çok geniş bir mesele çocuğun ruhsal ve fiziki ihmalinden başlayarak çocuğun hayatı, bedeni üzerinde tasarrufta bulunmaya kadar varabiliyor.
Çocuğa yönelik herhangi bir istismar bazen dışarıdan gelse de bazen ve belki daha fazla oranda zarar, biyolojik ebeveynler ya da evlat edinen, koruyucu ebeveyni olan kişi ya da kişilerden gelebiliyor.
Aile kurumunun eridiği toplumlarda da, halen güçlü olduğu toplumlarda da istismar vuku bulabiliyor. Yalnız şöyle bir fark var, aile bağlarının kuvvetli olduğu toplumlarda, çocuk ebeveynlerden zarar gördüğünde, ilgisizlikle karşılaştığında ya da bir şekilde ebeveynlerini kaybettiğinde, yakın akrabalar tarafından korunmaya alınıyor. Ancak ailenin güçlü olmadığı toplumlarda devreye sosyal hizmetler giriyor, bazen devlet kurumlarında kalsalar da bazen ise korucu aileler, evlat edinenlerce çocuklar bir aileye kavuşturulmaya çalışılıyor.
Sosyal hizmet sistemi, koruyucu aile ya da evlat edinme sonucu, basit şekilde ifade edecek olursam, hayatı kurtarılmış çok çocuk var ancak bir o kadar da savunmasızlık seviyesi çok yüksek olduğu için hayatı karartılan çocuk var.
Bu meseleyle ilgili, yani çocuk konusuyla ilgili bahsettiğim temel problemler dünyanın hemen hemen her yerinde yaşanıyor. Ve bu mesele yeni gelişmeler ile daha geniş bir hale geliyor; artan mültecilik yeni çocuk sorunlarını da meydana getiriyor. Örneğin Avrupa’da onlarca ebeveyni olmayan mülteci çocuk var, hatta sayısı belli olmayacak oranda akıbeti belli olmayan çocuk var.
Bahsettiğim gibi çocuk istismarı çok yönlü… sosyal medyanın kullanımıyla birlikte, anne ve babaların maddi gelir, şan şöhret için çocuk sahibi olması, çocuğun izni dışında onunla ilgili paylaşımlar yapması bir anlamda çocuğu maddeleştirmesi de yeni bir istismar türü olarak karşımızda.
Ancak çok da yeni sayılmayan bir istismar türü var; özellikle müzik ve sinema sektörü ünlülerinin siyah, Asyalı çocukları evlat edinmesi durumu.
Şimdi bunun neresi istismar, bir çocuğu evlat edinmelerinin neresi kötü, gibi bir itiraz gelebilir. Elbette bir çocuğu evlat edinmenin kötü bir yanı yok, hatta çok değerli bir eylem. Ancak sürekli olarak belli merkezin ünlüsü olan kişiler, siyah çocukları veya Asyalı evlat ediniyorsa, bunun altında sadece iyilik ve merhamet aranmaz.
Siyah çocukların, özellikle Batılı müzik ve sinema sektörü gibi, uzun yıllar ırkçı ve taraflı olmuş bir sektörün taşıyıcısı olan ünlüler tarafından evlat edinilmesi tümden değilse bile bir miktar ırkçılık kokuyor. Beyazların, siyah çocukları evlat edinmesi üzerinden sömürgecilik, kölelik tarihi yazacak kadar geriye gitmeye lüzum yok ancak beyaz üstünlükçülüğün siyah çocukları evlat edinme modası, sadece siyah çocukları değil hatta Asyalı çocukları evlat edinme modası bir çeşit istismar, bir tür alt ırkçılık, bir şekilde beyaz üstünlüğüne vurgu yapıyor. Tümden değilse de kısmen böyle bir gerçek var.
“Bak sen benim korumama muhtaçsın ve ben seni yoksul ve yoksun hayatından kurtarıyorum” şeklinde bariz, görünür bir kötülük taşımasa da, bu beyaz üstünlüğünü vurgulayan siyah, Asyalı çocuk edinme furyası çok da masum değil.
Meg Ryan, Nicole Kidman, Kristin Davis, Katherine Heigl, Madonna, Sandra Bullock, Charlize Theron… ve daha birçok ünlü, müzik ve film endüstrisinin önde gelen isimleri, siyah ve Asyalı çocukları evlat edinenlerden ilk akla gelenler ve fazlası da var.
Bir istismar sayılmasa da, beyaz üstünlükçü bir tavır nedeniyle eleştirel yaklaşılabilecek siyah çocuklar evlat edinme meselesinin bir adım ötesi olan çocuk istismarı meselesi, Charlize Theron’ın evlat edindiği çocuğu istismarıyla ilgili tartışmalar nedeni ile gündeme geldi.
Konu bu kez konu renge dayalı bir ırkçı tavır değil, cinsel kimliğe dayalı bir istismar.
Mesele yeni değil, her ne kadar Türkiye’de bugünlerde gündem olup tartışılıyor olsa da, Theron, 2019’da “sağlıklı” bir erkek çocuğu evlat edinmesine rağmen, çocuğunu kız gibi yetiştirdiğini açıklamıştı. Açıklamadaki gerekçe de şu idi, 3 yaşındaki oğlu, evet 3 yaşında, kendisine “ben erkek değilim” demiş.
3 yaşında bir çocuğun her tür hakkı olmakla birlikte tamamıyla bir muhakeme yeteneğine sahip olduğunu iddia edemeyiz.
3 yaşında bir çocuğun kimlik gibi temel bir konuya karar vermesi yeterli olmayan muhakemesine değil altında olduğu etkiye de dayanabilir.
Yani özetle, son yılların trend tartışmaları arasında bir ünlü, o güncel tartışmanın içerisinde, üstelik sadece evlat edindiği bir çocuğu cinsel kimliği üzerinden göz göre göre istismar etti.
Theron, evlatlık çocuğunu tercih yapamadığı bir dönemde kendi tercihiymiş gibi göstererek, muhtemelen tercihi olmayan bir kimliğe itti. Bu durum, cinsel kimlik tartışmaları adına bir çocuğun istismar edilmesinden başka bir şey değildir. Çocukların tercihlerine saygı duymak değildir. Bu çocukları bilmedikleri bir konuda, onları etkileyerek hayatlarına yön vermedir, istismarın en önemli başlıklarından biridir.
Aslında Theron da istismara uğramış, babasının kötü muamelesine maruz kalmış, tüm dünya bildiği için yazmakta bir beis olmasa gerek, annesinin babasını öldürüşüne şahit olmuş bir çocuk. Elbette yetişkin bir insan olduğunda yaşadığı travmaları yaşatmak, onlarla yaşamak yerine onları atlatmanın bir yolunu bulmuştur. Geçmişindeki acıdan kendisiyle ilgili çıkarım yapmak da bir istismar olur, bununla birlikte bunları yaşamış bir ebeveyn olarak daha makul davranması gerekmez miydi?
Olay 3 yıl önce oldu, kamuoyu önünde tartışılarak geçiştirildi, bilinen kadarıyla Theron herhangi bir dava ya da yaptırımla karşılaşmadı… bir siyah çocuğu neye göre doğdukları cinsiyet dışında yetiştirdiğine dair 3 yaşındaki çocuğun bir cümlesi dışında bir şey bilinmiyor.
Çocuk istismarı gibi herkesin ama herkesin ayrım yapmaksızın dikkat kesilmesi gereken bir konu, herkesin ama herkesin işine geldiği biçimde ele alınarak, yani belli kesimlerin hoşuna gidecek durumlar olunca görmezden gelinip ancak hoşlarına gitmeyen bir durum olduğunda tepki verilecek bir halde ele alınıyor. Bu tavır, yani istismara karşı olmak kimden geldiğine göre değişebilen bu tavır, çocukları istismara açık hale getirirken, istismarcıları da cesaretlendiren bir tavır oluyor.
Evet, çocuk istismarının birçok başlığı var ancak görünen o ki, en temel başlığını, çocuk istismarına karşı bir takım kişi, grup ya da lobilerin kitlesel olarak sadece işlerine gelen durumlarda karşı olması oluşturuyor. Dolayısıyla eğer çocukları korumak gibi bir mesele varsa, korumaya da en temel başlıktan başlamak gerekiyor.