Emel Musa
Tunuslu şair ve yazar
TT

Doğal zekâ ve yapay zekâ

Bugün pek çok soruna önemli ve etkin çözümler sunduğu ve de bu asrın bilimsel yolculuğunda yapılan önemli bir fetih olduğu için yapay zekâya yatırım yapmak, geleceğin anahtarlarından biri sayılıyor.

Denebilir ki dijital dünyaya, gelişmekte olan kurumlara ve genel olarak yapay zekâya verilen öncelik, bugün üniversitelerde ve iş dünyasında neredeyse genel bir olgu.

Bununla birlikte kamusal söylemde yapay zekâya odaklanmanın daha kapsamlı bir bakışı ve yapay zekâ nimetine götüren çeşitli halkaların incelenmesini gerektirmesi dikkat çekicidir. Programlarımızda yapay zekâyı zamanın bir modasıymış gibi ele almamak lazım. Bunun yerine yapay zekâya bir hedef ve bir gelecek olarak yaklaşmak ve yapay zekâ alanında üretkenliğin ve zaferlerin önünde duran engellere çare düşünmek daha iyidir.

Bu yerli yerine koyma ve kapsamlı bir yaklaşım benimseme çağrısını anlamak için şu noktayı unutmamak önemli: Yapay zekâ; erken çocukluk döneminden itibaren gerekli yeterliklerin kazanılması, becerilerin geliştirilmesi, sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin dördüncüsü olan herkes için iyi, eşitlikçi ve kapsamlı eğitimi temin etme ve yine herkes için yaşam boyu öğrenme fırsatlarını artırma hedefinde öngörülenlere ulaşılması için özenle ve dikkatle muhafaza edilen doğal insan zekâsının bir ürünüdür.

Bugün dünyanın gerçeği, bu hedefe ulaşma yolundaki önemli adımları atma sürecinde mi? Kalitesi ne olursa olsun, başlı başına eğitim hakkının herkesin sahip olduğu bir hak olduğunu bugün ne kadar söyleyebiliriz? Bu basit ve sıradan haktan faydalananların oranı, yapay zekâdan güvenle bahsetmeye müsaade ediyor mu? Yoksa mesele tarihin bizi alıştırdığı gibi mi olacak? Yani sadece güçlü ülkeler istifade edecek ve büyümekte olan üçüncü dünya ülkelerinde yetişen yeteneklerin otomatik kaderleri göç olacak ve biz de Sanayi Devrimi’nden bu yana içinde döndüğümüz kısır döngüyü mü tekrarlayacağız?

Rakamlara dayanıp bunları kesin cevaplar olarak kabul edecek olursak; Birleşmiş Milletler (BM) gözlemine göre 2018 yılında yaklaşık 260 milyon çocuk halen okula gitmiyordu ki bu sayı, bu yaş grubundaki dünya nüfusunun neredeyse beşte birini oluşturuyor. Üstelik dünyadaki çocukların ve ergenlerin de yarıdan fazlası okuma ve matematikte asgari yeterlik standartlarını karşılamıyor. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres geçtiğimiz şubat ayında, dünyada 78 milyon gencin çatışmalar, iklim felaketleri ve zorunlu göç nedeniyle hiç okula gitmediğini ve on milyonların da kesintili olarak eğitim gördüğünü belirtti.

Bu ve diğer pek çok veri, yapay zekâya yatırım yapmanın engellerle dolu bir yol olduğunu ve bu yolun bizi teknolojiye, yapay zekâya ve yenilikçiliğe götürecek bir araç haline gelmesi için yapacak çok işimiz bulunduğunu gösteriyor.

Bugün insanlığın yaşadığı karmaşık durum elbette çok anlaşılır. Bu durum bir yandan yenilikçiliği, yapay zekâyı ve dünyadaki su krizine ve iklim değişikliğinin tehlikeli yansımalarına çözüm olarak alternatif temiz enerji kullanımını temsil ediyor. Bir diğer deyişle giderek şiddetini artırmaya ve insanları ve onların hayatlarını tehdit etmeye başlayan sorunlara yönelik çözümleri temsil ediyor. Ancak bu çözümlere ulaşma ve bunlardan faydalanmak için üretimine katkı sağlama, yapay zekâ için verimli bir ortam ve bir yenilik kültürü gerektiriyor. Yani demem o ki iyi, eşitlikçi ve kapsamlı eğitime, beşeri sermayeye yatırım yapmaya ve dolayısıyla mali kaynaklara ihtiyacımız var. Doğal zekâ, kendini ortaya koyacak, parlatacak, şekillendirecek ve geliştirecek tüm imkânlara sahip olmalıdır. Bunun herkes için olması önemlidir. Zekâ önce niceliksel, sonra niteliksel olarak gelişir ve böylece üretken zihinler ortaya çıkar.

Diğer yandan yapay zekâ, matematikle bağlantılıdır. Bu konuda Arap toplumlarımızda matematiğin öğretim yöntemi ve öğrencilerin onu sevme mekanizması açısından gerçek bir devrime tanık olmalıdır.

Yapay zekâ meselesine yaklaşırken ülkelerimizde matematik öğretiminin gerçekliği ve onu pedagojik olarak geliştirmenin yolları hakkında dönemsel seminerler düzenlemek iyi olabilir. Bu konuda eğitim sektörüyle ilgilenen ALECSO (Arap Birliği Eğitim, Kültür ve Bilim Örgütü) organizasyonu önemli bir koordinasyon rolü oynayabilir. Matematik, anahtar ve yoldur. Bizce bugün matematik öğretimi konusunu düşünme ve tartışma masasına yatırmak en önemli meseledir. Yapay zekânın yayılmasına elverişli bir ortamın oluşmasının merkezine ancak böyle yerleşiriz. Yeni teknolojilere, dijitalleşmeye, iklim değişiklikleriyle yüzleşmeye, iş fırsatları üretmeye, enerji ve çevre sorunlarının üstesinden gelmeye etkin katılımda yetenek ve anahtar sahibi olmamız için doğal zekânın ortaya çıkmak, gelişmek ve parlamak için ihtiyaç duyduğu her şeyi yapalım yeter.