İstemi Yılmaz
TT

Nijer’de darbe: Afrika’da Fransa’nın yerini Türkiye mi alıyor?

Türkiye iç politikadaki muhalefet sorunu, tam bağımlı medya polemiği ve enflasyonun önlenemez yükselişini tartışırken, uzaklarda, çok uzaklarda asker bir kez daha sahaya indi. Nijer’in başkenti Niamey’de, geçtiğimiz perşembe günü, 2021’de seçilen Cumhurbaşkanı Mohamed Bazoum, kendi Muhafız Alayı’nın merkezinde yer aldığı bir darbeyle görevden uzaklaştırıldı. Ülkenin ulusal televizyonunda canlı yayına çıkan bir grup asker, anayasanın askıya alındığını, tüm kurumların lağvedildiğini ve sınırların kapatıldığını duyurdu. Cumhurbaşkanı Bazoum’un aynı askerler tarafından rehin tutulduğu belirtiliyor.

Bölgeden gelen darbe haberleri son birkaç yıldır olağan kabul ediliyor. Ancak yine de bu sefer Cumhurbaşkanının devrildiği ülke, Batılı güçlere yakınlığı dolayısıyla kritik önemde. Zira Nijer’de Almanya, Fransa ve ABD’nin askeri üsleri ve birlikleri bulunuyor. Batılı askerlerin görev tanımlarının başında da “terörle mücadele” var.

Batı’dan gelen tepkilere bakıldığında darbenin nasıl bir müttefikin kaybı anlamına geldiği anlaşılıyor. Fransa’ya göre darbe “kabul edilemez”, ABD için ise Cumhurbaşkanı Bazoum’a destek “tereddütsüz sürecek”.

Bölgede etkisini her geçen gün biraz daha artıran aktör olarak karşımıza çıkan Türkiye’nin verdiği tepkininse daha düşük perdede kaldığını söyleyebiliriz. Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada Ankara’nın endişeli olduğu belirtilirken, “Türkiye, içinden geçtiği bu zor dönemde Nijer’in yanında yer almaya devam edecektir” denildi.

Bir müddettir Türkiye’nin dış politika hamlelerinde fevriliği geri plana ittiği yadsınamaz gerçek. Ankara Mısır ve özellikle de Körfez ülkeleriyle yaşadığı krizlerden büyük dersler çıkararak yoluna devam ediyor. Fakat Afrika’da çatışan taraflar arasına girmemesi, bilinçli verilmiş bir karar.

Geçtiğimiz hafta yeni bir anayasa taslağını onaylayan Mali’nin darbeyle göreve gelen geçici lideri Assimi Goita’nın sosyal medyadan paylaştığı “imza” görüntülerinde baş köşede Bayraktar’ın yaptığı SİHA’ların prototip oyuncağı yer alıyordu. Elbette Goita’nın paylaşımındaki Türkiye detayı tesadüf değildi. Mali’deki darbe, askeri ve kültürel anlamda ülkedeki Fransız etkisinin kırılmasına yol açtı. Nitekim Goita’nın imzalayarak yürürlüğe soktuğu yeni anayasada Fransızcanın artık ülkenin resmi dili olmadığı yazıyordu.

Afrika’nın batısında 2020’den bu yana Burkina Faso ve Mali’de darbeler gerçekleşti. Nijer’deki üçüncü olarak kayda geçti. Her birinin ortak özelliği Fransa’nın tarihi ve “ebedi” müttefikleri olmaları, topraklarını Fransız askerlerine açmalarıydı. Bamako ve Vagadugu’da yönetimi ele geçiren cuntaların ilk icraatı Fransız üslerini kapatarak askerleri sınır dışı etmek oldu. Şimdi Fransız basını ve devlet ricali benzer bir hamleyi Nijer’den bekliyor.

Pek tabii Afrika’da Fransızca konuşan ülkelerde yaşanan bu gelişmeler birbiriyle yakından bağlantılı. Bir nevi üçüncü dalga bir bağımsızlıkçı hareketle karşı karşıyayız. Fiili sömürgecilikle başlayan modern Afrika’nın tarihi, bağımsızlıkların kazanılmasının ardından mali ve askeri müdahalelerle neoliberal sömürgeci düzenle maluldü. Afrika’daki silah tekelini elinde bulunduran sömürgecilik karşıtı genç subaylar, artık bu devrinde kapanmasını istiyorlar. Bu nedenle sömürgeci zihniyeti kıtadan ve ülkelerinden söküp atmak adına inisiyatif almaktan çekinmiyorlar.