Türki Dahil
Gazeteci yazar
TT

G20 Zirvesi’nin Yıldızı

Doğrusu Latin Amerika’nın Paris’i sayılan Buenos Aires’i G20 Zirvesi kapsamında ve iş amacıyla ziyaret etmek yerine yalnız ve sadece turistik amaçla ziyaret etmeyi ve siz okurlarıma buradaki ılıman havanın ve tatlı meltemlerin bir yazarın kalemine ve okurun karekterine olan etkisini ele alan bir makale yazabilmek isterdim. Zira bilindiği gibi Arjantin’in başkentinin adının İspanyolcadaki anlamı; yumuşak meltem ya da  tatlı meltemlerin leydisidir. Kendisi hakkında çok şey duyduğumuz ama aramızdaki uzun mesafeler nedeniyle kısa süreli tatillerimizde kendisini ziyaret etme fırsatı bulamadığımız o uzak kıtanın güney doğusundaki sahilde tek başıma oturmayı isterdim. Ama takdir edersiniz ki bunun gibi kısa, yoğun, birçok yan görüşmelerle dolu, adlarını bile bilmediğiniz kameramanların etrafınızı çevirdiği, yazarın saatlerini çalan ve daha bir tanesi bitmeden diğerinin başladığı görüşmeleri ince ayrıntılarını anlatmaktan alıkoyan böyle bir gezide bunları yapmak mümkün değildir.
Zirve süresince “Meşakkatler mesleği”nden arkadaşlarım sürekli beni durdurup G20 Zirvesi’nin yıldızı Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın Putin’le görüşmesini soruyorlardı. Meslektaşlarımın  –yokluğunda bile en önemli katılımcı- olan okuyucu ya da takipçilerinin baskısıyla liderlerin vücut dillerini istedikleri gibi yorumlama yetenekleri doğrusu beni çok şaşırttı. Çünkü zirveye katılan her muhabir veya gazeteci belirli bir görüntüyü ya da fotoğrafı o hem uzak hem de yakın olan efendiyi memnun edeceğini düşündüğü şekilde yorumlamaya çalışıyordu. Bunun gibi katılımcıların adlarını ezberlemek, tarihleri gözden geçirmek, her ülkeden katılımcılar ve temsilciler hakkındaki bilgilerini güncellemek gibi öncesinde uzun bir hazırlık dönemi gerektiren zirveler ile ilgili ancak şunu söyleyebilirim; bunun gibi zirveler sizlere dünyadaki güç dengelerini yeniden hatırlatabilir, iki kutuplu dünyanın ardından ekonominin bir dönüşüm geçirerek nasıl da dünyanın en önemli etkeni haline geldiğini gösterebilir, çok kutuplu bir dünyada güç dengelerinin değiştiğini ve her on yılda bir yeni oyuncuların ortaya çıktığını fark ettirebilir.
İspanyolca anlamıyla tatlı meltemlerin leydisi Buenos Aires’ten önce Suudi Arabistan Veliaht Prensi ikinci vatanı olan BAE’yi ardından da Körfez’in incisi Bahreyn’i ziyaret etti. Daha sonra o tatlı rüzgarlar bizi Körfez’den Kinane toprakları olarak bilinen, dünyanın annesi ve tüm dünyadan sevgililerin toplandığı yer olan Mısır’a taşıdı. Veliaht Prens’in bir sonraki durağı ise adının anlamı çokça tartışılan bir başkent olan Tunus’a yöneldi. Kimileri Tunus kelimesinin; halkının nezakati ve sonsuz cömertliği nedeniyle kendisini ziyaret edenlerin kalbini dolduran mutluluk ve rahatlık anlamına geldiğinde ısrar ederken kimileri ise yamaçlar ve tepeler şehri Tunus’un adının anlamının yolcuların geceyi geçirdikleri ve sabahın tatlı meltemleriyle hedeflerine doğru yola koyuldukları konaklama yeri anlamına geldiğini söylemektedir.
Doğrusu Tunus ziyaretim sırasında yaşadıklarım beni daha çok Tunus kelimesinin anlamının Berberi dilinde geceyi bir yerde geçirmek anlamına geldiğini anlatan Berberi dostumun teorisini kabul etmeye itti.  Yine de benim gibi önünde uzun bir yolculuk olan biri,Tunus’taki o tek gecelik konaklamanın bile tadına varamadı. Tunuslu kardeşlerimizin sevgi gösterileri, iki kardeş halk arasındaki eski muhabbet bağlarını güçlendiren bu ziyaretten duydukları sevinç arasında gecem bir çırpıda geçiverdi. Bu nedenle Veliaht Prensi’n şu sözleri yaşadıklarımızı ne kadar da güzel özetliyor: “Tunus’u ve babam El-Baci Sibsi’yi ziyaret etmeden Kuzey Afrika’dan geçip gitmek mümkün müdür?.”  Tunus Cumhurbaşkanı El-Baci de aynı muhabbetle rahmetli kurucu Kral Abdülaziz’in ekolü olan kademeli politika ekolünü hatırlatarak Suudi Arabistan ve Tunus ilişkilerinin her dönemde ve yaşanan tüm gelişmelere rağmen sürekli yenilendiğini vurguladı.
Çarşamba günü ise Suudi Arabistan geniş heyeti ile G20 Zirvesi’ne ev sahipliği yapan Arjantin’e ulaştı. Burada Suudi Arabistan heyeti Arap kardeşlerinin sevgili kardeşinden, küresel ekonominin karşı karşıya olduğu yeni zorlukları tartışan güçlü bir ülkeye dönüştü. Zira bu masada bir ülkenin üyeliğini belirleyen unsur; Veliaht Prens’in inandığı  ve dakikası dakikasına takip ettiği ekonomik göstergelerdir. Burada ortak çıkarlar ve etkisi dünyanın tüm başkentlerindeki borsa ve hisse ekranlarında hemen görülen yan görüşmeler etkilidir.
Kendini iyi bilen, dostlarını ve müttefiklerini iyi seçmeyi de bilir. Aynı şekilde dünya haritasında gerçek rolünü ve sahip olduğu konumu da iyi bilir. Bu nedenle Veliaht Prens Halid bin Selman sosyal medya hesabından şu mesajı paylaştı; “Suudi Arabistan Veliaht Prens’in temsil ettiği 2030 Vizyonu aracılığıyla bölgede ekonomik ve sosyal bir değişime öncülük etmektedir. Bu değişimin; bölgenin tamamında daha geniş bir kalkınmaya ulaşmamızı ve halkların refah düzeyini yükseltmemizi sağlamasını temenni ediyoruz.”
Riyad, rakamların dilinden anlayanlar için hafife alınacak bir ortak değildir. Suudi Arabistan sadece oturup sorunları tartışmak ve çözümler sunmak için G20 kulübüne katılmamıştır. Bilakis iki yıl sonra zirveye ev sahipliği yapmaya hazırlanmaktadır. Bundan böyle zirveler ve uluslararası konferanslar sadece belli başlı bazı başkentlerde düzenlenmeyecek. Çünkü vizyon sahibi Veliaht Prens, her sezon Riyad sokaklarının bayraklarla süslemeye ve Suudi Arabistan caddelerini ve otellerini heyetlerle doldurmaya kararlıdır.
Veliaht Prens’le görüşen liderler arasında Hindistan Başbakanı Narendra Modi de bulunuyordu. Hindistan başbakanı son iki yılda –en azından- bana göre dünyanın en ilgi çekici liderlerinden biridir. Birçok farklı sosyal katmandan oluşan ve çiftçilerin büyük bir çoğunluğunu oluşturduğu bir ülkede vatandaşların düzenli bir şekilde vergilerini ödemelerini sağlamak için Hint para birimini yeniden basma politikası doğrusu kendisine özel bir yazı tahsis edilmesini hak etmektedir. Çünkü bu ekonomik değişim başta ne kadar zorlu ve acılı olsa da uzun vadede verimlidir. Hindistan Başbakanı, ülkeleri Asya’nın en güçlü oyuncularından biri olsa da her zaman vakar ve sessizliklerini muhafaza eden Hintlileri temsilen zirvede hazır bulundu. Hindistan; Çin, Kore, Endonezya, coğrafi açıdan tam olarak Asya’da yer almasalar da Asya ülkeleri arasında sayılan Avustralya ve Türkiye, ülkesinin çok soğuk olarak tanımlanan ikliminin aksine dostlarıyla sıcak bir şekilde el sıkışan güçlü Putin Rusyası ile birlikte Asya kıtasının yükselen güçleri arasından yer almaktadır.
Dünya üretiminin yüzde 80’i ve dünya nüfusunun üçte ikisi bu büyük salonda bir araya geldi. Aynı şekilde bir Washington, bir Buenos Aires’de, iki yıl sonra ise Necd’in kalbinde düzenleneceği için hareketli zirve olarak adlandırılan bu zirvenin liderleri dünya ticaret hacminin yüzde 75’ni kontrol etmektedir.
AB’den ayrılması ile tüm dünyayı meşgul eden ve Başbakan Theresa May tarafından temsil edilen İngiltere ile Almanya ile yeni Avrupa’yı korumaya çalışan Paris çok uzaktan gelen Veliaht Prens’le görüşen ülkeler arasında yer aldılar. ABD Başkanı ile Veliaht Prens arasında gerçekleşen samimi görüşme de zirveyle ilgili yapılan haberlerde en öne çıkan görüşmelerdendi. Arjantin ise Riyad’a Latin Amerika ile arasındaki mesafeleri azaltabilecek yatırımları beklediğini iletti.
Ancak bu haftanın belki de en çok ilgi çeken ve en çok tartışılan karesi; fabrikaların çalışması, gemilerin hareket etmesi, dünyanın her yerinde kur fiyatlarının sabitlenmesi için bir varil petrolün fiyatını belirlemek için görüşen iki lideri bir araya getiren kareydi.
Bu fotoğrafa ekonomi ve göstergeleri bağlamının dışında yer veren hiç kimseye rastlamadım. Tunus’taki ev sahibimizin bizlere hatırlattığı gibi merhum Kral Abdulaziz’in temellerini attığı politika bizleri bu güce ve konuma ulaştırmıştır. Genç Veliaht Prens de yeni vizyonuyla ülkesini daha da ileriye taşımaya çalışmaktadır.
Veliaht Prens ülkesinin konumunu herkese kanıtlamak ve yenilemek için zirveye katılmıştır. Suudi Arabistan’ın düşmanları onun dışlandığından bahsederken Veliaht Prens göz kamaştırıcı katılımı, parlak siyasi ve ekonomik etkinliğiyle onların ümitlerini yıkmış, analizlerinin yanlışlığını kanıtlamış ve kendi araçlarıyla onların dışlanmalarını sağlamıştır.