Emel Abdulaziz Hezzani
Suudi yazar
TT

Siyasette ve petrol yönetiminde denge

Suudi Arabistan, dünyanın en büyük ham petrol üreticisi olduğundan, en büyük ikinci petrol rezervinin burada yer almasından ve Aramco şirketinin sahibi olduğundan dolayı, aldığı herhangi bir karar ya da bu yöndeki herhangi bir haber, birkaç dakika sonra dünya medyasında sıcak bir gelişmeye dönüşüyor ve bu sektördeki iş insanlarının ve yatırımcıların bu konu hakkında konuşmalarını sağlıyor.
Açıkçası Suudi hükümeti, idari bakımdan Enerji Bakanlığı’ndan ayrı olarak, Aramco’yu uluslararası piyasalarda ilk kez halka arz etmeye hazırlanıyor. Bu kapsamda petrol sektöründe devlet adamı olan Enerji Bakanı Halid el-Falih’in yerine iş insanı, ekonomist ve Suudi Arabistan Ulusal Yatırım Fonu Başkanı Yasir er-Rumeyyan, şirketin yönetim kurulu başkanlığına atandı.
Petrol arama yolculuğu, Kral Abdulaziz’in petrol olabileceği düşüncesiyle krallığın birleşmesinden önce başladı. 1932 yılında krallığın birleşmesinin ardından, hemen ciddi adımlarla petrol arama çalışmalarına başlandı. Kazı, arama ve ortaklık konusunda şans ve şartlar, İngilizlerden yana olmasına rağmen petrolün olabileceği tezine sıcak bakmadılar ve bunun bir macera olduğunu düşündüler. Kibirleri onları bu konudan uzaklaştırdı. Amerikalılar ise daha zeki ve daha pragmatikti. Amerikalılarla birlikte parlak bir dönem tesis edildi ve 1938 yılında Dammam’da ilk kuyu pompasıyla birlikte kalkınma için petrol işletilmeye başlandı.
Petrolün dünyada en çok talep edilen ticari mala dönüşmesinin ardından 1960 yılında petrol sektörüyle, teknik ve yatırım süreçleriyle ilgili Petrol ve Maden Kaynakları Bakanlığı kuruldu. O tarihten beri Suudi Arabistan’da hiçbir kralın petrol bakanlığını hâkim ailenin bir üyesine vermemesi dikkat çekicidir. Baştan beri petrol bakanı olarak, sırayla Mühendis Abdullah Tariki, Ahmet Zeki Yamani, Hişam Nazır, Ali en-Naimi ve Halid Falih görev yaptı.
Hiç şüphesiz bu sektörde çalışmak yorucudur. Aynı şekilde bu sektördeki sorumluluklar, petrol diplomasisi konusunda uzmanlığı ve profesyonelliği gerektiriyor. Bunun için atamalar, sorgulamaya ya da şaşkınlığa mahal bırakmıyor. Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü’nde (OPEC) önemli komisyonlara başkanlık etmesinin, petrol ve maden işlerini yönetmesinin yanı sıra yıllardır bakanlıkta müsteşar, vekil ve bakan yardımcısı ve aynı zamanda enerji işlerinden sorumlu devlet bakanı olarak çalışmasının ardından Prens Abdulaziz bin Selman, Enerji Bakanlığı’na tayin edildi.
Prens Abdulaziz, Kral Fahd Petrol ve Mineraller Üniversitesi’nden mezun oldu ve yüksek lisans eğitimini de burada tamamladı. Mezun olur olmaz üniversitenin araştırma merkezinde çalışmaya başlayan Prens Abdulaziz, 30 yıldan fazla süredir üç bakanın idaresinde bakanlık yönetiminde önemli konumlarda görev aldı. Prens Abdulaziz, bu süreçte üç bakanla zorlu ve parlak gelişmelere şahit oldu.
Prens Abdulaziz, ilmi yetkinliği ve pratik tecrübesi sayesinde Enerji Bakanlığı görevini yürütmek için uygun kişidir. Bu arada Riyad; OPEC ve OPEC dışındaki ülkelere karşı taahhütlerinden dolayı üretimi azaltarak ve üretim-yatırım noktasında henüz istenilen seviyeye gelmeyen doğalgaz ve petrol sektörüne daha fazla yatırım çekerek, uluslararası piyasada petrol fiyatlarındaki denge sürecine öncülük ediyor.
Prens Abdulaziz bin Selman, çalışma karakteriyle, dikkatiyle ve diplomasisiyle politik ve ekonomik çıkarlara sahip bu bakanlığı yönetecek. Bakanlığı yönetmek ve dengeli bir politika belirlemek için ülkelerin politikalarının belirlendiği çıkarları anlamaya ve uzmanlığa ihtiyaç vardır.
Suudi Arabistan gibi bir ülkede, enerji, sadece petrol ve doğalgaz demek değil, aynı zamanda güneş, rüzgâr ve nükleer enerji gibi yenilenebilir enerji de demektir. Zira doğal kaynaklar bunların hepsini sağlıyor. Çünkü birçok tecrübeye göre kaynağı yönetmek, kaynağın kendisinden daha önemlidir. Sanayide altın, fosfat, alüminyum, demir ve uranyum gibi değerli ve önemli madenlerin keşfiyle birlikte maden kaynağının enerjiden ayrılması, önemli bir adımdır.
Maden aramadan arıtmaya, ihraç etmeye ve yatırım yapmaya kadar madencilik faaliyeti, başlı başına karmaşık bir süreçtir.  Suudi Arabistan’ın maden gelirlerine yönelik beklentileri yüksek. Bu çerçevede ‘Va’d eş-Şemal’ projesi ortaya atıldı. Bu, Suudi Arabistan’ın kuzeyinde kurulan bir projedir ve madencilikle özellikle de fosfat, endüstri, ticaret ve yatırımla ilgilidir.
Suudi Arabistan, benzersiz bir süreç yaşıyor. Ekonomide yapısal reformlar gerçekleştiriliyor. Yeni fikirlere ve planlara göre gelecek yeniden çiziliyor. Suudi Arabistan, dünya rekoruna dönüşen 2030 Vizyonu’nu gerçekleştirmek için tüm kaynaklarıyla ve tüm gücüyle çalışıyor.