Mişari Zeydi
Suudi Arabistanlı gazeteci- yazar
TT

Erdoğan ve Ayasofya hamlesi!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yeni bir politik tartışmanın fitilini ateşledi. Bu tartışma, müze olan Ayasofya’yı yeniden camiye çevirme adımıydı. Ayasofya cami olmadan önce, Roma İmparatorluğu’nun doğu kanadı olan Bizans İmparatorluğu günlerinde doğu Hristiyan dünyasının en ünlü kilisesiydi.
Konuyla ilgili dini bir tartışmaya girecek değilim. Amacım, bu tehlikeli kararın arkasındaki politik eğilime değinmektir.
Erdoğan ve destekçilerinin “zihniyetlerinin” doğasını anlamak için Ayasofya’nın açılışı için belirlenen tarihe bir bakmak gerekiyor. Bu kararın, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün, Ayasofya’yı Hristiyan ve İslam dünyasını bir araya getiren bir müzeye dönüştürme kararını iptal ettiği de göz önünde bulundurulmalıdır. İstanbul, güzel minarelerle doludur ve camilerinin sayısı 3200’den fazladır.
Erdoğan’ın yeni “fetih” için seçtiği tarih olan 24 Temmuz, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini atıp Osmanlı coğrafyasını iptal eden Lozan Anlaşması’nın yıldönümüdür (24 Temmuz 1923). 2016 yılında bu anlaşmayı hedef alan bir açıklama yapan Erdoğan kendisini, yağmalanan Osmanlı ihtişamını geri getirecek yeni Osmanlı devriminin lideri olarak görüyor.
Erdoğan’ın o gün Ayasofya’ya nasıl geleceğini bir hayal edin. O gün kesin 1453 yılında Konstantiniyye’yi (İstanbul’un fetihten önceki adı) fetheden Fatih’in kimliğine bürünmüş olarak Ayasofya’yı yeniden ibadete açacak. Bu, Türk halkının duygularını harekete geçirmek için dikkatle çizilmiş bir tablo olacak.
Ayasofya’nın yeniden ibadete açılması kararının ardından yaptığı konuşmada Erdoğan açıkça, “Ayasofya, İstanbul’un Fatihinin istediği gibi yeniden cami olmuştur” ifadesini kullanmıştı.
Ayasofya kararı, evrensel Hristiyan -özellikle de Ortodoks ve doğu Hristiyan dini grupların- hissiyatını derinden yaraladı. Bilindiği gibi bugün Rusya, bu dini grupların politik koruyucusu, Yunanistan da ruhani koruyucusu sayılıyor.
Dünyada yaklaşık 300 milyon Ortodoks Hristiyanın manevi lideri Ekümenik Patriği ve İstanbul Başpiskoposu Patrik Bartholomeos, Ayasofya’nın statüsündeki herhangi bir değişikliğin Doğu ile Batı arasında bir çatlağa neden olacağını belirtti. Yunanistan, Bizans İmparatorluğu ve Ortodoks Kilisesi'nin kalbi olan bir yapıyı dönüştürerek Türkiye’nin Hristiyan ülkeler ile arasında “büyük bir vicdani uçurum” açma riskini aldığını ifade etti.
ABD ve AB ülkeleri gibi başka ülkeler de bu kararı kınadı. UNESCO, Türkiye’nin Ayasofya kararının, bu dünya anıtının “evrensel değerini” yok ettiği açıklamasını yaptı.
Mısır Müftüsü Danışmanı İbrahim Necm, Rus TASS haber ajansına verdiği demeçte: “Bu, Türkiye Cumhurbaşkanı’nın kendisini İslam’ın kutsallarını koruyan ve büyüklüklerini yeniden canlandıran bir kahraman gibi sunma girişimidir” dedi. Rus medyasının tamamı bu kararı kışkırtıcı buldu. Dolayısıyla bu adım, Recep Tayyip Erdoğan’ın popülist bir gösterisinden ibarettir. Amacı da içeride kendisini destekleyen halk kitlesi ile İslam dünyasında kendisini destekleyen gruplara kur yapmaktır.