Hüda Huseyni
Lübnanlı gazeteci-yazar ve siyasi analist
TT

Gazze savaşından sonra barış var mı?

Dünya, Gazze’deki kayıpların ve yıkımın yasını tutup üzülürken, farklı şekilde düşünen Arap ülkelerinde ve diğer yerlerde zafer gösterileri düzenleniyor. Yaşananları anlayan bir Arap durumu şöyle özetledi:
“Hamas’ın her yıl düzenlediği hayali zafer kutlamaları değişmedi. Gazze daha da yıkıldı, Filistinlilerin kalplerine daha çok gam doldu ve Filistin’in işgal altındaki topraklarından bir karış bile kurtarılamadı. Gazze'nin harap olmasının bir zafer olduğunun söylenmesi normal tabii. İran Suriye’nin yıkılmasından türbeleri korunması, Irak’ın işgalinden özgürlük, Lübnan’ın çökmesinden direniş ve Yemen’in harap olmasından da devrim diye bahsetti.”
Şimdi galiplerin kalpleri henüz sakinleşmemişken, ne olduğu ve ne olacağı hakkında açık bir şekilde konuşalım. Olup biteni analiz edip anlatmayı, kıdemli Batılı bir diplomata bırakıyorum:
“Galip Arapların bile birçoğunun hemfikir olduğu ilk itiraf, Müslüman Kardeşler’in (İhvan) her yenilgisinin insanlık için iyi olduğu yönünde. Hamas yenilgiye uğradı. Birçok kişi Filistinlilerle dayanışma içindeymiş gibi davranacak. Ancak bu yüzeysel bir davranış. Çünkü İhvan tüm tarafların ortak düşmanı. İhvan’ın savaşı aslında Fetih Hareketi’ne karşıydı. Kaybedenler arasında Hamas’ı destekleyen İran bu savaştan sonra, İsraillilerin casuslukta gözle görülür bir ilerleme kaydettiğini ve eşsiz bir hava gücü olduğunu anladı. İsrail, İkinci Lübnan Savaşı'nda güçsüz kaldıysa da bu operasyonda başarılı olarak istihbarat ve hava kuvvetlerinin neler yapabileceğini gösterdi. Diğer yandan İsrail, her ne kadar bir şaşkınlık yaşansa da İsrailli Araplarının tepkisinden etkilenmedi. İsrail toplumuna entegre olmak isteyen çok sayıda İsrailli Arap var. Bu kişilerin sorunu, entegre olmak istemeyen bir azınlığın varlığı. Bu yüzden genellikle bu azınlıkla dayanışma yapmak zorunda kalıyorlar. Aynı şekilde bir de radikal Yahudiler var. Filistin liderliği bu kişileri mücadeleci olarak kabul ederek Yahudilerle entegre olunmasını engelledi.”
İşte Batılı diplomat ile gerçekleştirdiğimiz söyleşi:
-İsrailli Araplar bu savaştan sonra ekonomik olarak etkilenir mi?
Başta birçok kişi etkilenecek. 2-3 sene durum böyle devam edebilir. Ancak güven duymak daha uzun bir zaman alacak.
-Bu, göç talebinde bulunacakları anlamına mı geliyor?
Bu saçmalık olur. İmkansız bir şey. Bunu isteyenler bile böyle bir şeyin mümkün olmadığını ve gerçek dışı olduğunu biliyorlar. İsrail böyle bir şeyi yapamaz. Herkes bunu yapamayacağını biliyor. Üstelik İsrailli Arapların elde edebilecekleri en önemli şey, İsrail kimliğidir. İsrail işgali altında yaşayan bir Arabın hayatı Lübnan, Suriye, Irak veya Yemen'deki özgür bir Arabınkinden on kat daha iyi.
- Hamas'ın lideri İsmail Heniyye, kendilerine verdikleri tüm silahlar için İran’a teşekkür etti. İran, ambargo uygulanırken füzeleri nasıl kaçırabildi?
İran’ın verdiği en önemli şey bilgi ve eğitimdir. İranlılar askeri sanayide oldukça ilerlemiş durumdalar. Bunu hafife almamalıyız. Gazzelilere İsrail’in 2005 yılında bölgede bıraktığı su borularından nasıl mermi yapacaklarını, gübre ve diğer maddeleri nasıl patlayıcıya dönüştüreceklerini öğretirseniz sonuç bu olur. İranlılar, İran’da ve Hizbullah ile işbirliği yaparak Lübnan'da Gazzelileri eğittiler. Ancak İran ve Hizbullah’ın son yıllardaki kayıpları telafi edilemez. Yani kimsenin yerini dolduramayacağı Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani’den, suikastı Hizbullah için büyük bir kayıp olan İmad Muğniye’den ve aynı şekilde Muhsin Fahrizade’den bahsediyorum. Şunu bilmeliyiz ki İran, tarihteki ilk küresel terör ağını kurmuştur. Sovyetler Birliği’nin bile elinde uluslararası bir terör yapısı yoktu. Casusluk altyapısı vardı. İranlılar, Suudi Arabistan'ın Washington Büyükelçisi Adil el-Cubeyr’e suikast düzenlemeye çalışmıştı.
-İran Gazzelilere bilgi veriyorsa bu durumla nasıl başa çıkılabilir?
İsrail'de bundan sonra politikanın değiştirilmesine ve Gazze'deki her dikkat çekici hareketin hedef olarak kabul edilmesine yönelik tartışmalar dönüyor. Bu da İsrail’in yanıt vermek için Hamas’ın roketlerini fırlatmasını beklemek yerine, füzeler üreten bir fabrika hakkında yeterli bilgiye ulaştığında hemen orayı bombalamaya başlayacağı anlamına geliyor. İlgili ülkeler bu konuda bilgilendirildi. Bu, birkaç gün sürecek bir çatışmaya neden olabilir. Ancak sonuçta Hamas’ın gücü kesintisiz bir şekilde yıkılmış olur. Zafer nidaları atanların çoğu, çatışmanın son günlerinde İsrail'in Hamas'ın gücünü yerle yeksan ettiğini ve Hamas'ı yıkım tehdidi altında tutacağını kabul etti.
- Hamas ve Hamaney’in birbirlerini tebrik ettikleri son savaşta İran’ın rolü neydi?
İran, Başkan Joe Biden yönetiminin olumsuz ve tehlikeli olmasına rağmen kendisiyle yapılan Nükleer Anlaşma'yı yeniden canlandırmak istediğini biliyor. Ne var ki bunun önüne geçilemez. Çünkü ABD bu konuda ısrarcı. Buradan yola çıkarak; özellikle İsrail’in dört yıldır İran hedeflerine saldırdığını ancak İran’ın eski ABD Başkanı Donald Trump'ın İsrail'i destekleyeceğini düşündüğü için yanıt vermediğini göz önüne alırsak, yeni yönetimin gelişiyle İran’ın İsrail ile savaşa girme isteğinin güçlü bir şekilde arttığını düşünüyorum. Şu an İran, Başkan Biden'ın müdahale etmeyeceğini düşünerek İsrail ile savaşa girmek istiyor.
-Peki, İran İsrail ile savaşa girmek istiyorsa bu nerede ve nasıl olur?
Suriye’de. İranlılar kendi sınırları dışında, İsrail ile bir temas şeridinin olmasını istiyorlar. Şayet İranlılar Hizbullah füzelerini ve roketlerini (Suriye'de yapılan füzeleri) kullanabilirlerse, Lübnan, Suriye ve Irak'ın batısında bir savaş çıkacak. İranlılar kendi ülkeleri etkilenmeden buralarda İsrail ile savaşacak. Onlar bunu ümit ediyor.
Batılı diplomatın dile getirdiği bu görüş, Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah tarafından da doğrulandı. Zira Nasrallah salı günü yaptığı açıklamada “Ulaşmamız gereken denklem şudur: Kudüs’e karşı bölgesel bir savaş” dedi!
Batılı diplomat ile söyleşimiz şöyle devam etti:
- İsrail ve onunla birlikte diğer ülkeler füzeleri etkisiz hale getirerek İran’ın Suriye, Irak’ın batısı ve Lübnan’da bulunmasını engellemeye çalışacak. İsrail, Suriye ve Irak’ın batısında bu planı uygulamaya koymaya başladı. Bunu Lübnan’da da yapabilir. Eğer İsrail, Hizbullah’ın füzelerini geliştirmeye yönelik büyük adımlar attığına ilişkin bilgilere ulaşırsa, o zaman Hizbullah’a karşı bir korunma savaşı başlatmak için gerekçesi olacak. Bu savaşı kazanmanın tek yolu da Lübnan’ın tamamını yıkmaktan geçiyor. Çünkü Hizbullah birçok dağınık bölgede konuşlanmış halde. Aynı şekilde Hizbullah, Lübnan'ın şu anki durumundan kaçmak için İsrail’e savaş açmaya cüret ederse savaş çıkma olasılığı gündeme gelir.
- Hizbullah'ın İsrail'e savaş açmayacağına eminim...
Kimse bilmiyor. Gidin de İsrail’i buna ikna edin. Her halükarda İran, İsrail’in yanıt vereceği ve daha sonra Hizbullah’ın savaşa gireceği umuduyla İsrail’i Lübnan’dan fırlattığı füzelerle kışkırtabilir.
- Peki ne olur?
Biden, İsrail’i kontrol altına almaya çalışabilir. Ancak İsrail, askeri destekten yoksun kalma pahasına ABD’nin tavsiyesine meydan okuyacaktır. Çünkü İran’ın bunu yapmasına müsaade edilirse Tahran, İsrail'in kaderini uzun vadede tehdit altına almış olur.
- Sizce İsrail ile ABD’nin şu anki ilişkisi daha mı iyiye gider yoksa daha da mı kötüleşir? Oldukça yakın bir ilişkileri var...
İki şeyi hatırlamamız gerekiyor. İlki: İsrail’in ABD’ye düşman hale gelmesinin çok zor olması. İkincisi: Ortadoğu’da ABD dışında güçlü tarafın İsrail olması nedeniyle Washington’ın bölgeyi bırakmaya karar vermesi durumunda Tel Aviv’e her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyacağı. Tabii ki İsrail’in ABD’ye kendisine olduğundan daha fazla ihtiyacı olduğu kesin. Ancak ABD Çin'e dönerse Orta Doğu’dan kimin ayrılması gerekiyor? Araplar ABD’ye güvenmiyor. Aslına bakarsanız Ortadoğu’da iki güç var. Biri İsrail diğeri de İran.
- ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı Orgeneral Kenneth F. McKenzie, İsrail'in CENTCOM Komutanlığı ile birleşeceğini söylemişti. Bu konudaki yorumunuz nedir?
Bu komutanlık İsrail’den sorumlu. İsrail ABD ile askeri bir ittifakın parçası olmayı reddediyor. Çünkü böyle bir ittifak İsrail’in hareketlerini sınırlayacak. İsrail bağımsız kalmak ve müttefik kalıp yakın ilişkilerle yetinmek istiyor.
- Mısır, İsrail ve Filistinliler arasında bir barış konferansı yapılmasına yönelik çağrıda bulunuyor. Bu konudaki fikirleriniz neler?
Ortadoğu’da barış diye bir şey olmayacak. Barış olması tabi ki güzel olur. Ancak Suriye, Irak, Lübnan, Sudan ve benzeri ülkelerde barış var mı? Bana Ortadoğu’da barışın olduğu tek bir yer gösterin...
- Peki, İran Ortadoğu’dan ne istiyor?
Hegemonya kurmak. Arap dünyası zayıf. İran, birkaç Arap ülkesine müdahale ettikten sonra bölgeyi doğrudan olmasa da vekilleri aracılığıyla kontrol edebileceğini düşünüyor. Bu da İsrail, Avrupa ve ABD için bir tehlike demek.
- İran’ı kim durdurabilir?
İsrail ve ABD. ABD destekli bir İsrail.
- Peki şimdi ne olacak?
Gazze için bir çözüm yok. Bununla birlikte İsrail'in stratejik konumu, bu savaşın bir sonucu olarak gözle görülür bir şekilde iyileşti.
- Peki Sünni İhvan, Şii İran ile arasındaki koordinasyonu nasıl gerekçelendiriyor?
Onlar için en önemli olan şey kimin İsrail’i ve Batı’yı yenilgiye uğratabileceğidir.
- Ülkeler tekrar iki devletli çözüm çağrısında bulunmaya başladı. Ortadoğu'da çözümden bahsedenlerin bölgeyi anlamadığı söyleniyor. Bu bir geleceğin olmadığı anlamına mı geliyor?
Sonunda hepimizin öleceğine ilişkin meseleye bir çözüm buldunuz mu? Peki; sizin, çocuklarınızın ve torunlarınızın sağlıklı ve başarılı bir yaşamı olduğunda ne olur? Bir çözüm bulamasanız bile bu güzel bir hayat olur ve bir gün biter. Barış olmadan herkes hedefine ulaşabilir. İran'a oldukça yakın olan isimlerden üst düzey Hamas lideri Mahmud ez-Zehhar, İngiltere merkezli Sky News kanalına verdiği röportajda iki devletli çözümü ve İsrail'in var olma hakkını kabul etmedi. Bu yüzden Hamas İsrail ile aynıdır. Gelecek karanlık.