Kral, medyumuna, "Az önce sıraladığın felaketlerin hepsi gerçekleşecek mi?
- Bunun kararını haşmetli yüce kralımız verecektir. Ben olacakları bilebilirim fakat nasıl engelleneceklerini bilemem.
- Bu ne demek böyle?
- Yüce kıralım, ben medyumum, bilmek
benim görevim, siyaset, haşmetli kralımın mesleğidir.
Medyumun anlattıkları Kral hazretlerinin canını sıkmıştır. Maiyetiyle ava çıkar. Yolda bir köylüyle karşılaşırlar. Kral köylüye sorar: "Ülkenin durumu nasıldır?"
Köylü çok uzun zamandır böyle büyük soru ile muhatap olmamıştır. Babasının öğüdünü anımsar: "Büyük soru soruluyorsa küçük yanıt ver oğul, çünkü köylüye büyük soru hayra alamet değildir."
- Haşmetli Kralım bunu ancak siz
bilebilirsiniz? Ya da medyumunuz. Bizler
cahil insanlarız.
- Senin geçimin nasıldır?
- Haşmetli Kralım biz şu ya da bu şekilde geçiniriz.Tanrıya hamdediyoruz.
- Bu yanıt soruma karşılık vermiyor. Umudunu yitirmişsin. Doğru yanıtı niçin vermiyorsun?
- Haşmetli Kralım babam derdi ki, "Kral hazretleri her şeyi bilir."
- Be adam kral senin durumunu ne bilsin?
- Haşmetli Kralım bu sorunun yanıtını da bilmiyorum. Babam bana, "senin işin bilmek değil, geçinmektir, çalışmaktır" dedi.
Kral yoluna devam etti. İleride bir rahip ile karşılaştı.
- Rahip, ülkenin, halkın durumu nasıldır?
- Haşmetli Kralım, bu durumu ancak siz bilebilirsiniz.
- Bilmiyoruz ki soruyoruz rahip.
- Efendim benim üstadım piskopos, "Kral herşeyi bilir, görür ve duyar" dedi. Herşey size ayandır haşmetli kralım.
- Ben kral olsam bu soruları sormam. Söyle nedir ülkenin durumu, halkın durumu?
- Haşmetli Kralım, kilisemize gelen halk artmaya başladı, fakat kiliseden kaçanlar da çoğaldı. Piskoposumuz, 'Böyle durumlar olursa Haşmetli Kralımız anında bilir" derdi.
- Bilmiyoruz rahip bilmiyoruz.
- Haşmetli Kralım, kiliseden ve köyden çıkmıyoruz ki genel durumu bilelim. Çok sıradan bir köylüyüm ben.
Kral hazretleri biraz daha ilerleyince bir çobanla karşılaştı. Çobanın sürüsüne
baktı. Koyunlarda otlanma şevki yoktu.
Çoban heyetin büyüklüğünü görünce "anormal bir durum bu" dedi. "Büyük adamlar dağa bayıra epey aradan sonra çıkmışsa dikkatli konuşmak gerekir" diye kendi kendini ikaz etti.
- Çoban, halin nicedir , sürün ne durumda. Niye bunların neşesi yok?
- Haşmetli Kralım, koyunlar otun boyu kısalır ve zor bulunursa akıbetlerini hissederlermiş, bu sene de kuraklık var. Bu durumda ya satılırlar ya da kesilirler. Çünkü epeydir kuraklık var.
Kitabı kapattı. "Ekonomi, ekonomi, ekonomi" diye tekrarladı. Yönetim kurulunun toplanması için talimat verdi. İki saat içinde herkes hazırdı.
- Değerli üyeler, şirketimizde işler iyiye gitmiyor. Bizler de üçer aylık raporlara bakıp rakamlara iman ediyor ve 'durum iyi' diyoruz. Oysa alan kaybediyoruz, gelecek projeksiyonları çok iyi değil. Pazar payımız az da olsa artıyor. Üretimimiz de öyle. Kârlılık durumumuz da iyi.
- Sorun nedir o hâlde?
- Çok uzun zamandır arayıp sormayan uluslararası bir kurumun başkanı aradı, "işler nasıl" diye sordu. Karşılıklı değerlendirmelerde bulunduk.
"Beni aramak nereden aklınıza düştü?" diye sordum. "Genel gidişata yönelik bir öngörü kurmak için" aradığını beyan etti.
Bu görüşmeden sonra tarih kitabı okurken gelecekten haber veren medyumunun kötü günleri haber vermesi üzerine av bahanesiyle halkıyla konuşmaya çıkan kral anekdotu ile karşılaştım. Uluslararası bir kurumun başkanı gelecek öngörüsü kurmak için beni bizzat aramak gereği duyuyorsa dikkatlerimizden kaçan gelişmeler var demektir. Uluslararası kurumun başkanının araması anormal. Çünkü böyle bir metotları yok.
- Fakat tüm ekonomik, siyasal, toplumsal ve sair makro ve hatta mikro göstergeler normal görünüyor.
-Sun Tzu der ki, "Kaos, düzenden ve istikrarlı gidişten doğar."
- "Kaostan düzen doğar" değil miydi bu söz ?
- Evet aklını yarım kullananlar ve kendi ataletlerinin faturasını oraya buraya kesmek isteyenler ifadenin yarısını almışlar, yarısını da kendilerini kurtaracak biçimde gündemde tutuyorlar.
-Düzenin, istikrarın kaosa neden olduğu nerede görülmüştür ki?
- Düzen ve istikrar gelişme ve değişmelerle aynı hızda, nitelikte ve kalitede değilse bir süre sonra neyi yönetiyorsanız o sistem sorunlar yaşamaya başlar. Gelişme ve değişmeleri kaçırdığınız için de Sun Tzu'nun da belirttiği gibi kaos başlar.
- Bu zaten Yin Yang dedikleri felsefe değil mi? Buradan nasıl bir olağanüstü toplantı çıkardınız?
- Kripto paralar konusu en temel toplumsal, ulusal ve uluslararası göstergedir. On bine yaklaşan kripto para piyasası tüm küçük, büyük ve mega şirketlerin de sorunudur. Küresel finansal piyasalar ve küresel üretim ve dağıtım piyasalarındaki dizayn ana hatlarıyla tamamlanmış olsa da, piyasaların damarlarında dolaşacak kan yani para sorununun da henüz konsensüs sağlanmamıştır.
- Kripto paralar ile ticarete başlamamızı mı öneriyorsunuz?
- Hiç bir şey önermiyorum. İki trilyon dolarlık bir kripto para alımı yapıldıysa, sistemin çöküşü durumunda yangın Wall Street krizlerine, Rus rublesinin ve Tayland parasının değer yitimi sonrası çıkan krizlere benzemeyecektir. Çok daha derin ulusal ve uluslararası krizlere sebep olacaktır.
-İyi de sayın başkan, biz savunma veya iç işleri bakanlığı değiliz ki.
- Sıradan insanların iki trilyon doları şirketlerin 100 trilyon dolarından milyar defa daha değerlidir. Tartışmamız gereken ve çok acil, günlerce çalışmamız gereken konu budur. Kitlesel bir para sistemi çöküşüne yakalanırsak yangında ilk yapacağımız işleri belirlememiz zorunluluktur.
- İyi de kripto paralarla tüm insanların
zengin olma olasılığı ortaya çıktı. Bunun insanların elinden alınacağını sanmıyorum. Kaldı ki ABD'de başlayan büyük ekonomik buhran da dahil olmak üzere Fransız Devrimi'nde olduğu gibi olaylar yaşanmadı, kitleler çıldırmadı.
- Çok güzel. Fransız Devrimi elit çıldırması sonucu oluştu. Kitlelerin çıldırması ulusal ve küresel çapta olmadı. Hatta iç savaşlar bile büyük olaylar değildir. Sıradan kitleler küresel çapta çıldırırsa ne olacak? İki trilyon dolara ulaşmış bir kripto para olgusundan söz ediyoruz.
- Bu devletlerin sorunu değil mi? Bırakalım onlar düşünsün.
- Şirketler sadece ticarî işletmeler değildir, aynı zamanda sosyal boyutu olan kuruluşlardır.
-Sosyal sorumluluk gibi hamamın namusunu kurtarma içerikli illuzyonlar mı önereceksiniz?
- Şirketlerimizin çalışanları da kripto paralara yatırım yapanlar arasında. Almanlar İkinci Dünya Savaşı'nda belediyelere ve şirketlere para basma yetkisi vermişti. Sonra devlet, belediye ve şirketlerin bastığı bu markları toplayıp merkez bankasının bastığı marklarla değiştirdi. Böylece ikinci bir Hitler çıkması önlendi. Hitler'i çıkaran sosyal, ekonomik, siyasal ve uluslararası iklim şu anda küresel olarak oluşma eşiğinde. Bunu gözlemek, izlemek ve şirketlerimizi bu fırtına meydana gelirse nasıl koruyacağımızı saptamak durumundayız. Şirketlerimizin şu anki değeri 23 milyar dolar. Onbinlerce çalışanımız var. On binlerce şirketle de iş yapıyoruz.
- Sayın başkan, "bir uluslararası kurumun başkanı aradı" diye bunu eski bir kralın öyküsü ile sentezleyip küresel olağanüstü bir kriz senaryosu yazmanız epey uçuk kaçık bir şey değil mi? Hem tüm dünya söz konusu olunca iki trilyon dolar ne ki? Üstelik kripto paralara yatırım yapanlar sıradan fakir insanlar değiller. Paralı olanlar. Tasarruf yapanlar. Bir nevi orta ve ortanın üstü toplumsal kesimler. Bunlar da okumuş kitleler yani.
- Temel sorun da burada, kronik kaybeden geniş kitlelere bir de bunlar mı eklensin. Rusya'da Bolşevik Devrimi nasıl oldu? Rus tarihini ve Rus klasiklerini okur musun? Sonra yıllarca sosyalizm ve komünizm gibi ekonomiden bihaber ideolojiler ve SSCB gibi yayılmacı bir devle mücadele ettik.
Ekonomiyi; fabrika, işçi, üretim, eşit paylaşım sömürü vesaire gibi on kavrama hapsetmiş ideolojilerin romantizmine kapılan entellektuellerle kafa patlatmak ta cabası.
- Kapitalizm veya liberalizm dediğiniz de 30 kavramdan ibaret.
- Kapitalizm en azından yarı organik ekonomi. Sosyalizm ve Komünizm tümüyle hayal. Kripto paralar gibi. Tuşlara dokunursan var, SSCB'nin yõnetim sistemine ve anayasasına bakarsan sosyalizmin var olması gibi. Bakmazsan yok. İdeolojileri de tartışalım. Yeri gelince "devletler hantal, özel sektör daha hızlı ve gelişmelere daha iyi ayak uyduruyor" diyoruz. Fakat bir anda SSCB politbürosu gibi aşırı muhafazakar oluyoruz.
- Kripto paralara karşı çıkarak siz de muhafazakar olmadınız mı? Üstelik inanılmaz kolaylıkları da var.
- Karşı çıktığım kripto paralar değil. Burada kitlelerin kripto paraların yasal düzenlemeleri yapılmadan onlara gösterdiği rağbet. Küresel bir kitlesel ve toplumsal olaylar zincirine karşı hazırlık yapmak gerek. Blok zinciri teknolojinin ürettiği kripto paraların tüm birikimleri yutması halinde bir de bloktoplum, blokbirey ve blokideolojilerle karşılaşmayalım. Kripto paraların yarattığı tahribat bir-iki yılda giderilebilir fakat zihinlerde ve toplumsal değerlerde oluşturduğu tahribat ve yozlaşma, antropolojik DNA'mıza işlenirse, insanlık çok derin yaralar almış olur.
- Sayın başkan, biz bir şirketiz, UNESCO değil, biz kapitalist liberalist insanlarız. Yoksa siz kripto sosyalist misiniz?
- İşte dikkat çekmek istediğim en büyük tehlike bu. Kriptolaşma eğilimi. Kriptolaşmanın ideolojiye dönüşmesi. Blokchain teknolojilerinin bir yandan aşırı şeffaflık vaadetmesi bir yandan da
Kriptoyu bir yaşam felsefesi haline getirmesi çelişkisini göremiyoruz mu? Şifreler evreni. Şifrelerin yaşam biçimine dönüşmesi ve hatta yaşamın kendisi olması. Bunun yakın gelecekte ticaret, ekonomi, finans, siyaset, ve kültür vesaire gibi herşeyi kilitlemesi kaçınılmaz.
Blokchain teknolojilerinin insanlığı yalıtmaya ve insanı siber bir çölde iletişimsizlikten öldürmeye yönelik bir ana güzergah açma tehlikesinden bahsediyorum.
Kapitalizmin ve liberalizmin iletişim olduğunu, iletişim özgürlüğü olmadan liberal ve kapitalist bir dünyanın olmayacağını biliyoruz değil mi?
- İyi de blokchain teknolojilerinin bu boyutunu şimdi siz icat ettiniz.
-İnsan makine olursa yani robot olursa -ki blokchain teknolojileri ile çok rahat başarılabilir- o zaman "insan" yok olur. Elimizdeki milyarlarca dolarla, kilise avlusuna bırakılmış çocuk gibi kalırız.
- Kusura bakmayın başkan ama şu anda teknolojik, siyasal ve ekonomik astrolog gibisiniz. Siyasal, ekonomik, teknolojik ve uluslararası astroloji yapacaksak iş farklı noktalara gider. Füturizmin astroloji ile kardeş olduğu doğru olabilir, fakat para gibi somut bir olgudan varsayımlar dünyasına geçmek anormal.
- Şirketlerimizin bekası için gerekli õnlemleri almak görevimiz. Politikacılar gibi "tüm olasılıklar masada" demeyeceğiz, tüm olasılıkları bileceğiz.
Blokchain teknolojilerinin gelebileceği düzeyi bilmemiz yeni yatırım alanlarını da keşfetmemiz demektir. Kripto paraların ulaştığı ve ulaşacağı boyutlarda ekonomik ve finansal mobilitenin grafiklerini öngörebilmemiz açısından acil gereksinimdir.
Kriptolaşma eğilimi ve kriptolojinin veya bağlı kavram olarak blokchainin yeni yaşam felsefesi ve ideolojisi olması Liberalizm için en büyük tehdittir. İnsanların besihanelerdeki ineklere döndürülmesi kapitalizmin ve insanlığın ruhunu yok eder. Kapitalizm ve liberalizm risk içerir ve fakat finansal intihar içermez; içerse de kitlesel finansal intiharı temel almaz.
Bu bağlamda blokchainin ve kripto paraların çok radikal bir toplumsal, ekonomik, siyasal, kültürel, dinsel, hukuksal ve zihinsel değişimler üreteceği açık ve kaçınılmazdır. Şirketlerimizi bu yeni olguya hazırlamak için enine boyuna herşeyi irdelemek bekamız açısıdan bir mecburiyettir. Geleceği öngörmeye çalışmayı astroloji bağlamında minyatürize ve magazine edemeyiz.
TT
Siyasal, finansal astroloji
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة