Suriyelilerin Esed rejimine karşı ayaklanmasının üzerinden 10 yıl geçmesinin ardından Suriye muhalefetinin imajı nasıl görünüyor?
Belki de bu, Suriye gerçeğinin sadece nitelendirmeyle ilgili değil, aynı zamanda yakın ve uzak düzlemde Suriye’deki değişim olasılıklarıyla ilgili gündeme getirdiği temel sorulardan birisidir.
Bir yönüyle bu durum, Suriye’ye müdahale eden güçlerin tutumuyla da ilgilidir. Son 10 yılda muhalefetin zayıf ve yetersiz olduğuyla ilgili sözler ve iddialar tekrarlandı. Bu, muhalefet için yapılmış bir tanım. Fakat bu, özellikle İran ve Rusya’dan sınırsız yardım ve destek alan Esed rejimi için daha uygun bir tanımdır.
Son 10 yılda iki muhalif blok ortaya çıkartan Suriye muhalefetinin eşkali belirlendi.
İlki Suriye içerisinde olup en net örneği, Ulusal Koordinasyon Kurulu’dur. İçerisindeki oluşumların çoğu, uzun süreden beri rejime muhalif olan ve rejimle mücadele etmek için yol ve yöntem belirleyip ilişkiler geliştiren gruplardan ve kişilerden oluşmaktadır.
Bunun için Koordinasyon Kurulu, devrimden sonra bile ayakta kalabildi. Hatta tutumunu ve çalışma yöntemini belirlerken kendi mirasından yararlandı.
Koordinasyon Kurulu, rejim ve müttefiklerinin önüne çıkardığı zorlukların yanı sıra yurt dışındaki liderlerinin ve kadrolarının kuruldan ayrılması ya da muhalif liderlerin ölümüne, tutuklanmasına ve gizlenmesine yol açan rejimin saldırıları sebebiyle karşı karşıya kaldığı zayıflığa rağmen siyasi çalışma alanından tamamen vazgeçişini engelleyen iç ve dış çevrelerde kabul gördü.
İkinci muhalif blok ise dış muhalefettir. Dış muhalefetin en güzel örneği ise Suriye Ulusal Koalisyonu’dur (SUK). Açıkçası SUK’un durumu daha karmaşıktı. Şöyle ki SUK, Baas rejiminin yanı sıra baba ve oğul Esed yönetimine karşı mücadeleye katılan sürgündeki Suriyeli muhalif şahsiyetlerden ve gruplardan meydana gelmiştir. Koalisyonun içinde tüm ideolojik ve politik kesimden özellikle de sürgün gruplara dönüşen siyasal İslamcı gruplardan liderler ve kadrolar vardı. Önceki oluşuma özgürlük sloganları atan ve Suriye’nin geleceği için en katı baskı ve terör mekanizmalarıyla karşı karşıya gelen Suriyeliler katıldı.
Her iki durumda da gelecekte rol oynamak isteyen kişiler blokta yer aldı. Bu kişiler arasında krizlere ve kendilerine yakın gelişmelere yatırım yapanlar ve müteahhitler vardı.
Suriye gerçeğiyle ilişkisinin zayıf olmasından ve etkisinin bulunmamasından dolayı bu oluşum, farklı taraflarla temas kurmaya çalıştı. Bu oluşumun, kendi bloğunu güçlendirmek için içeride bir etkiye sahip olduğu tahmin edildi. Bu çerçevede kadrolar ve liderler özellikle de yeni şartlar sebebiyle Suriye’den ayrılan gençler ya da yurt dışında muhalif oluşumlarda -Suriye Ulusal Konseyi bunun en güzel örneğidir- etkili bir rol oynayanlar bu bloğa dahil edildi.
Doğal olarak dış muhalefet bloğundaki siyasi oluşum, iç muhalefet bloğuna göre farklı bir bağlam oluşturdu. Sloganları ve talepleri belirlemenin yanı sıra hem yerel hem de bölgesel ve uluslararası güçlerle ilişki kurmada ve ilişkileri güçlendirmede dış muhalefet, daha geniş ve daha büyük bir kesime sahipti. Bu büyük ve geniş kesim, dış blok içerisindeki oluşumların ortaya attığı tezlerin çelişmesine yol açtı.
Şöyle ki bazıları, devrimi Esed rejiminden intikam alma aracı olarak gördü ve iç muhalefeti rejimin çatısı altında toplanmış bir oluşum olarak değerlendirdi. Bunun için onlar, doğrudan ve dolaylı bir şekilde iç muhalefetle iş birliği yapmayı reddetti. Ayrıca Esed rejimini yıkma konusunda dış güçlere daha büyük bir rol verdiler. Hatta bazı şahıslar ve örgütler, bölgesel ve uluslararası güçlerle bağlantı kurdu.
Muhalif güçlerin genel politikası, Suriyelilerin talepleri ve hedefleri için Esed rejimine karşı oynadıkları rolde başarısız olmalarının ana sebebiydi.
Bu başarısızlık, ister Rusya ve İran’ın tutumlarına benzer Esed rejimiyle müttefik tutumlar olsun isterse Suriye Halkının Dostları Grubu’nun tutumları olsun bölgesel ve uluslararası güçlerin Suriye meselesine karşı izlemiş oldukları politika ve tutumlarıyla da irtibatlıydı.
Zira müttefik tutumlar ciddi ve kararlı görünürken Suriye Halkının Dostları Grubu’nun tutumları ise kararsız görünüyordu.
2015 yılında Riyad Konferansı’nda muhaliflerin başlattığı Suriye Müzakere Yüksek Kurulu’nda olduğu gibi birleştirme girişimlerine rağmen politika ve sahadaki gelişmeler, tüm muhalif oluşumların durumlarının ve konumlarının kötüleşmesine neden oldu. DEAŞ ve Nusra gibi radikal dini grupların ve Demokratik Birlik Partisi’nin (PYD) öncülüğündeki silahlı milislerin yükselişi, Astana üçlüsünün daha çok kendi tezlerine uygun bir çerçeve belirleme girişimi, bazı muhalif sembollerin aktif oldukları oluşumlardan ayrılması ve ana muhalif yapının zayıflığının bazı bölgesel politikalara dahil edilme süreciyle taçlandırılması tüm bunlar, iç ve dış düzlemde muhalefeti Suriye meselesinde etkisiz elemana dönüştüren sebeplerdir.
Muhalif sembollerin tek isteği, gelecekte kendilerine verilecek bir rol umuduyla konumlarını muhafaza etmektir. Bu, rejimin kontrolünde olmayıp daha çok dış güçlerin kontrolünde olan bölgelerdeki silahlı grupların davranışına yakın bir gerçektir.
Rejimi özellikle ekonomik ve sosyal yönden kuşatan kriz gerçeğinin olduğu bir ortamda rejimin merkezine ulaşan protesto ve itiraz sesleri yükselmeye başladı. Etkili ve organize bir muhalefete dönüşme konusundaki zayıflığa ve şiddetli korkuya rağmen protesto ve itiraz hareketi genişlemeye, ifade şekilleri çoğalmaya ve söylem düzeyi çeşitlenmeye başladı.
Kısacası bugün Esed rejimine yönelik muhalefet, ağırlığı ve etkisi olmayan bağımlı bir muhalefettir. Muhalefet içerisindeki nüfuz sahibi seçkinler, Suriye meselesinde kendilerine rol verecek kimseleri bekliyor.
Bazılarının muhalif olarak addettiği silahlı gruplar mevzilenirken rejimin kontrolündeki bölgelerde ise muhalefete dönüşemeyen protesto ve itiraz sesleri yükseliyor.
Zira muhalefete dönüşemeyen bu kesim, rejimin kendilerine neler yapabileceğini biliyor.
Aslında Suriyeliler, kendilerini hedeflerine ve emellerine götürecek bir muhalefet ortaya çıkarmaya çalışmalıdır. Fakat buna dair net işaretler görülmüyor. Dolayısıyla bunun yakın bir gelecekte gerçekleşmesi ya da dünyanın bu yönde hareket etmesi zor.
Öyle ki bugün dünya, Suriye sorununun Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararına göre çözülmesi gerektiğini vurgulamaya ve geçiş sürecini yönetebilecek muhalefet çerçevesini ve siyasi faaliyetleri organize etmeye başladı.
Nitekim Suriye sorununun çözümü, gerçekleşmesi için bir mucizeye ihtiyaç duyan bir hayale dönüştü.
TT
Suriye’de rejim ve muhalefetin bugünü
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة