Cuma Bukleyb
TT

Afganistan ve ABD’nin geri çekilişi sonrası gerçekler

11 Eylül 2001 terör suçunun 20’inci yıldönümü yaklaştı. Bu seferki yıl dönümü öncekilerden farklı olacak, Batı ülkelerinde ekşi ve zehirle karıştırılmış acı bir tada sahip olacak. Çünkü 1975'te Vietnam’ın Saygon şehrinde olanlara benzeyen en büyük Amerikan askeri geri çekilme operasyonu ile bağlantılı olacak. Yaşları küçük olduğu için Saygon’da olup bitenleri hatırlamayanlarımız, belki son birkaç gün içinde çeşitli televizyon kanallarından Afganistan'ın başkenti Kabil'deki havaalanından naklen canlı izledikleri sahneleri (küçük farklılıklarla) bunların yerine koyabilirler.
Bu korkunç olayın üzerinden tüm yükleriyle birlikte tam ve eksiksiz olarak ardı ardına 20 yıl geçti. Bir gün, dünyanın en büyük askeri ve ekonomik gücü olan ABD, sabah uyandığında, bilinen ve gizli tüm güvenlik servislerinin sahip oldukları teknik kapasite ve insan kadrosuyla takip ve tahmin edemediği, acziyet noktasına ulaşmış bir ihmalkarlığı ortaya çıkaran eşi benzeri görülmemiş terörist hava saldırılarına maruz kaldığını gördü. O gün Amerikalılar ve diğer milletlerin halkları, uluslararası televizyon kanallarından olup bitenleri canlı ve an be an şaşkınlık dolu inanmayan gözler, şaşkınlıktan düğümlenen diller, korku ve dehşetle dolmuş yüreklerle izlediler.
20 yıl önceki bu olay, benzeri görülmemiş bir uluslararası çağa giden bir yol haritası çizdi.  Yol haritası yeni bir iki taraflı denkleme dayanıyordu; birinci taraf, müttefikleriyle beraber gergin ABD, ikinci taraf da radikal İslami gruplardı. Afganistan yeni haritadaki ilk durak, el-Kaide de ilk hedefti. Geri kalan uzun ve çağdaş dünyanın tarihine kaydedilen, dünyanın tüm dillerinden tarihçilerin gözlemleme ve belgeleme görevini üstlendikleri ayrıntılardır. Afganistan'ın engebeli Tora Bora dağlarında başlayan savaş, dünyanın çeşitli ülkelerini kapsayan geniş bir alana yayıldı. Askeri olarak asimetrik bir savaştı, ancak aynı zamanda modern askeri okullarda öğretilen geleneksel savaş teorilerinin kapsamı dışındaydı.
Bu savaş sırasında el-Kaide kadroları eridi, dağılarak farklı kıtalara kaçtı ya da çeşitli cezaevi ve sürgünlerde çürüdü. Nihayet, Amerikan ve müttefik kuvvetler başkent Kabil'e vardıklarında, yol kenarlarında sıraya dizilmiş ve onları bekleyen düzinelerce Afgan vatandaşı ile medya muhabirlerinden başka bir şey bulamadılar. Kabil düştü, ancak Taliban iktidarı kaybetmesine rağmen bu savaş sonucunda örgütsel, partizan, ideolojik bir hareket olarak kurulu tuzağa düşmekten kurtuldu. Bir süre sonra ABD ve müttefikleri yol haritasındaki ikinci durak olan Irak'a yönelince, Taliban hareketi, kadrolarını toplamaya, güçlerini seferber etmeye başladı ve daha genç, savaşa daha yatkın bir liderlik altında Afganistan’a geri döndü. Yeniden bir hareket olarak varlığını deklare etti ve Kabil’deki cumhurbaşkanlığı sarayına dönüş yolculuğunu başlattı. Bin millik yolculuğun tek bir adımla başladığını söyleyen haklı. Bu nedenle ABD'nin çeşitli yerlerinde ve Batı ülkelerinde hissedilen acının aksine, 11 Eylül saldırılarının yaklaşan 20. yıl dönümü, Taliban Hareketinin liderleri ve kadroları tarafından farklı duygularla karşılanacak, tarihin 20 yıl önce durduğu noktaya geri dönmesinin sevinci yaşanacaktır.
Afganistan'a barış ve istikrarın dönüp dönmeyeceğiyle ilgili sorunun cevabı hala bilinmiyor. Sürgüne kaçmaya cesaret eden Afganlar için ayrılma kararı belki de bilinmeyenden gelen tatsız sürprizlerden kaçınma arzusudur. Ancak Afganistan ile barış ve istikrar arasındaki mesafenin hala uzun olduğu ve yıkıcı iç savaşlardaki payının henüz bitmediği görülüyor. İktidar çatışmasının çeşitli tarafları arasında iç uzlaşı, ilk koşul. Gücü barışçıl bir şekilde paylaşmak için fikir birliği ve rıza bir zorunluluk. Peki, diğer taraflar Taliban'ın iktidarı tekeline almasını kabul edecekler mi? Afganistan'ın komşuları başka iç savaşların patlak vermesini ve yerinden edilmiş insanların kendi topraklarına akın etmesini kabul edecekler mi?         
Afgan satranç tahtası, Taliban Hareketinin kontrolü tekrar ele geçirmesinden sonra bile, bildiğimiz gibi, hala belirsiz bir siyasi ve askeri durumda. Taliban Hareketi, bugün en güçlü taraf olsa da, tek taraf değil. Bu coğrafi açıdan engebeli, kabilesel ve politik açıdan karmaşık arazideki aktörlerin çokluğu, oyunun kurallarının yeni gerçekliğin gereksinimlerine göre değişeceği anlamına geliyor.
ABD 20 yıl sonra çekilerek sahayı terk etti. Ondan önce Sovyetler mağlup olarak sahadan ayrılmıştı. Sovyetlerden önce de İngilizler ve uzun işgalci listesindeki diğer uluslar mağlup olarak ayrıldılar ve Afganlar kaldılar. ABD’nin geri çekilmesi aşamasının gerçekliğinden ortaya çıkacak komplikasyonlarla yüzleşmek ve sonuçlarına katlanmak yalnızca onların sorumluluğudur.