Robert Ford
ABD'nin Eski Şam Büyükelçisi
TT

Ortadoğu'daki insani krizi unutma!

Ukrayna'daki savaşın jeostratejik ve küresel ekonomik etkilerine ilişkin birçok analiz okudum. Ancak ne yazık ki Ukrayna krizinin Ortadoğu'daki, özellikle Suriye ve Yemen'deki mülteciler ve göçmenler üzerindeki olumsuz etkileri konusunda şimdiye kadar ciddi bir tartışma yok.
Birleşmiş Milletler'e göre Doğu Avrupa ülkelerine yaklaşık 370 bin Ukraynalı sığındı. Bu nedenle diğer savaşlardaki mültecilerin durumunda olduğu gibi bu kimselerin de yardıma ihtiyacı olacak. Ukrayna krizi öncesinde insani yardım için bağış yapan ülkelerin bütçesi Suriye ve Yemen'deki krizler için yeterli değildi. Şu an bu kısıtlı bütçeler ile Ukraynalı mültecilere yardım edilmesi gerekiyor.
İdeal bir dünyada ABD ve diğer ülkeler, insani yardım için ayırdıkları bütçeleri büyük oranda artıracaklardır. Ancak insani yardım için daha fazla fon bulunması durumunda da bu yardımlar, daha çok muhtaç olan Suriyelilere veya Yemenlilere değil, Ukraynalı mültecilere gidecektir.
Bu bağlamda Almanya iyi bir örnektir. İdlib gibi Suriyeli mültecilerin ve yerinden edilmiş kimselerin bulunduğu bölgelere insani yardım göndermek için geçen yılın mart ayında düzenlenen uluslararası konferansta en fazla yardım yapan ülke Almanya’ydı. Almanya tek başına, konferansın toplam fonunun yaklaşık üçte biri olan 1,74 milyar dolar tutarında yardım vaadinde bulundu. Bu taahhüt, ABD’nin taahhüdünün üç katıydı. İnsani yardım kuruluşları on milyar dolara ihtiyaçları olacağını bildirdi ancak sadece altı milyar dolar toplanabildi. Geçen cumartesi Alman hükümeti, Rusya'nın Ukrayna'yı işgaline yanıt olarak 2022 yılında 53 milyar euro tutarında harcama planına kıyasla yapacağı askeri harcamayı hızla 100 milyar euroya çıkaracağını açıkladı. Bunun yanı sıra Alman ekonomisi enerji için de çok daha yüksek fiyatlar ödemek zorunda. Dolayısıyla Ortadoğu'ya yönelik insani yardımları artırmak üzere 2022'de önemli miktarda yeni fon bulması pek olası görünmüyor.
Ukrayna krizi, insani yardım bağışçılarının Ortadoğu’ya yönelik yeni kaynaklarını sınırlarken aynı zamanda dünya çapında da gıda fiyatlarını yükseltecek. Sonuç olarak, 2022'de her bir euro ya da dolar ile 2020 veya 2021'de olduğundan daha az yiyecek alınacak. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin Suriye Özel Temsilcisi Geir O. Pedersen, aralık ayında 12 milyondan fazla Suriyelinin yeterli yiyecek bulmakta zorlandığını, birçok çocuğun İdlib'deki kamplarda donarak öldüğünü söyledi. Ayrıca BM, 16 milyondan fazla Yemenlinin açlık tehlikesiyle karşı karşıya olduğu konusunda uyardı. Dünya Gıda Programı (WFP) İcra Direktörü David Beasley geçen eylül ayında, her hafta bin Yemenlinin açlıktan öldüğü bilgisini verdi. Artan gıda fiyatları, mülteci olmayan ama ekonomik çöküşten mustarip milyonlarca Lübnanlı için de korkunç bir tehdit olacak.
Nihayetinde mültecilerin ve yerinden edilmiş olanların sorunlarına ancak en zengin devletlerin yardımıyla gerçekleştirilecek yeniden yapılanma ve barış anlaşmaları ile çözüm bulunabilir. Bu bağlamda Ukrayna krizi bunu hiç de kolaylaştırmayacak. Nitekim Washington ve müttefikleri ile Moskova arasındaki ilişkiler son kırk yılın en kötü zamanlarını yaşıyor. Zira Washington ve müttefikleri Rus ekonomisine ağır darbeler indirirken Ortadoğu'daki istikrarsızlık da Moskova'ya Batı'nın çıkarlarına darbe vurma fırsatı verecektir.
Batı'nın zayıf noktalarından biri de Suriye ve Libya'da yerinden edilmiş kimselerin bulunduğu bölgelerdir. Örneğin Putin, İdlib'de Türkiye'den gelen sınır ötesi yardıma muhtaç milyonlarca sivilin bu vahim durumundan nasıl faydalanacağını değerlendirecek. Putin, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi bu yardım kanalını dört ay içinde yenilemeyi düşüneceği zaman, vetosunun Türkiye ve Avrupa karşısında bir koz olduğunu biliyor.
Aynı şekilde Libya'daki siyasi süreç de çeşitli sıkıntılarla karşı karşıya. Trablus'taki BM destekli hükümet ile Rusya'nın müttefiki Mareşal Hafter arasında yeni bir çatışma riski var. Yeni savaş Rusların çıkarına iki şekilde hizmet edebilir. İlk olarak Libya'dan Avrupa'ya mülteci dalgalarına neden olabilir. İkincisi olarak ise Avrupa pazarlarında Rus enerjisinin yerini alacak Libya petrol sektörünün gelişimini yavaşlatabilir.
Diğer taraftan Rusya, Ortadoğu'dan Avrupa'ya daha fazla mülteci göndermeye çalışırken Avrupa ülkeleri Ukraynalı mültecilere öncelik verecek. Birçok Batılı çevrede kendilerine özel sempati duyulan Iraklı Kürt mülteciler bile geçen sonbaharda Avrupa'ya girmeye çalıştığında karşılarında Polonya ormanlarının kapılarını kapalı buldular.
Ukrayna’da barış olmasını umut ediyorum. Ancak yine de umarım Ortadoğu'da oldukça fazla yardıma muhtaç olan milyonlarca çaresiz insanı da unutmayız.