Sevsen Ebtah
Gazeteci ve yazar. Lübnan Üniversitesi'nde Arap Dili ve Edebiyatı Bölümü Profesörü
TT

Yeni Lübnan

Herkesin, kibirli mağluplar kadar kutlama yapan galiplerin de ders çıkarıp hesaplarını gözden geçirmesi gerekiyor. Bu seferki Lübnan parlamento seçimlerinin sonuçları eşsizdi. Daha önce meclisin yarısının yeni yüzlerden oluştuğunu hiç görmemiştik. Eskiden partisi olmayan, aile bağları ile öne çıkmayan ya da bir servet tarafından desteklenmeyip bize benzeyen sıradan insanların, büyük başları tamamen ezip korunaklı kalelerinde onları yenerek birer seyirciye dönüştürebildiğine hiç şahit olmamıştık. Bu, 17 Ekim Devrimi’nin getirileri ve durmuş çürüme sürecini hızlandıran ve hesaba çekme iştahını kabartacak şekilde yolsuzluk dosyalarını açan kapsamlı ezici bir çöküşün faziletleri arasında yer alıyor.
Lübnan gençleri 2019 ayaklanmasından günümüze kadar çılgınca bir çaba gösterdi. Aylarca sloganlar atıp tartışmalara girerek taleplerde bulunduktan sonra sokakları ve meydanları terk etseler de her yönde aktif olmaya devam ettiler. Londra, Paris ve Dubai’de olduğu gibi Lübnan’da da sendikalarda, üniversitelerde, kafelerde ve sokaklarda hayal kurmaktan ve çalışmaktan bir an olsun vazgeçmediler. Seçim sonuçlarının tarihi olması ve sahneyi değiştirmesi tesadüf değil. Mücadelenin barışçıllığına ve ne kadar büyük ihlalleri ve hayal kırıklığı yaratan eksik yönleri olursa olsun demokrasinin, onları birleştirme gücüne derinden inananlar var. Bu kişiler istediklerini elde ettiler. Sivil toplumdan 15 milletvekili çıktı. Bu sonuç yankı uyandırdı ve kendilerine kulak verilmesini sağladı. Bu insanlar, ilk görevlerinin kendilerini seçenlere itibarlarını yeniden kazandırmak ve ümitsizleri müzmin kederlerinden kurtarmak olduğunun farkındalar. Yeni milletvekili Nejat Saliba’nın önceliği göçmen gençleri annelerinin kollarına geri getirmek. Dört yıl boyunca her birini kendi çocukları gibi göreceğine söz verdi. Bu milletvekilleri insanları tanıyor ve onların içinden geliyor. Yani koltuk sevdalıları gibi değiller. Bu yüzden Michel ed-Duveyhi gibi genç bir adam, Zıgarta’da iki siyasi aile -Muavvad ve Franciye- arasında bir koltuk kapmayı başardı. Kendisini bağımsız olarak tanımlayan ancak Marada Hareketi’ne bağlı olan William Tavk, Lübnan Kuvvetleri'nin Bişerri'deki kalesine girmeyi başardı. Hizbullah'ın 30 yıldır liderliğini koruduğu güneyde bu liderlik, biri özel olmak üzere iki isimle sivil listeler tarafından bozuldu. Firas Hamdan kazandığı zaferle, meclisin kapısında güvenlik görevlileri tarafından engellenip kovalanan ve kalbinde halen şarapnellerin bulunduğu bir protestocudan, girişte karşılanan bir milletvekiline dönüştü. En önemlisi ise çevresinde bazı geleneksel siyasi güçlerin toplandığı bankacılık sektörünün önde gelen isimlerinden Mervan Hayreddin’i saf dışı bıraktı. Aynı şekilde güneyde bir göz doktoru olan Elias Cerade, Esad Hardan tarafından temsil edilen Suriye Sosyal Milliyetçi Partisi'ni 20 yıllık bir direnişin ardından meclisten çıkarmayı başardı. Bekaa'da başka bir provokatör olan Elie Ferzli mecliste sandalye kazanamadı. Zira sivil listelerden Yasin Yasin hayal edilemez bir başarı kaydetti. İlk kez aday olan Nejat Saliba ve Halime Ka’kur gibi iki araştırmacının ve genç Mark Daou'dan oluşan zayıf bir listenin, Cebel-i Lübnan’daki köklü bir ailenin oğlu olan Talal Arslan'ı yerinden etmesi ve sürekli televizyonda görünen Viam Vehhab'ı meclise girmekten mahrum bırakması az buz bir şey değil. Trablus'ta adını aylar öncesine kadar kimsenin duymadığı İhab Matar adlı genç bir gurbetçi kazanırken, Faysal bin Ömer Kerami ise halem geleneksel bir şehirde başarısız oldu. Bu yaşananlar, 8 Mart ve 14 Mart blokları arasında bölünme olduğunu, ikinci bloğun birincisine karşı daha çok desteklendiğini, zafer kazandığını ve çalışırken -ki varsa- ilgi gösterme ve ikna etme araçlarında modern bir dilin benimsenmediği siyasi yaklaşıma karşı çıkıldığını gösteriyor. Değişim yanlısı milletvekilleri ‘bilimsel bir düşünce yaklaşımından’, mezhep ayrımlarını dile getiren bir ‘sivil toplum’dan ve siyasetin bağırıp çağırmaktan ziyade ‘sakin ve ölçülü bir konuşma ve hayattaki çeşitliliği yönetmenin bir aracı’ olduğundan bahsediyorlar.
Bu, Lübnan partilerinin yıllardır saplandıkları kısır tartışma döngüsünün içinde debelenmeye benzemiyor. Sivil toplumun temsilcileri kadim meslektaşlarına mantıklarını mı bulaştıracak yoksa herkes yine zehirli ve faydasız laf ebeliğine mi soyunacak bilmiyoruz. Anne ve babalarını alışık olmadıkları kişilere oy vermeye ve tapma derecesinde liderlerine hayranlık besledikleri partileri terk etmeye zorlayan gençler için bir deneyim olacak. Bugün yaşananlar, haritada neredeyse görünmeyen bir ülkenin parlamentosunda yapılan küçük bir değişiklik değil. Bilakis bir neslin savaştan, nefretten ve mezhepçilikten başka hiçbir şey yaşamamış kendisinden önceki nesile karşı en asil ve en yumuşak yollarla yaptığı bir devrimdir. Aralarında göçmenlerin de bulunduğu bu kişiler partiler aleyhine oy vererek, sonuçların değişmesine ve sivil listeler lehine birçok başarı kazanılmasına fiilen katkıda bulundular. Gurbetçi sandıklarının açılmasından önceki durum, sonrasıyla aynı olmadı.
Parlamento koltuğunu 88 oy farkla kaybeden aday Cad Gusn örneği, gençlerin silah olarak sadece mantığı ve kanıtı olan ve Matn bölgesinde sert partilere, ailelere ve rüşvet bağımlılarına karşı savaş veren adaylarına olan inancı karşısında para, parti ve prestij üzerine yatırılan bahislerin hiçbir öneminin olmadığının bir delilidir. Cad Gusn, ezici bir gençlik vakasına dönüştü. Oyların sayımının bitişine saatler kala Twitter’dan binlerce paylaşım yapıldı. İlham verici tecrübesiyle birlikte sempati ve dayanışma eşliğinde genç destekçilerinden ve çeşitli muhalif partilerden gelen sevgi ve övgü ifadelerinin eşliğinde adı üç gün boyunca Lübnan'da Twitter’da trendlerde bir numarada kaldı.
Uzun ve çetin bir savaşta küçük bir atılım... Blokların ve çatışmaların nasıl olacağı ile ilgili bir şey söylemek için henüz çok erken. Gelecek olaylar geçmişte yaşananlardan çok daha zorlu olabilir. Her yeni şeyin bir dezavantajı vardır. Lübnan, parlamento başkanı seçiminden tutun cumhurbaşkanı seçimine, Uluslararası Para Fonu (IMF) anlaşmasına, ekonomiyi toparlama planına ve belediye seçimlerine kadar peş peşe gelecek bir dizi karar sürecinin eşiğinde. Tüm bunlar için duruş sergilenmesi ve ülkenin bir mum yakarak da olsa karanlık tünelden çıkarılması gerekiyor.