İstemi Yılmaz
TT

Doğu Akdeniz: Sahada kazanıp masada kaybetmek

“Artık benim için Miçotakis diye biri yok!” Bu sözler Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ait. İkili ilişkilerde geri dönüşü zor bir istikamete işaret eden Cumhurbaşkanı’nın ifadesi, Türkiye’nin Atina ile Doğu Akdeniz’de gerginlik politikasına döneceğinin ayak sesleri.
Aslında iki ülke uzun süren askeri ve diplomatik anlaşmazlık halini istikşafi görüşmelerle yumuşatmıştı. Ankara, Doğu Akdeniz’deki doğal gaz arama faaliyetlerini askıya alırken, Atina ise pandemi sonrası geçişleri kolaylaştırarak iki ülke arasında yeniden köprü kurulmasını sağlamıştı. Hatta Miçotakis Türkiye’yi ziyaret etmiş, İstanbul’da Fener Rum Patrikhanesi’nin ayinine iştirak etmişti. Ancak görünen o ki kapalı kapılar arkasında devam eden görüşmelerden istenen neticeler alınamamış.
Gerilim siyasetine dönüşün temelinde tarafların diyalog masası kurulmuşken sürerken bölgedeki hedeflerine yönelik çalışmalarına devam etmesi yatıyor. Atina ile görüşmeler sırasında tansiyonu düşürme sözü veren Türkiye bir müddet sonra Yunanistan’ı sığınmacıları geri itme suçlamaları üzerinden hedef aldı. Yunanistan ise Ankara’nın “barışma iradesini” AB ve ABD’yi Türkiye karşıtı tezlerine ikna etmek çalışmalarında ekstra zaman kazanma olarak algıladı. Yunan dini makamları, Fener Rum Patrikhanesi ve Atina’dan gelen bürokratlar Beyaz Saray etrafındaki lobi faaliyetlerini hızlandırdı. Nitekim başarılı da oldular. Bunun en net göstergesi Washington’ın artan askeri yardımları ve Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis’in Amerikan Kongresi’nde yaptığı konuşma.
Yaklaşık 10 gün önce Miçotakis’in gerçekleştirdiği Washington ziyaretinde Yunanistan ABD kamuoyuna vermek istediği bütün mesajları iletti. Amerikan Kongresi’nde dakikalarca ayakta alkışlanan konuşmasında Miçotakis, Türkiye’yi Rusya ile kıyaslayarak üstü kapalı bir şekilde Ankara’ya F-16 satışının durdurulmasını talep etti. Sık sık ABD ile Yunanistan’ın tarihindeki benzerliklerin altını çizen Miçotakis, Kıbrıs’ta da Türkiye’nin tezi olan “iki devletli çözümü” kabul etmeyeceklerini yineledi. Aldığı reaksiyondan Yunan tezlerinin Washington’da karşılık bulduğunu söyleyebiliriz. Zaten Miçotakis’in ABD Başkanı ile görüşmesindeki samimiyet, Joe Biden’ın kendisini “Bidenopoulos” adıyla tanıtmasından anlaşılıyordu.
Halihazırda ABD’den her türlü askeri desteği alan Atina yönetimi, son geziyle beraber Doğu Akdeniz ve Kıbrıs’ta avantajlı bir konuma ulaşmayı hedefliyor. Elbette Miçotakis’in ABD’li Senatör ve temsilcilerce ayakta alkışlanması kuvvetli desteğin kanıtı. Fakat ABD’nin sene başında İsrail gazını Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi üzerinden Avrupa’yı taşımayı öngören EastMed Projesi’ne karşı çıktığını unutmamak gerek.
Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyelik başvurusunu veto etmesi, Yunanistan-ABD yakınlaşmasından bağımsız düşünülemez. Ankara, Atlantik İttifakı’nda itirazını yükselterek Batı kulübünün büyük üyesi ABD ile daha sık görüşeceği bir verili durum yaratma arzusunda. Biden ile kurulacak yakın ilişkiler, Yunanistan’ı önceleyecek gelişmeleri krize dönüşmeden durdurabilir.
Ankara’nın NATO kumarı, çoktan Atina’ya angaje olmuş ABD’nin pozisyonunu değiştirmesine yetecek mi, bunu zaman gösterecek.