Ali el-Mezid
Ekonomi yazarı
TT

Hapishaneden zenginliğe

Bayramın ikinci günündeyken 0,75 derecelik bir faiz artışı, ekonominin durgunluğa girmesine neden olacak küresel bir resesyon ya da savaş yüzünden ana gıdalardan biri sayılan ‘buğday’da bir kıtlık beklentisinden bahsederek kafanızı şişirmeyeceğim. Ancak hapis sayesinde zengin olan birinin hikayesini sizlere anlatacağım. Gelin hikayeye başlayalım. Sosyoloji Bölümü'nden mezun olup, öğretmen olarak atanan ve hırslı genç olan Sultan el-Luvayhak, gelirini artırmak için başka bir iş baktığını belirtiyor.
Hapishanede bir akşam işi bulduğunu söyleyen Sultan şöyle devam ediyor:
“Cezaevi müdürü beni kısas cezasına çarptırılanların koğuşuna sosyal araştırmacı olarak atadı. Bu mahkumlardan biriyle her konuştuğumda, artan bir hayal kırıklığı ile karşı karşıya kalıyordum. Bu koğuştaki mahkumların ağzından hep birlikte şu çıkıyordu: ‘Ne zaman hapishane kapısının sesini ve gardiyanın sesini duysam, bana gelip vasiyetimi yazmamı isteyecektir diye düşünüyorum’. Yani bu mahkumlar her an idamlarını bekliyorlardı.”
Sultan devamını şöyle anlatıyor:
“Bu koğuşta üç ay kaldıktan sonra sabrım tükendi ve cezaevi müdürüne gidip beni başka bir koğuşa nakletmesini istedim. Cezaevi müdürü isteğimi geciktirmedi ve beni önceden görevlendirildiğim koğuşun tam tersi olan ‘iflas etmiş’ borçlular koğuşuna götürdü. Bir de baktım ki bu koğuşun yerleri halı döşeli. Öğle ve akşam yemekleri hapishanenin dışından geliyordu. Durumları öncekiler gibi değildi. Allah'a tevekkül ederek çalışmaya başladım. İlk milyoner bir adamla başladım. Bu adamın kötü yönetimi sonucunda işi başarısız olmuş ve hapse atılmıştı. Kendisine sorular sorar ve cevaplamasını beklerdim. Ancak sonunda bir baktım ki, o bana ne kadar maaş alıyorsun gibi sorular soruyordu. Ona öğretmenlik maaşımın 7 bin 300 riyal, yarı zamanlı çalışma ücretimin de 6 bin riyal olduğunu yani toplamda 13 bin 300 riyal (3 bin 500 bin dolar) kazandığımı söyledim. Mahkum, iflas etmeden önce gayrimenkul alıp satıyordu. İflas eden tüccar benimle ve maaşımla alay ediyordu. Ticaretin bana bir saat içinde maaşımı verebileceğini garanti ediyordu. Hapishanedeki bu koğuşa gitmeyi düşündüğümde ürkmeye ve iflas eden tüccarın sorularından korkmaya başlıyorum.”
Sultan duraksayıp sözlerine şöyle devam ediyor:
“Evden hapishaneye gittiğim sıralardan birinde üzerinde ‘li’t-takbil’ yazan bir emlak ofisi gördüm. Çarşı dilinde bu, dükkan isteyene satılır demekti. Tabeladaki telefon numarasını aradım. Dükkan sahibiyle, dükkanı 12 bin riyal (3 bin 200 dolar) karşılığında satın almak için anlaştım. Her neyse önemli olan şey şuydu: Cezaevi müdürüne gittim ve istifa ettim. Yeni bir ticari işe başladım. İşlerim yavaş yavaş açılıyordu. Öyle ki, kendimi öğretmenlikten istifa ederken buldum. Aslında, iflas eden tüccarın bana söylediklerinin doğru olduğunu gördüm. Maaşımın, öğretmen maaşımın ve cezaevi maaşımın kat be kat fazlasını kazanıyordum.”
Sultan “Ben basit bir çalışandım ama hapishanenin içinde beni aydınlatan ve hapisten ve getirdiği maaştan kurtararak işimi kurmam için beni motive eden birini buldum” diye sözlerine ekliyor.
Sultan “Eskisinden farklı bir çalışma hayatına başladım ve bütün maaşıma denk bir ticari anlaşma yaptım” diyor.
Bu genç adam işgücü piyasasında bulundu ve bir fırsat bulup ona sarılarak çalışan yerine girişimci oldu. Her şeyin gönlünüzce olması dileğiyle…