Rusya Ukrayna'daki savaşta, kuzeyde Harkov'dan güneyde Herson'a kadar ana şehirleri içeren bölgeleri yani ülkenin yaklaşık yüzde 22'sine denk gelen bir bölümünü işgal etti. Deniz cephesine gelince, Ukrayna "Azak Denizi"ni ve Karadeniz'deki kıyılarının çoğunu, şimdi Ukrayna'nın deniz cephesini kontrol edebilecek duruma gelen Rusya'ya kaptırdı.
Ne var ki Batı'nın sunduğu silahlarla donanmış olan Ukrayna teslim olmuyor ve halen birçok bölgede karşı saldırılarda bulunuyor. Rus saldırıları onlarca sivili öldürdü ve altyapıyı tahrip etti. Açıkça savaş suçu olduğu söylenen birçok olayın ardından, yakın zamanda da Olenivka esir kampında çoğu Azak Tugayı üyesi olan 50 Ukraynalı savaş esiri öldü. Kamp, Rus destekli ayrılıkçı Donetsk Halk Cumhuriyeti tarafından kontrol ediliyor ve Rusya, kampın Ukrayna füzeleri tarafından vurulduğunu iddia etti.
Öte yandan Ukrayna, Rusya'nın korkunç kötü muamele ve işkence kanıtlarını kasten yaktığını ve yok ettiğini söylüyor. Bu konudaki gelişmelerle ilgili en son haberlerden birine göre, Rusya Yüksek Mahkemesi “Azak Tugayı” olarak bilinen grubu terör örgütü olarak sınıflandırdı ki, bu da üyelerinin artık savaş esiri değil, terörist olarak kabul edildiği anlamına geliyor. İlgili bir bağlamda, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov geçtiğimiz günlerde katıldığı Kahire'deki Arap Birliği toplantısında, Rusya'nın Ukrayna'daki stratejik hedefinin,ülkenin “Rus çoğunluk bölgeleri” adını verdiği bölümlerinde kalıcı olarak yerleşmekten “kabul edilemez olan rejimin yükünden kurtulmakta Ukraynalılara yardım etmeye” evrildiğini belirtti (Rusya'nın Suriye'de rejim değişikliğini destekleyen ülkeleri çekinmeden eleştirdiğini, ancak Ukrayna'nın seçilmiş başkanını ve hükümetini değiştirmekte bir sakınca görmediğini belirtmekte fayda var).
Ekonomik cephede şiddetli bir savaş dönüyor, gıda ve enerji güvenliğinde dünya çapında şok dalgaları giderek daha fazla hissedilir hale geliyor.
Batı'nın Ukrayna'yı işgali nedeniyle Rusya'ya yaptırım uyguladığı ve Rusya'nın buna tahıl ve enerjiyi kullanarak karşılık verdiği biliniyor. Etkileri azaltmak ve alternatifler bulmak için tüm tarafların muazzam bir çabası var. Gıda güvenliği tarafında ise artık bilindiği üzere Ukrayna ve Rusya dünyanın en büyük tahıl üreticileri ve ihracatçıları ile Ukrayna'nın tahıl ihracatı, Karadeniz'in kapanması nedeniyle kısıtlandı. Ukrayna, alternatif yollardan ihraç edebileceği kadarını ihraç ediyor, ancak ihraç ettikleri, ihraç etmeye alışkın olduğu veya gereksinim duyduğu kadarının sadece bir kısmı.
Öte yandan, Rusya'ya uygulanan yaptırımlar tarım ürünlerini kapsamasa da sigorta oranlarının yükselmesi ve geri ödeme güçlüğü nedeniyle Rus tarım ihracatı da etkilendi. 22 Temmuz'da İstanbul'da imzalanan tahıl anlaşması, tahıl fiyatlarında rahatlama umutlarını artırdı.
Mevcut Ukrayna limanları üzerinden ihracatı, güvenli geçişi ve denetimi kapsayan uygulama mekanizmalarının yanı sıra 27 Temmuz'da İstanbul'da operasyonun yeniden yönetilmesi ve izlenmesi için ortak bir koordinasyon merkezinin açıldığını belirtmekte fayda var. 26 bin ton mısır taşıyan "Razoni" adlı ilk gemi, Salı sabahı Ukrayna'nın Odessa limanından ayrıldı ve aynı akşam Türk karasularına ulaştı. Dünya Bankası tarafından 19. yüzyılın ortalarından bu yana en kötü mali krizle karşı karşıya olan ülke olarak belirlenen Lübnan'a giden gemi denetimden sonra yoluna devam edecek. Bu ilk test yolculuk başarılı olursa, Razoni gemisini tahıl yüklü daha fazla gemi takip edecek.
Enerji güvenliği konusunda ilk adım 22 Şubat'ta Almanya'nın Moskova'nın Ukrayna'da iki ayrı bölgeyi tanımasına tepki olarak Kuzey Akım-2 projesini askıya almasıyla geldi. Son zamanlarda Rus Gazprom şirketi de Kuzey Akım-1 boru hattının doğal gaz tedarik kapasitesini yüzde 20'ye indirdi ve ayrıca Letonya'ya gaz tedarikini durdurdu. Rusya, teknik hatalar veya yeni ruble ile ödeme kurallarına uymayı reddettikleri iddiasıyla Bulgaristan, Danimarka, Finlandiya, Hollanda ve Polonya'ya gaz sevkiyatını zaten durdurmuştu.
Yine diplomatik düzeyde aktivizm kapsamında Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, önemli Afrika ülkeleri Mısır, Etiyopya, Uganda ve Kongo'yu ziyaret ederek, gıda sorunlarından Batı'nın yaptırımlarını sorumlu tuttu.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de İranlı ve Türk mevkidaşlarıyla 19 Temmuz'da Tahran'da bir araya geldi. Tartışılan birçok konu arasında ekonomik iş birliği ile yaptırımlar dahil olmak üzere çeşitli konuların nasıl ele alınacağı konuşuldu. 26 Temmuz'da İran Ekonomi Bakanı İhsan Handuzi, İran ve Rusya'nın ekonomik ve ticari işlemlerini dolar yerine ruble ile yapacaklarını söyledi. Bunun yapılıp yapılmayacağı bilinmiyor.
Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya savaşın karşıt kamplarında olsalar da iki ülkenin dışişleri bakanı, Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinden bu yana 29 Temmuz'da ilk kez bir telefon görüşmesi yaptı. Haberler, ele alınan konular arasında tahıl anlaşmasının uygulanması ile esir değişiminin de olduğuna işaret etti. Geri kalan konularda hala keskin farklılıkların olduğunu bildirdi.
Türkiye, Batı kampında Ruslarla görüşmeye devam edebilen ve bazı sonuçlar elde eden tek ülke addediliyor.
Başkan Erdoğan ve Putin'in bu hafta sonu Soçi'de bir araya geldi. Bu, bir Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) ülkesi liderinin savaşın başlamasından bu yana Rusya'ya yaptığı ilk ziyaret oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Devlet Başkanı Putin ile olan ilişkilerini, Türkiye'nin stratejik önemini, yararlı ve kolaylaştırıcı arabulucu rolünü Batı'ya hatırlatmak için kullanıyor olabilir ve tahıl anlaşması bu konuda somut bir örnek.
İki devlet başkanı arasındaki görüşmelerde gündemin ilk maddesinin Ukrayna olduğuna şüphe yok. Bazıları, Türkiye’nin örneğin bu sefer enerjide yeni bir girişimde bulunma olasılığı hakkında spekülasyonlar yapıyorlar. Uluslararası ilişkilerde imkânsız diye bir şey yok ama bence bu, en azından şu aşamada fazla iyimser bir tahmin.
Bir kez daha Suriye, Soçi'de tartışılacak diğer ana konu oldu. 2015 yılından bu yana doğrudan askeri müdahale ile Suriye'nin derinliklerinde bulunan Rusya'nın yeni bir Türk askerî harekâtına karşı olduğu biliniyor. Öte yandan Rusya, Türkiye ile Esed rejimini askeri operasyondan kaçınılacak ve iki tarafın stratejik çıkarlarına hizmet edecek şekilde bir araya getirmeye çalışabilir.
Putin'in Erdoğan'a Rusya'da insansız hava araçları üretimi için bir tesis inşasını önerdiği bildiriliyor. Bu haberin doğru olup olmadığı belli değil. Eğer doğrulanırsa, bu konu, S-400 hava savunma sisteminin satın alınması, nükleer santral inşası ve Rus gazını Türkiye’ye ve oradan da Avrupa'ya taşıyan boru hatları gibi iki ülke arasındaki stratejik iş birliği listesine yeni bir madde olarak eklenecek. Batı'da ve Türkiye'de pek çok kişi, Rusya ile ilişkileri sürdürmenin yararları olabileceğine, ancak ilişkileri gereğinden fazla derinleştirmenin farklı cephelerde sorunlara yol açabileceğine inanıyor.
TT
Ukrayna'daki Rus savaşı ve uluslararası sahne
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة