Devletin genel politikası ya güvenliği sağlar ya da kaosu hızlandırır. Devletin politikası rasyonelse, yöneten ve yönetilenlerin yararlandığı bir istikrar sağlar. Ancak irrasyonelse bu kaosa yol açar. Ne yazık ki Libya ve Suriye'de olan bu.
Rasyonel bir politika, ister sosyal, ister ekonomik isterse başka düzeyde olsun, hayatın tüm yönlerine hizmet eden şeydir. Politika olmadan güvenlik olmaz. Güvenlik olmazsa ticaret olmaz, eğitim olmaz, sağlık olmaz. Kısacası refah olmaz.
Dünya Ticaret Örgütü (WTO), dünyadaki her ülkeyi sanayi, ticaret veya tarıma odaklanmaya teşvik etmeye özen gösteriyordu. Zira bu alanlar bir ülkeyi başka bir ülkeden ayıran rekabetçi bir değer kazandırır. Böylece üretim bollaşır ve daha sonra ürünler değiş tokuş edilir ve refah ortamı oluşur.
Ancak WTO, kasıtlı veya kasıtsız olarak ekonomiyi ve diğer alanları kontrol eden siyasi değişiklikleri görmezden geldi. Siyasi değişiklikler ekonomiyi sert bir şekilde etkiler ve istediği yere yönlendirir. Zira Rusya-Ukrayna savaşından sonra savaş yüzünden dünyaya buğday tedarik etmede sıkıntı yaşanıyor. Birçok ülke, halkına buğday stoklarını ve ne kadar süre yeteceğini açıklamaya başladı.
Bir yandan durum bu. Diğer yandan ise Avrupa'ya akan petrol arzında azalma var. Avrupalıların Rus petrolüne olan talebi azaltmaları bir yana, esas önemli olan şey, savaşın bir kriz yaratması ve savaşın siyasi bir karar olması.
Öte yandan Çin, Tayvan ile daha doğrusu ABD ile çatıştı. Savaş çanları çalıyor. Bunun ışığında bir bakıyoruz kendimizi uluslararası düzeyde çip ve yarı iletken yetersizliğinin ortasında buluyoruz. ABD Başkanı'nı bu sektörü ABD'de yerlileştirmek için 50 milyar doları aşan bir destek paketi açıklarken buluyoruz. Bu politikanın dikte ettiği bir şey. Apple'ı fabrikasını Hindistan'a taşımaya çalışırken buluyoruz. Görünüşe göre büyük güçler, özellikle de ABD gemisinin Solomon Adaları'na demir atmasının engellenmesiyle birlikte yaklaşan bir Çin-Tayvan savaşı bekliyor.
Ukrayna savaşı Arap dünyamızdaki tahıl arzını etkiledi. Bu uzun süredir bahsedilmeyen bir sorun. Sudan'da ekilebilir arazi var. Nil Nehri akıyor. İşgücü ve finansman, zengin Arap ülkelerinden temin edilebilir. Ancak önemli olan şey yatırımcıya güvence vermek için Sudan'daki yatırımları koruyan net mevzuatlar çıkarılması ve Arap entegrasyonunun sanayi ve başka alanlardaki birçok yönü içine alması. Bu sadece bir örnek. Umarım uluslararası siyasi değişimlerden kendimizi koruyabiliriz. Sağlıcakla kalın.
TT
Politikanın hükümleri
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة