İmil Emin
Mısırlı yazar
TT

Suudi Arabistan ‘SDAIA’... İnsanlığın iyiliği için yapay zeka

Suudi Arabistan yapay zekâ teknolojileri açısından dünyanın ilk beş ülkesinden biri olma yolunda ilerliyor. Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın yaklaşık iki yıl önce, Ekim 2020'de gerçekleştirilen ilk Uluslararası Yapay Zekâ Zirvesi’nin açılışında söz verdiği gibi “Veri ve Yapay Zekâ Kurumu” (SDAIA) 13-15 Eylül tarihleri arasında düzenlenecek 2. Uluslararası Yapay Zekâ Zirvesi’ne ev sahipliği yapacak. Suudi Arabistan kalkınmayı hedefleyen Vizyon 2030’a doğru ilerliyor.
Zirvenin ‘İnsanlığın İyiliği İçin Yapay Zekâ’ teması gerek uluslararası gerekse Krallık düzeyinde ve özellikle SDAIA’nın rolü ile ilgili olarak, düzenlenmesinin arkasındaki büyük ve net hedefi yansıtıyor: Engellerle mücadele etmeye yardımcı olacak dijital çözümler üreterek verilere ve yapay zekaya dayalı bir gelecek inşa etmek ve 'Vizyon 2030' hedeflerine ulaşarak genç ulusal enerjileri güçlendirmenin temel taşı olmaya çalışmak.
Yaklaşık iki yıl önce Veliaht Prens Muhammed bin Selman, bilgi ekonomileri inşa etmek ve şimdiki ve gelecek nesillerle ileriye doğru yürümek amacıyla tüm hayalperestleri, girişimcileri, yatırımcıları ve kanaat önderlerini bu hedefi gerçekleştirmek, veri ve yapay zekâ dünyasında başarılı ve yaratıcı bir yolculuğa zemin hazırlayacak öncü bir model oluşturmak için Krallığa davet etmişti.
Bugün, yapay zekâ dünyasında aktif ve başarılı, en iyi beyinlerden yaklaşık üç bin katılımcı, Krallığın davetine icabet ediyor ve dünyanın dört bir yanından 200'den fazla konuşmacının yer alacağı 100'den fazla oturum aracılığıyla oluşturulacak bilinçli etkileşime yanıt veriyor. Söz konusu oturumlarda, toplumu yerel ve bölgesel vizyonlardan ortak bir ekonomik çerçeveye döndürme çabasıyla, uygulama konusundaki karmaşık sorunlara uygun çözümler sağlamak, şirketleri güçlendirmek ve geleceği şekillendirmek için yapay zekâ tekniklerinden yararlanmanın nasıl güçlendirileceği hakkında zengin bilimsel ve etik diyaloglar gerçekleştirilecek.
Akıllara şu soru gelebilir: Oturduğunda veya yola çıktığında, barışında veya savaşında, sağlığında ya da hastalığında insanlığın dümenini tutan şeyin yapay zekâ olduğundan bugün şüphe duyan var mı?
Örnek olarak -tabi saymakla bitmeyecek kadar var- yakın üç olaya bakalım:
Birincisi: Yapay zekâ, iki çetin yıl boyunca yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının getirdiği zorlukların üstesinden gelinmesine yardımcı oldu. Araçları ve mekanizmaları, önce virüsü tanımlamayı sağladı ve ardından mevcut veri tabanları ve bilgiler aracılığıyla aşıların geliştirilmesine katkıda bulundu. Bu, Dünya Sağlık Örgütü'nü (WHO) bu tür gelecek çevresel felaketlerin önceden tahmin edilmesi için küresel bir merkez kurmaya teşvik etti.
İkincisi: Şiddetli Rus-Ukrayna savaşında, merkezde yapay zekanın silahlarının kullanıldığı ve kullanmaya devam edildiği ortaya çıktı. Geçtiğimiz günlerde ünlü Amerikan dergisi ‘Foreign Policy’ tarafından yayınlanan bir haberde büyük, orta ve küçük ülkelerin, insanların savaşların yakıtı olduğu konvansiyonel savaşlardan robotlara, insansız hava araçlarına (İHA) ve uzaktan silahlı çatışmalara yöneldiği ifade edildi.
Yakında yapay zekâ, insanlığı, doğanın insanlara yönelik ekolojik saldırılarından kurtarmak için bir araç olmasının yanı sıra, küresel ısınma ile ortaya çıkan krizlerden tutun da şiddetli yağmur veya güçlü kasırgalar gibi en kötü veya en iyi hava durumunu tahmin etmede önemli bir faktör haline gelecek. Bu yüzden yapay zekâ, çevreye zarar veren kömürden vazgeçme taahhütlerini artıran teknoloji devlerinin odak noktası haline geldi.
Bu bağlamda, zirvenin çalışma ve tartışmalarının eksenleri çok değerli ve faydalı görünüyor. Bu eksenler üç yönde ilerliyor:
* Yapay zekâ teknikleri ve hayatın çeşitli alanlarında güncel kullanım durumları.
* Yapay zekâ sektörünün geleceği, nasıl geliştirileceği ve dünyadaki en ciddi sıkıntıların çözümünde bundan nasıl yararlanılacağı.
* Geleceğin bir bilim kurgudan ziyade gerçek olması için yapay zekâ etiği ve teknolojilerinin sorumlu kullanımı.
Zirvenin son ekseni, okuyucuyu durdurup tehlikeli bir kısma, yapay zekanın içinde var olan zıt yöne bütün dikkatini vermeye çağırıyor. Yapay zekâ, insanlığa hizmet edebileceği gibi, insanlık için bir bela haline de gelebilir.
İsveçli filozof Nick Bostrom'un ‘Transhümanizm… Geleceğe Kısa Bir Rehber’ adlı kıymetli eserinde söylediklerine bakalım. Bostrom, bir süper zekâ sistemi oluşturulduğunda, buna insan dostu değerler kazandırmak son derece önemli, zira kötü niyetle veya dikkatsizlikle tasarlanmış, insan yararına kayıtsızlık veya düşmanlığa varan hedeflerle tasarlanmış bir süper zekâ, insanlığın neslinin tükenmesine neden olabilir.
Buradan, yapay zekanın milletlerin belindeki bir hançer veya halkların alnına yöneltilmiş bir serseri kurşunu haline gelmemesi için etik standartların ve ölçülerin olması gerektiği anlaşılıyor. Bunun anlaşılması için kötü amaçlı yazılım saldırıları geliştirmek üzere kullanılabilen birden çok yapay zekâ türüne dayanan siber savaşın ölümcül tehlikelerini düşünmek yeterli olacaktır.
Yapay zekâ, özellikle akıllı şehirler inşa etme, yaşam kalitesini iyileştirme, insanlığa hizmet etme ve daha iyi bir yarına doğru bir fark yaratmak için veri ve bilgi teknolojisine yatırım yapmada sonsuz ufuklara ulaşmak açısından geleceğin konusu olmaya devam ediyor.
Bu bağlamda NEOM şehri, yapay zekâ aracılığıyla yönetimi ve insanları ayırmayıp birleştiren ve onlara rantçı ekonomi dünyasını aşarak sürdürülebilir büyüme yolları sağlayan olumlu faaliyetleri ile Ortadoğu bölgesinin şeklini değiştirebilecek bir proje olmaya devam ediyor.
SDAIA, insanlığın iyiliği için bir devrimdir.