İstemi Yılmaz
TT

Rus ve Amerikan istihbaratlarının Ankara mesaisi

Türkiye ve dünya açısından tehlikeli, bir o kadar da yoğun bir hafta geride kaldı. Taksim Caddesi’ndeki bombalı terör saldırısı, G20 Zirvesi ve Polonya’ya düşen “kimliği belirsiz” füzeler…
Her biri küresel jeopolitiği daha kötü bir noktaya getiren dramatik olaylar olarak tarihe geçecek. Ancak onca hengamenin içerisinde iki süper gücün diyalog kanalını açık tutmak adına Türkiye’yi tercih etmesi dikkat çekiciydi.
CIA Direktörü William Burns ile Rus İstihbarat Şefi Sergey Narişkin’in Ankara’da MİT ev sahipliğinde gerçekleştirdiği görüşmeden bahsediyoruz. Toplantı sonrası basına servis edilen bilgilere göre, taraflar kesinlikle nükleer silah kullanımından uzak durulması konusunda uzlaştı. Rus ve Amerikan yetkililer daha önce Soğuk Savaş döneminde benzer temaslar kurmuştu. Ne acıdır ki genelde söz konusu toplantılar, nükleer silah kullanımına en çok yaklaşılan anlarda düzenlenmişti.
Ankara’daki ajanlar zirvesinin meyvelerini hemen verdiğini söyleyebiliriz. Zira toplantıdan iki gün sonra Polonya topraklarına düşen ve iki kişinin ölümüyle sonuçlanan füze kazasının ardından ilk kez Washington olan bitene sakin yanıt vermeyi tercih etti. Hemen Moskova’yı hedef göstermek yerine konunun araştırıldığını bildirdi. Nitekim yaşananın bir Rus saldırısı olmadığı, aksine Ukrayna’nın Moskova’yı zorda bırakmak ve NATO’yu devreye sokmak için komploya giriştiği anlaşıldı.
Aslında sahada kaosun yaşandığı çatışmadan Batı bıkmış durumda. Pentagon değil belki ama Washington yönetimi savaşın bir an önce bitmesini istiyor. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’ye kalıcı ateşkes görüşmelerine başlaması yönünde baskı yapılıyor. Masanın diğer tarafında bulunan Kremlin’in Herson’dan çekilme hamlesini, “iyi niyet göstergesi” şeklinde değerlendirebiliriz. Böyle bir tabloda Kiev hükümetinin “yanlışlıkla” Polonya’yı hedef alarak NATO kuvvetlerini kendi lehine savaşa dahil etme girişimi daha da anlam kazanacaktır.
Yerinden edilen, vatandaşlarının hayatını ve topraklarını kaybeden Ukrayna. Fakat asıl kaybeden dünya ekonomisi. Savaşın dengesizleştirdiği mali hesaplar ekonomilerin daraldığı, gıda kıtlığının baş gösterdiği ve enerji piyasasının altüst olduğu bir tablo ortaya koyuyor. Bu kötü hesabın bir felaket senaryosuna dönüşmesi ABD ve Batı’nın hiç arzu etmediği bir şey. Yine de savaşa başında o kadar entegre oldular ki bu noktada gerekirse Rusların hanesine kazanım olarak kaydolacak bir neticeye ikna olamıyorlar.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın G20 Zirvesi’nde dünyaya duyurduğu pirinç kıtlığı, yeni bir krizin habercisi. Buğdaydan sonra yine bir temel gıda maddesinde yaşanacak kriz hesabına bir de sert ve gazsız geçecek kışı eklediğimizde Batı’nın uykularını kaçıracak sıkıntılarla karşılaşıyoruz.
Sonuç olarak Batı, Rusya ve tüm dünya artık Ukrayna’daki savaşın hangi sonuçla olursa olsun bitmesini istiyor. Ankara’daki ajanlar zirvesinde bu yolda hangi taşların döşeneceği kararlaştırıldı. Tarafların sonraki adımlarının ne olacağını zaman gösterecek.