Başkan Biden, Washington'daki gözlemcilerin Demokratları bitireceğine dair tahminlerine rağmen, ara seçimlerde partisi için beklenmedik sonuçlar elde etti. Hem de iktidarının ilk iki yılında ve birden fazla düzeydeki başarısızlıklara ve tökezlemelere, ekonominin küçülmesine, enflasyonun yüzde 8'lere ulaşmasına, Amerikalı seçmeni en çok etkileyen unsurlardan biri olan petrol fiyatlarının artmasına rağmen. Bunlara bir de dış politika açısından tehlikeli şu hatalar eklendi; Afganistan'dan utanç verici ve zamanlama açısından sebepsiz geri çekilme. Seçim kampanyasında söz verdiği gibi İran ile nükleer anlaşmaya geri dönememe ve genel olarak İran’a müsamaha gösterme. Irak'ta olup bitenler konusunda soğuk davranma. Başlangıçta Tayvan ile ilgili soğuk bir tutum benimseme. Viyana müzakereleri zemininde Ortadoğu'daki müttefikleri, özellikle de Körfez ülkeleri ve hatta İsrail ile ilişkilerinde gerilim değilse de soğukluk noktasına varma. Ancak Biden ve yönetiminin Ukrayna'ya karşı savaşında Moskova'ya gösterdiği sertlik, dayanışma ruhunu yeniden canlandırması ve Atlantik'in iki yakası arasındaki ittifakı takviye etmesi, Çin'e karşı ve özellikle da daha sonra Tayvan konusunda sertleşmesi, tüm bunlar, hatalı kararlara ve politikalara karşın dengeyi Biden ve yönetimi lehine olumlu yönde düzeltti.
Seçim başarısı, Biden'ın ekonomistlerin ekonomik şartlardan etkilendiklerini düşünen ailelere yardım yapılmaması yönündeki tavsiyelerini dikkate almaması ve bu konuda ısrar etmesinden kaynaklanıyor. Ayrıca konuşmakla yetinmeyip fiilen altyapı modernizasyonuna yöneldi. Ek olarak ilaç fiyatlarını düşürmeye, yaşlılar için insülinin fiyatını sınırlamaya ve milyarlarca olduğu tahmin edilen kârlarına rağmen vergi ödemekten kaçan şirketlerin peşine düşmeye çalıştı. Bunun yanı sıra 40 milyondan fazla Amerikalıyı ilgilendiren öğrenim borçlarını sildi. Küresel enflasyona rağmen yönetimin politikası, Amerikalıların yüksek maliyetlerle yüzleşebilmesine ve kabul edilebilir maaşlı iş fırsatları yaratılmasına yardımcı oldu. Böylece işsizlik oranı yüzde 3,7'de kaldı ve ekonomi büyümeye devam etti. Bu politikaların sonucu, Biden’ın beklenen Cumhuriyetçi "tsunamiyi" durdurabilmesi oldu.
Bu faktörlere ek olarak, ara seçimin çoğunlukla seçmenin partilerden ziyade kişileri seçmesiyle başkanlık seçimlerinden ayrıldığına dikkat edilmeli. Bu durum, uygun ve nitelikli olmayan adayları destekleyerek partisinin çıkarlarını öne çıkarmayan eski başkan Donald Trump'ın adaylarının büyük bir yüzdesinin kaybetmesine yol açtı.
Amerikan toplumunda keskin bir çekişme konusu oluşturan kürtaj konusu da Demokratların başarısında rol oynadı. Kürtaja ek olarak diğer tartışmalı toplumsal meseleler, bağımsızların, sıradan Cumhuriyetçilerin ve tabii ki Demokratların oluşturduğu geniş kesimlerin, demokrasinin ve ülkelerindeki kutsal özgürlüklerin geleceğine ilişkin korkularını pekiştirdi. Trump döneminde, hükümet kurumlarının ve bilhassa güvenlik kurumlarının, seçim sonuçlarının doğruluğunun sorgulanması, Kongre binasına yapılan saldırıda olduğu gibi, silahlı şiddete başvurulması gibi birçok endişe verici göstergeden sonra bu korkular bilhassa güçlendi.
Amerikalılar, ekonomik refahın demokrasi, bireysel haklar ve kurumlara olan inancı korumakla yakından bağlantılı olduğunu biliyorlar. Son seçim sonuçlarını ortaya çıkaran nedenlerden biri, birçok Trump yanlısı Cumhuriyetçi figürün 2020 başkanlık seçimlerinin sonuçlarına hile karıştırıldığı söylemine bağlı kalması olabilir. Bunu Arizona valiliği seçimlerinde de tekrarladılar. Sonuçlar, Katie Hobbs'un Cumhuriyetçi Kari Lake'e karşı kazandığını gösterdiğinde, Lake sonucu ve yenilgiyi kabul etmeyi reddetti. Tüm bunlar, Amerikan seçmeninin, Trump tarafından icat edilen seçimlerin güvenilirliğini sorgulama ve seçimlere hile karıştırıldığı teorilerini benimseyenlerin hükümet ve yasama koltuklarına ulaşmasından korkmasına neden oldu. Seçmen onlarcasının daha ara seçim sonuçları açıklanmadan önce sonuçlara saygı duyma sözü vermeyi reddederek, Amerikan seçim sistemine güvensizliği büyüttüklerini göz önüne aldı. Amerikalılar, ister Demokrat soldan isterse katı Cumhuriyetçi sağdan olsun, aşırıcılığı yenilgiye uğratma gücüne sahip olduklarını kanıtladılar.
Geriye Cumhuriyetçiler için bu hayal kırıklığı yaratan ve endişe veren sonuçlara Trump'ın istemeden katkıda bulunduğunu söylemek kaldı. Bu durum, bazılarını, kendisini ele geçirmesinden itibaren Cumhuriyetçi Partinin 2016'da Beyaz Saray'ı, Kongre'nin her iki kanadını ve şimdi de Senato'yu kaybetmesinin ardından, Trump’ın partiyi yeniden canlandırmanın önünde bir engel olduğunu düşünerek liderliği ondan almaya çalışmaya sevk edebilir. Beklenen risklere rağmen, Trump muhtemelen maliyetli çatışmalara girmeden geri adım atmayacak. Parti üzerindeki devam eden ve olumsuz etkisinin Biden'ın başarılarından daha büyük olduğu ve bu nedenle ara seçim sonuçlarının beklenenden daha zayıf geldiği konusunda uyarıda bulunan Cumhuriyetçilerin çağrılarını görmezden gelerek 2024'te yeniden başkanlığa adaylığını açıklaması bunu teyit ediyor.
Florida Valisi Ron DeSantis'in 20 puan farkla ikinci kez kazanmasının yanı sıra önemli sayıda ılımlı ve Trump yanlısı olmayan Cumhuriyetçi valinin kazanması şu durumu gösteriyor; muhafazakar değerler, eğitim, göç ve sosyal konulara insancıl bir yaklaşımla harmanlanabilir ve bu, geniş bağımsız kesimleri kendine çekebilir. 2022 seçimlerinin sonuçlarının da gösterdiği gibi, bağımsızlar ve banliyö sakinleri arasında büyük marjlar elde ederek, ılımlılarla olan anlaşmazlığı daraltarak, merkezdeki ılımlıları korkutmadan aşırı solun zayıflıklarından yararlanarak Cumhuriyetçi Parti için ılımlı seçmenlerin kaybını sınırlayabilir.
Bu seçimlerin sonuçlarından çıkarılan ilk ders, ABD'nin kendi kendini reforme ettiğidir. Bu, kendilerini kırbaçlamayı sevenleri korkuttu ve Amerikan olan her şeye mutlak bir şekilde düşman olanlar arasındaki alaycı sesler kesildi. ABD, 1960'lardaki ırksal huzursuzluk ve suikastlar, 1970'lerdeki Vietnam Savaşı karşıtı hareket, 2001'de New York'taki İkiz Kulelere saldırı, 2008'deki ekonomik durgunluk ve emlak krizi, Trump dönemindeki keskin iç kargaşanın yansımaları gibi her endişe verici dönüm noktalarından geçtiğinde, bunları aşmayı başardı. Nitekim Trump ve destekçilerinin başkanlık seçiminin sonuçlarını reddetmeleri ve hileli olduğunu düşünmeleri sonucunda Kongre Binası'na yapılan silahlı saldırıda, o gün, başkan yardımcısı Mike Pence ve bir dizi Cumhuriyetçi lider, saldırının korkunç tehlikelerini kontrol altına almayı başarmışlardı.
İkinci ders, Amerikan seçmeni için iç meselelerin, ne kadar önemli olursa olsun, dış meselelerden daha önemli olduğudur. Bu bağlamda demokrasinin tehdit altında olduğu hissi Trump yanlısı adayların yenilgisinde önemli rol oynadı. Bu, Amerikan toplumunun aşınmadan ve bölünmeden kurtulduğu anlamına gelmese de gerilimlerin hafifletilmesi yönünde olumlu bir işaret. Keza geleneksel ruhun Cumhuriyetçi Parti'ye geri dönmesine olanak sağlayabilir. Trump'ın kontrolünden ve sürekli popülist çekişmelerinden bıkmış çok sayıda Cumhuriyetçi seçmenin ve parti sembollerinin tercih ettiği başkan adayı DeSantis'in şansını artırabilir.
Üçüncü ders, dışarının, çıkarlarına hizmet edebileceğini düşünerek ABD’nin iç çelişkilerine bahis oynamaması. Amerikan başkanı veya yönetimindeki yetkililerle belirli bir aşamada veya belirli konulardaki anlaşmazlığı, ABD rolü ve değerleri ile anlaşmazlık olarak görmemek gerektiğidir. Bu, telafi edilemez sonuçlara yol açabilir. Kişiler gider ve yönetimler değişir ama tüm hatalarına ve günahlarına rağmen ABD bugüne kadar en büyük, kudretli ve önemli güç olmaya devam ediyor.
TT
Amerikan demokrasisi kendisini reforme ediyor ve dengesini geri kazanıyor
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة