Mustafa Fahs
TT

İran: Dini Lider’in ülkesinde tufan

İran’daki durumunun tanımı, Suriye’deki durumunun tanımından farklı değildir. Bu yüzden alıntı yapılabilir. Buradaki alıntı noktamız, bugüne ve geleceğe tanıklığa dönüşen sinema tadındaki bir sahnedir. Dini Lider’in ülkesindeki tufanı belgelemek amacıyla amatör İranlı protestocular tarafından kaydedilip dağıtılan görüntü ve sahneler, merhum Suriyeli yönetmen Ömer Emiralay’ın ünlü filmi ‘Baas Ülkesinde Bir Tufan’da çekilip belgelenenler kadar önemli. Baasçılık şimdilerde Arap veya Doğu Akdeniz tekelindeki bir şey olmadığından onlarca yıldır devleti, gücü, kültürü, sanatı ve sporu tekelinde bulunduran İran’da görülen Baasçılık, artık görüntüyü tekeline almaktan, senaryosunu dayatmaktan, oyunculara boyun eğdirmekten ve yönetmenleri ayıklamaktan aciz görünüyor.
Dini Lider’in ülkesindeki tufanda birden fazla yönetmen ve oyuncu, yalancı şahitlik yapmayı reddederek isyan bayrağı açtı. Sessizlikleri ile dünyanın zihnine İran ulusal marşının artık İran’ı temsil etmeyip rejimi temsil ettiğine dair derin bir mesaj veren sporcular, Humeynist örtünün dayatılmasını reddeden kadınlarla aynılar. Onlar, kötü yaşam şartları yüzünden grev yapan işçilerdir. Irk, mezhep ve coğrafi ayrımcılığa maruz kalan Kürt, Beluç, Arap ve Larilerdir. Sabırlı olup aza tamah eden ancak onurlu bir yaşam için istedikleri birkaç şeye karşı rejimden sabır göremeyen Kirmanlı veya Horasanlı ya da Hazarlı çiftçilerdir. Hepsi bugününü kaybetmiş ve geleceğini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya olan şimdiki İran'ı temsil ediyor.
Erkek kadın demeden genci, öğrencisi, çiftçisi, işçisi, öğretmeni, sanatçısı ve ebeveyni, hacminden ziyade içinde taşıdığı anlamlardan ötürü bir tufanı andıran isyanını dile getiriyor. İran'da her şey rejime karşı geliyor. Çoğunluk, ülkeyi kontrol eden bir azınlık karşısında muhalif hale geldi. Bu azınlık risk almaya, kumar oynamaya, saldırmaya ve kan dökmeye hazır, ancak dinlemeye veya cesurca taviz vermeye hazır değil. Sanki Baas hastalığı tüm vücuduna yayılmış. Tabii doğasının reforma gitmeyi ve halkın karşısında taviz vermeyi kaldıramayacağını çok iyi biliyor. Zira ister Arap ister İranlı olsun, Baasçılık durumda reform, kendi mezarını kazmak gibidir.
Rejim, ağır silahlı askerlerini Kürdistan, Beluçistan ve Huzistan’ın yoksul kasaba ve köylerine göndererek meşruiyetini savunamaz veya sürdüremez. Milliyetine veya mezhebine bakılmaksızın bir İranlıyı, kendisini öldürmeye veya baskı altına almaya çalışan bir rejime tekrar güvenmeye ikna edemezsiniz. Çünkü onun nazarında vatanın, devletin ve devrimin muhafızları artık Mahabad, Piranşehr, Cevanrud, Kirmanşah, Urmiye, Zahidan, Ahvaz, Mahşehr ve Muhammera caddelerinde, mahallelerinde ve ara sokaklarında savaşlar yürüten bir rejimin muhafızlarıdır. Şiraz, Tebriz, Yezd, İsfahan ve Tahran meydanlarında ve sokaklarında barışçıl protestocuların üzerine ateş açan bir rejim bir daha toparlanamaz. Protestocuların ısrarı ve rejimin inadı arasında İran, kaosun eşiğinden iç savaşın eşiğine doğru kayıyor. İslami rejimin kurucu babalarından merhum Ayetullah Şeyh Hüseyin Ali el-Muntazıri’nin oğlu Ahmed'in, durum böyle devam ederse İran'ın bir iç savaş tehlikesiyle karşı karşıya kalacağına ilişkin uyarısı, mevcut sahne için yapılmış en net yorum olabilir.
Yaklaşık üç aydır devam eden tufanda protestocular giderek daha da kenetleniyor ve rejimin kafası daha da karışıyor. Bu kafa karışıklığı rejimi, protestoları dağıtmayı başaracağı ya da bir tarafın şiddetle bastırılıp protestolarının zor kullanarak söndürülmesinin diğer tarafları hesaplarını gözden geçirmeye iteceği umuduyla, böl-yönet politikasına bahis oynamaya ve İran halklarını bölmek için sınıfsal ve bölgesel çatışmalar yaratmaya sevk etti. Ancak Zahidan kentinin Cuma İmamı Mevlevi Abdulhamid İsmailzehi’nin etnik ayrımcılığa, mezhepsel baskıya ve yoksulluğa katlanan Kürtlerin protestolarına gerçek kurşunla karşılık vermenin adil olup olmadığını sorması, rejimin bahislerinin yattığının bir garantisidir.
Başa, yani Dini Lider’in ülkesindeki tufana ve merhum Ömer Emiralay’a ve İranlı akranlarına -ki bunların sayıları çoktur- dönecek olursak, tıpkı Emiralay'ın filminde iki Esed yönetimi altındaki Suriyelilerin trajedisini belgelediği gibi, protestocuların filme aldığı sahneler, Dini Lider'in yönetimi altındaki İran'da durumun nasıl bir noktaya vardığını gözler önüne seriyor.