İran’ın mevcut Irak hükümetinden en ilginç taleplerinden biri, Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin 2020 yılı başında Uluslararası Bağdat Havalimanı’nın kapısından birkaç metre ötede ABD tarafından öldürülmesinden dolayı Bağdat’tan tazminat istemesidir. Halbuki Iraklı ve İranlı emniyet soruşturmaları, Irak ile Süleymani suikastı arasında herhangi bir ilişki olmadığını ispatladı.
İran, patlamanın olduğu yere birden fazla güvenlik ve askeri heyet gönderdi, ancak Bağdat’a haberli veya habersiz çok sık gidip gelen Süleymani’nin öldürülmesi ile Irak arasında herhangi bir bağlantı bulamadı. Iraklılar onu, alaycı bir şekilde “Irak Savunma, Güvenlik ve Strateji İşlerinden Sorumlu Gölge Bakanı” diye adlandırıyordu. Gerçekten de Iraklı yetkililer ona “olağanüstü bir büyükelçi” gibi muamele ederdi, zira yazılı ve anayasal olmayan yetkilere sahipti.
The Intercept internet sitesi ile el-Arabiya kanalının, Süleymani’nin ölümünün ardından yayınladığı gizli bir İran istihbarat belgesi, Süleymani’nin DEAŞ’a karşı yürütülen savaş esnasında soykırım yapmadaki rolünü ve belgede “şerli” olarak adlandırılan bir mezhep savaşı ateşlediğini ortaya koydu.
Aslına bakılırsa Süleymani’nin Suriye Cham Wings uçağıyla Şam’dan döndükten sonra Uluslararası Bağdat Havalimanı duvarlarında ölmesine esef eden tek bir vatansever Iraklı yoktur.
MQ-9A Reaper tipi iki Amerikan insansız hava aracı onu bekliyordu. Bu uçağa “biçerdöver” deniyor, çünkü herhangi bir tali hasar bırakmadan ve çok titiz bir şekilde iş görür. İran’a bağlı Irak Haşd-i Şabi Lideri Ebu Mehdi el-Mühendis de Süleymani’yi karşılamak üzereyken öldürüldü.
İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan geçtiğimiz çarşamba günü gerçekleştirdiği Bağdat ziyaretinde Süleymani’nin hangi dosyasından bahsetti? İranlı Bakan bu sözde dosyayı kiminle tartıştı?
Doğrusunu istersek Irak’ın Süleymani’ye dair tek bir dosyası yok, eski Başbakan Nuri el-Maliki döneminden Haydar el-İbadi ve Adil Abdülmehdi dönemine kadar onlarca dosya mevcut. Iraklılar Sünniler ile Şiiler arasındaki mezhep fitnesinin körüklenmesinin, İran’a bağlı terörist milisler ve Haşd-i Şabi’nin kurulmasının ve alimlerin, doktorların, pilotların, eski Irak Ordusu liderlerinin, basın mensuplarının ve gençlerin suikasta kurban gitmelerinin ardında Süleymani Tugayı olduğunu unutmuyor. Keza İran’ın Irak üzerindeki egemenliğine ve yaygın hükümet yolsuzluğuna karşı çıkan ve çoğunluğu Şii olan göstericilere yönelik suikastların arkasında da bu ekip var.
Şerli mezhepsel suçların çoğunun ardında, yıllar boyu gerek Irak ve Suriye gerekse Lübnan ve Yemen’de “İran rejimine bağlı ideolojik milisler ağını kontrol eden ürkütücü bir lider” olarak nam salan Kasım Süleymani vardı. Hatta uyuşturucu kaçakçılığı yoluyla Ürdün’e de sızmaya çalıştı, ancak Ürdünlü yetkililer tetikteydi. Irak İçişleri Bakanlığında, bu generalin, Bağdat’ın güneyinde Cürf es-Sahar’daki Sünni nüfusa yönelik katliam, başkentteki el-Kerade kıyımı ve ABD Büyükelçisi Zalmay Halilzade’nin 2006’da söylediğine göre fitne ve kargaşa çıkarmak için Samerra şehrinde iki imamın türbesinin bombalanmasındaki “vahşiliğine” dair dosyalar mevcut. İran’a aynı suçlama, Mukteda es-Sadr’a bağlı Özgürlük Bloku temsilcisi Avad el-Avadi tarafından da yöneltilmişti.
Kasım Süleymani’nin dosyaları Irak devletinin çekmecelerini doldurmuş durumda ey İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, tek bir dosya yok ki! Hangi yabancı ülke Iraklı gençleri Suriye’deki savaş için seferber edebilir de bu gençler ölüm tabutlarıyla, Irak’a değil de İran’a bağlı milislerin geçit törenleriyle geri döner? Bilmeyenler, Necef’i ziyaret edip mezarlıklarında bir dolaşsın, çoğunda Kasım Süleymani tarafından asker yapıldıktan sonra Suriye’de ölen Iraklılarının resimlerini görecekler.
Süleymani’nin Tahran’da bir dosyası varsa, Bağdat’ta ve Irak’ın tüm Sünni ve Şii vilayetlerinde yüzlerce dosyası var. Bu kara dosyalar, bir gün açılacak ve o gün Irak halkı; Kasım Süleymani’nin doğrudan İran’a bağlı, mezhepçi parti liderlerinin de dolaylı olarak yönettiği yirmi yıllık işgal sırasında İranlıların Irak’ta ne yaptığını bilecek.
İran Dışişleri Bakanı Kasım Süleymani suikastı dosyasını açmak istediğinde, Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani ona, “dosya” kelimesinden kaçınarak büyük bir ihtiyatla karşılık verdi, zira tek bir dosya değil, dosyalar olduğunu gayet iyi biliyor.
Peki, Irak’ın ABD’nin Kasım Süleymani suikastı ile ne ilişkisi var da Irak Hükümeti onun suikastı için tazminat ödesin? Irak'ın, Süleymani’ye ve ölümünden sonra da ailesine aylık maaş ödemesi ve Süleymani'nin yaşadığı süre boyunca Haşd-i Şabi bütçesinden “maaş” değil de bir “servet” elde etmesi yetmez mi? Yoksa Irak, kibirli Hamaney rejimi sadece Irak ve Arap (Basra) Körfezi ülkelerini değil tüm dünyayı tehdit eden nükleer bombalarını zenginleştirmeye devam etsin diye milyarlarca dolar üreten sağmal inek mi? Son aylarda İranlı kadınların, tüm dünyanın gözü önünde ve merhametsizce zulüm görüp katledilmelerine karşı düzenledikleri protestolarıyla da tanık olduğumuz üzere bu rejim, kendi halkı için de bir tehdit.
Bu, uluslararası kabule göre anormal ve hukuka aykırı bir rejimdir, komşu ülkelere değer vermez ve güvenli bölge halklarından önce kendi halkını korkutmaya devam eder. Sonra da dışişleri bakanı Bağdat’a gelip Kasım Süleymani dosyasını açmak ister!
Bu sizin ABD ile olan meseleniz, Irak’la değil, bunu böyle bilin. Çünkü Irak, servetini dağıtan eğimli bir duvar olarak kalmayı ve milyonlarca Iraklının da çöpleri toplamaya devam etmesini kabullenmeyecek.
Süleymani’nin rolü askerî cephelerle de sınırlı değildi; aksine İran ve Irak’ta birçok barışçıl gösteriyi bastırdı, yurtdışındaki İranlı muhaliflere karşı düzenlenen suikastları yürüttü, İran’ın Irak ve Suriye’deki muhalif örgütlere karşı gizli operasyonlarının sorumlusu oldu ve nihayet Suudi Arabistanlı ve Amerikalı hedeflere yönelik terörist eylemlere katıldı. 2013 ila 2019 yılları arasında Süleymani, Haşd-i Şabi milislerini denetledi ve Irak’taki protestoları bastırmakla görevlendirildi. Suikastının ardından ABD Savunma Bakanlığı, Süleymani’nin Irak ve civar bölgedeki ABD diplomatlarına saldırmak için aktif bir şekilde planlar geliştirdiğini açıkladı.
Süleymani barış yanlısı bir diplomat veya siyasetçi değil, birinci sınıf katil bir teröristti; İran, Irak, Suriye, Lübnan ve Yemen’de çok sayıda kurbanı var. Talimatları da şahsi olarak ve sadece Rehber Hamaney’den alıyordu.
İran Dışişleri Bakanının üst düzey Iraklı yetkililerle ele almak için Bağdat’a gelip, Amerika’dan değil de Irak’tan maddi tazminat talep ettiği dosya işte bu. Sorun şu: Varsayalım Irak tazminat ödedi, o zaman suikasta bir şekilde karıştığına yönelik suçlama sabit olacak ve araba altında kalan veya dinî ziyaretlerdeki izdihamda ölen her bir İranlı için de tazminat ödemek zorunda kalacak.
TT
İran'ın Irak'tan Süleymani'nin tazminatını istemesi ve Süleymani'nin dosyaları
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة