İster ahlaki bir öğreti olarak kabul edin, ister bir din olarak kabul edin, Hinduizm hem mensuplarının hem de ahlaki ve etik kaygıları yüksek olduğu için Hinduizm’e sempatiyle bakanların, Hinduizm hakkında söyleyeceği şeyler onun ahlakı, kardeşliği öncelediği, hiçbir canlıya zarar vermemeyi düstur edindiği yönündedir. Temizlik, şiddetten uzak durmak, dünyadan el etek çekmek gibi öğretiler de hem kitaplarda hem de Hinduizm anlatılarında en ön planda tutulan erdemlerdir.
Hinduizm’in vatanı Hindistan’a baktığımızda ise yukarıda anlatılanlar kadar anlatılmayanların da olduğunu görürüz. İlk olarak kast sistemine sahip, insanları eşit görmeyen dolayısıyla ciddi bir ahlaki probleme sahip bir öğretidir ya da dindir. İkinci olarak, ırkçı bir nefretle, hem devlet politikası olarak hem de Hindu çetelerin marifeti olarak Hintli Müslümanlara aşırı derecede baskı ve şiddet uygulanır. Genellikle bir grup Hindu’nun linç etme şeklinde saldırdığı Müslümanları, işkence ile öldürmek gibi utançlarına da maalesef rastlarsınız. Ancak bunlara rağmen Hinduizm’in erdemler yığını olduğu söyleminin önüne geçemezsiniz, aşırı derecede kutsanıp reklamının yapıldığını da görürsünüz. Ve diğer yandan din-şiddet ilişkisi söz konusu olduğunda sürekli olarak İslam ve Müslümanların “şeytanlaştırıldığını” görürsünüz. Bu nefret ideolojisine göre, “İslam şiddet dinidir, Müslümanlar da din merkezli şiddet yanlısıdır” ama asla Hinduizm içerisinde insan haklarını hiçe sayan ayrım ve şiddet yoktur!
İneklerin Hindistan’da bazı kesimlerce kutsandığı biliniyor, buna bağlı olarak uzun zamandır Müslüman kasaplara, et yiyen Müslümanlara saldırılar oluyor. Ancak yakın zamanda bu saldırılar aşırı derecede artmış durumda. Şu durumda et tüketen, et taşıyan, kasaplık yapan insanlar, saldırgan gruplarca hedef alınıyor, öldürülüyor. Ancak en vahim olanı birkaç yıl önce yaşandı, genç bir kadın ve 14 yaşındaki bir kız çocuğu et yemediklerini söyledikleri halde, et yediniz, ithamıyla tecavüze uğradı, iki erkek akrabaları da öldürüldü.
Dini öğreti, ahlaki öğreti, canlıya zarar vermeme inancı, reenkarnasyon etkisi vesaire gibi birçok sebeple, Hinduların bir kesiminin -hatta tümünün- et yemediği belirtiliyor. İnceliğe bakar mısınız, herhangi bir canlıya zarar vermekten imtina ediyorlar. Ama mesele Müslümanlar olunca, şiddet gösterme, can alma ve hatta tecavüz gibi vahşet türleri, bir canlıya zarar vermek olarak tanımlanmıyor.
İtalyan filozof Giorgio Agamben’e ait iki kavram var; “homo sacer” ve “istisna”, bu kavramları, Nazilerin soykırım uyguladığı Yahudiler üzerinden açıklıyor. Agamben’e göre, Nazilerin Yahudileri toplama kamplarında topluca katletmesi şöyle açıklanabilir: Yahudiler, homo sacer olarak bir nevi kurbandırlar. Bu kurbanları katletmenin cezası yoktur, öldür emri veren de öldüren de ceza almaz. Bu kurbanlar istisna denen yere hapsedilir ve bu istisna bölgelerinde de hukuk yoktur. Ancak hukuk, bu hukuksuzluk üzerinden kendini tanımlar. Ve bu kamplar sadece Nazilerin kurduğu kamplar değildir ve sadece Yahudiler homo sacer değildir, herhangi bir grup da homo sacer olabilir, istisna alana alınabilir. Örneğin, Guantanamo kampları böyle yerlerdir, işkenceciler ceza almaz, mahkumları/kurbanları öldürmenin cezası yoktur.
Agamben ve birçok filozof, sosyolog, yaşanan en insanlık dışı durumların ne olduğunu ve ne amaçla yapıldığını açıklar, açıklamaya çalışır. “Bu çok insanlık dışı, ah tüh...” dediğimiz şeyleri inceleyerek meselelerin görünmeyen kısımlarına ışık tutar ki bu çoğu kez “ah tüh” deyip geçmekten daha değerlidir.
Hindistan’da inekler ya da herhangi bir canlı “dini” nedenlerle “kurban edilmiyor” hatta vejetaryenlik üzerinden bu durum kutsanıyor, Müslümanlar “kurban kestikleri” için vahşi olmakla itham ediliyor. Ama Hindistan’da başka canlılar çok uzun süredir kurban ediliyor; Müslümanlar. Dünyanın bu döneminin kurbanları, homo sacerleri olan Müslümanların bulunduğu yerlerin bazıları istisna bölgeler ilan ediliyor ve oralarda işlenen cinayetler suç olmuyor. Bu da yetmediği gibi kurban edilen Müslümanlar sürekli şiddetperest oldukları iddiasıyla yerden yere vuruluyor, kaos ve şiddetin hep Müslümanların yaşadığı coğrafyalarda olduğu söyleniyor.
Bugünden Nazilerin Yahudilere uyguladığı soykırıma bakıp “nasıl bu kadar insanlık dışı şeyler yapabildiler, nasıl tüm dünya izledi ve engellemedi” diye üzülüyor, lanet ediyor, hayret ediyoruz. Yarın aynısı üzüntüyü Müslümanlar için yaşayacak mıyız bilmiyorum ancak Müslümanların kurbanlık durumu değişse de değişmese de onları kurban edenler ve buna sessiz kalanları hayret ve lanetle anacağız.
TT
Irkçı Hindular ve istisna Müslümanlar
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة