Necib Sab
Arap Çevre ve Kalkınma Forumu (AFD) Genel Sekreteri ve “Çevre ve Kalkınma” dergisinin editörü
TT

Çevre ve iklim için Arap Fonu

Arap Kalkınma Fonu’nun iklim değişikliği üzerine Kuveyt’te düzenlediği bölgesel konferans, Arapların çevreye ilişkin faaliyetlerinde bir kilometre taşıdır.

Bu konferans, sorunu kabul edip tanımlamanın ötesine geçerek büyük Arap kalkınma finansman kurumlarının katılımlarıyla pratik çözümler önerme aşamasına geçti.

Söz konusu kurumların hepsi, özellikle enerji, su, gıda üretimi ve altyapı alanlarında herhangi bir proje üzerinde çalışırken iklimi ve genel olarak çevresel değerlendirmeleri gündemlerinin ön sıralarına yerleştireceğinin sözünü verdi.  

Hepsi de Arap Ekonomik ve Sosyal Kalkınma Fonu Genel Merkezi’ndeydi: OPEC Uluslararası Kalkınma Fonu, İslam Bankası, Suudi Fonu, Kuveyt Fonu, Abu Dabi Fonu, Arap Para Fonu, Arap Körfezi Programı ve Arap Afrika Kalkınma Bankası. Bu kurumlar ilk gün sabahtan akşama kadar Arap ülkelerinde iklim değişikliği gerçeğine ve bunun gıda, su ve enerji güvenliği, insan sağlığı, alçak sahil bölgeleri, şehirler, kırsal alanlar ve ormanlar üzerindeki etkisine dair sunum yapan üst düzey uzmanlar topluluğunu dinledi.

Ayrıca enerji ve su verimliliği, yenilenebilir enerjiler, aktarıcı ve enerji deposu olarak hidrojen üretimi, yeşil yapılar ve sürdürülebilir tarım alanlarındaki başarılı deneyimlere dair sunumlar izlediler ve ekonomik büyüme, insani ihtiyaçlar, çevre koruma ve doğal kaynak geliştirme arasındaki dengeyi koruyan alternatifleri benimseyerek küresel ısınmanın ana sebebi olan karbon emisyonlarını azaltmak için pratik önerilere kulak verdiler.

İklim değişikliğinin durdurulamaz bazı etkileriyle başa çıkmak, yani uyum sağlamak için hazırlıklı olma meselesi, tartışmada önemli bir yer tuttu. Konuşmada genel teorilerin ötesinde yerleşik sahil bölgelerini yükselen deniz seviyesinden korumak için setler inşa etme, alçak bölgelerde inşaat kısıtlaması getirme, faaliyetleri tehlike altında olmayan başka bölgelere taşıma; yollar, elektrik şebekeleri, sular, kanalizasyon gibi altyapıları yüksek sıcaklıklara dayanacak şekilde tasarlama ve yüksek sıcaklığa, su kıtlığına, kuraklığa ve artan tuzluluğa uyum sağlamak için mahsullerin, tohumların ve sulama ağlarının kalitesi açısından gıda üretim yöntemlerini değiştirme gibi pratik önerilere şahit olundu. Bu önerilerin en önemlisi de üretim miktarlarını artırmaya çalışmadan önce tüm sektörlerde israfa son vermek ve tüketim kalıplarını kontrol etmekti. Katılımcılar, bilimsel bir sunum da dinlediler.

Sunum Arap ülkelerinin nakliye, depolama ve dağıtım esnasındaki zararlar nedeniyle yerel ve ithal tarımsal üretimden kaybettikleri miktarın, yüzde 80 oranında azaltılması halinde gıda açığının en büyük bölümünü kapatmaya yeterli olduğunu gösterdi ki bu, gerçekleştirilebilir bir hedef.

Arap Fonu Genel Merkezi, sıcaklık artışına uyum sağlayacak şekilde hazırlanmış yapılar hakkında konuşmak için en iyi yerdi. Zira bu mekân, bölgedeki güneş ısısını kendine çeken devasa cam duvarlara sahip ticari yapıların ve hükümet merkezlerinin çoğunun aksine, yüksek verimli ısı yalıtımı ile güneş ışınlarını doğrudan içeri sokmayacak şekilde tasarlandı. Arap Fonu binası bu yüzden aşırı iklim koşullarında binaların nasıl olması gerektiğine iyi bir örnektir.

Projelerin finanse edilmesine eşlik eden bir unsur olarak kamu politikalarında iyileştirmelerin şart koşulması talebiyle beraber doğru yönetim ve israfa ve yolsuzluğa son verilmesi konuları da geniş ölçüde tartışıldı.

Tartışmalar, iklim ve çevre faaliyetinin, kalkınma politikaları ve programlarına ek bir unsur olarak görülmeksizin dahil edilmesi gerektiği sonucuna vardı. Bu, yeni mali kaynaklar aramadan ve kredi yükünü artırmadan önce, mevcut bütçelerdeki fonların bu yönde düzenlenen programların daha fazla verimlilik ve daha az yolsuzlukla yürütülmesi için kullanılmasına izin veren öncelikler sıralamasının belirlenmesini gerektiriyor. Zira iyileştirme, yeşillendirmeden önce gelir. Ayrıca Ukrayna’daki savaşın yan etkileri sebebiyle yenilenebilir enerjilere doğru çok hızlı geçişe ayak uydurmak için hazırlık yapılması ve bunun, jeopolitik ve ekonomik etkenler ile iklim hedeflerine varmak için karbon emisyonlarını azaltma yükümlülükleri arasında bir birlik sağlanarak gerçekleştirilmesi için çağrı da yapıldı. Bu durum, enerji pazarlarındaki rekabet yeteneğini sürdürmek ve yeni üretim ve hizmet faaliyetleri oluşturmak için mevcut gelir fazlasını hidrojenin yanı sıra temiz ve yenilenebilir enerji projelerine yatırmak suretiyle ekonominin, en başta da enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesini gerektirmektedir.

Çevre konusunda uzman kişilerin, iklim faaliyetlerinin hızlandırılması ihtiyacından tutkulu ve coşkulu bir şekilde bahsetmesi şaşırtıcı değil. Bununla birlikte asıl şaşırtıcı olay, konferansın ikinci gününde yaşandı. Şöyle ki Arap kalkınma finansmanı kurumları gerek emisyonların azalmasına yol açan gerekse değişkenlerle başa çıkma tedbirlerini destekleyen projeler yoluyla iklim faaliyetlerinin finansmanına daha fazla katkıda bulunma planlarına dair detaylı bir sunum yaptı. Bazı fonların çevre ve iklim projelerine ilişkin taahhütleri ise önümüzdeki on yıllık taahhütleri toplamının yüzde 50’sini aştı. Ayrıca hepsi, türü ne olursa olsun herhangi bir proje veya programı çevreye zarar vermeyecek ya da iklim sorununu şiddetlendirmeyecek şekilde finanse etmenin bir şartı olarak katı çevre standartlarını uygulama sözü verdi.   

Arap dünyamız gerçekten değişiyor. O kadar ki iklim faaliyeti, bir gerçeklik halini aldı. Konferansın açılış gününde karbon nötrlüğünü sağlamak ve iklim değişikliğiyle mücadele etmenin gerekli oluşu bir yana, Arap geleceği için de bir yatırım olarak yenilenebilir ve temiz enerjilerle hidrojen hakkında bir makale yayınlayan gazeteci, bir yıl önce bir makale yazıp iklim değişikliğinden bahsetmeyi petrol üreten ülkelere karşı bir komplo olarak tanımlayan kişinin ta kendisidir.

Arap İklim Konferansı’na pek çok nokta damgasını vurdu. Ancak en çok göze çarpan şey, meselenin kamu spotu havasından uzak bir şekilde finans kuruluşları tarafından benzeri görülmemiş bir ciddiyetle ele alınmasıdır. Bunu yalnızca, Arap Fonu Genel Müdürü Bedr es-Saad’ın konferansın tüm oturumlarına katılıp her bir konuşmayı dinlemesi, diyaloglara katılması ve sonuçlarının yakın zamanda Fon’un ve ortaklarının programlarında görülmesi gereken değerlendirmeleri not almasına bakarak söylemiyorum.

Arap Fonu’nun konferansı, BAE’de yapılacak bir sonraki iklim zirvesine Arap katılımı için en iyi pratik hazırlık olabilir. Bu, petrol üreten ülkelerin petrol ve gaz ihracatıyla sınırlı olmayan katma değer sağlama niyeti ve yeteneğini ispatlaması ve yeni enerji pazarlarına olduğu gibi küresel iklim faaliyeti alanına da güçlü bir ortak olarak girmesi için bir fırsat olacaktır.

*Arap Çevre ve Kalkınma Fonu (AFED) Genel Sekreteri ve Çevre ve Kalkınma Dergisi Genel Yayın Yönetmeni

Aybüke Gülbeyaz

https://aawsat.com/home/article/4376006/%D9%86%D8%AC%D9%8A%D8%A8-%D8%B5%D8%B9%D8%A8/%D8%A7%D9%84%D8%B5%D9%86%D8%AF%D9%88%D9%82-%D8%A7%D9%84%D8%B9%D8%B1%D8%A8%D9%8A-%D9%84%D9%84%D8%A8%D9%8A%D8%A6%D8%A9-%D9%88%D8%A7%D9%84%D9%85%D9%86%D8%A7%D8%AE