Mişari Zeydi
Suudi Arabistanlı gazeteci- yazar
TT

Floyd’dan Nael’e!

Mayıs 2020 sonlarında başlayarak ABD’deki pek çok şehri saran tahrip ve şiddet olaylarının doruk noktasındayken, sosyal medya platformlarının kamuoyunu harekete geçirip yönlendirme, hatta gösteriler başlatıp buna teşvik etme ve karşı duranlarla savaşmadaki rolü hakkında tartışmalara şahit olundu.

O dönemde Twitter, Obama taraftarı liberal sol akıma mensup siyasi bir ‘aktivist’ olan eski başkan Jack Dorsey’nin idaresi altındaydı.

Donald Trump da Beyaz Saray’ın efendisiydi. Twitter ile Trump arasındaki gerilim öyle bir noktaya geldi ki Twitter yönetimi, Trump’ın bir tweetine olumsuz bir işaret yerleştirdi. Trump bu tweette güvenlik yetkililerinden, siyahi ABD vatandaşı George Floyd’un Minnesota eyaletinin Minneapolis kentinde bir polis memuru tarafından öldürülmesinin intikamını almak üzere çıkarılan kaosun ve tahrip olaylarının yayıldığı şehirlerde çalışmalarını talep etmişti.

Başkan Trump o zaman 80 milyondan fazla kişinin takip ettiği Twitter hesabında, öldürülen Floyd’un intikamı adına ortaya konan şiddet, tahrip, hırsızlık ve saldırı olayları hakkında şu paylaşımda bulundu: “Bu tahripkârlar, George Floyd’un anısını lekeliyor ve ben bunu yapmalarına müsaade etmeyeceğim. Minnesota Valisi Tim Walz ile az önce konuştum ve ona ordunun tamamen onun yanında durduğunu söyledim.”

Twitter yönetimi, ülkede güvenliği sağlamaktan sorumlu başkanın bu sözlerini ‘şiddeti yüceltme’ olarak değerlendirdi ve polis karakollarının yıkılıp polisin öldürülmesini teşvik eden milyonlarca bildiriyi görmezden geldi!

Twitter yönetimi o zaman işi, ‘Siyahların Hayatı Önemlidir’ kampanyasının ortasında logosundaki mavi kuşun rengini siyaha dönüştürmeye kadar vardırdı.

Bugün Cezayir asıllı genç Fransız Nael’in intikamını alma bahanesiyle gerçekleştirilen şiddet, tahrip ve kargaşa olaylarıyla birlikte sosyal paylaşım siteleri, Cumhurbaşkanı Macron’un ve Fransız yetkililerin hararetli gösterileri ve kaosu teşvik eden şeylerin yasaklanması talebine cevap verdiğini ilan ediyor!

O kadar ki Fransız yetkililerin Fransa’nın bazı noktalarında internet hizmetini yasakladığına dair bir belge yayıldı, ancak Fransa İçişleri Bakanlığı bu haberi hemen yalanladı.

Sorumuz şu: Bugün Macron’un ve Fransa hükümetinin, internet ortamındaki sosyal iletişim platformlarından, kışkırtmayı azaltmak ve gösterileri engellemek için hükümetle iş birliği yapmalarını talep etmesi meşru ve normal sayılıyor da o dönemde Trump’ın aynı talebi, neden bir kışkırtma ve şiddeti yüceltme oluyordu?

Amerika’da George Floyd cinayetinin ardından yaşanan tahrip olaylarında Twitter platformu, bir avuç ‘şakşakçının’ ve azmettiricinin yuvasına dönüştü. O dönemde Beyaz Saray da şu açıklamayı yapmıştı: “Twitter’ın bilgi denetçileri ile patron Jack Dorsey, önyargılı ve kötü niyetli faaliyet yürüterek Twitter’ın bir platform değil, bir editör olduğunu açıkça ortaya koydular.” Yani Twitter, sadece sağır ve tarafsız bir alandan ibaret değil; aksine belirli bir ideolojisi olan siyasi bir renge sahip.

İronik olan şu ki Twitter’ın Trump’ın hesabını engellediği o zamanda Cumhuriyetçi Senatör Ted Cruz’un şaşkınlıkla belirttiği üzere, İran Dini Lideri’nin kendi platformundaki hesabında tweet atmasına izin veriliyordu.

Sadece ‘Nael’ zamanı ile ‘Floyd’ zamanını bir karşılaştırın, o zaman hikâye netleşir.