Bekir Uveyda
TT

Sihirbaza dönen sihir

Vladimir Putin onların ne ilki ne de sonuncusuydu. Sihir eski zamanlardan beri vardır ve insanlar arasında hiç kimsenin ne zaman geleceğini bilmediği kıyamet gününe kadar da kalacaktır. Her sihirbazın kendine has yöntemleri vardır ve bunlar zamansal faktörün getirdiği değişimlerin yanı sıra mekansal koşulların değişmesine göre de amaçları açısından farklılık gösterir. Bu, sihir kullanan kişiyi, ulaşmaya çalıştığı hedefleri halkın kabul etmesini sağlamak için birden fazla taktik kullanmak zorunda bırakabilir. Seyircilerin gözü önünde onları kendi hayal gücüyle oluşturduğu şeye ikna etme yeteneğini ustalıkla sergiledikçe, alkış ve hayranlık çığlıkları kazanır. Ancak gözleri ve hatta kulakları ne kadar ustaca aldatma yeteneğine sahip olursa olsun, hiçbir sihirbaz, sihrin kendi aleyhine dönmeyeceğini ve beklenmedik bir sürprizle önceden kazandığı hayranlıkların kaybolmayacağını garanti edemez. Firavun’un sihirbazları, kendilerinin galip geleceklerini sanarak, şenlik gününde toplananları sopaları ve ipleri hareket eden yılanlara çevirebilecek güçte olduklarına inandıracak bir oyun yapıp onları kandırmadılar mı? Evet, fakat ilahî irade onlardan daha üstündü ve Hazreti Musa’nın (a.s) asası galip gelendi.

Burada Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin için ‘sihirbaz’ ifadesini kullanırken amacım kendisiyle dalga geçmek ya da küresel sahnedeki önemini küçümsemek değil. Zira Kremlin Çarı’nın sadece son beş yılda değil, 23 yıl önce Rusya’daki piramidin tepesine tırmanma yolculuğuna başlar başlamaz önemi ortaya çıktı. Ruslara, geçmiş hayallere dalmak yerine, anı müzelerinde ve ‘büyük Rusya’ adlı kitapların sayfaları arasında uyuyan bir iskelete yeni bir nefes vermesine yardımcı olurlarsa ileriye doğru giderek onlarca yıllık tarihi geri getirebileceğini müjdeledi. Bu gerçekleşti de. Putin, ilk başkanlık görevini üstlenmeden önce, yani daha sonra 2000 yılından itibaren Kremlin’in anahtarlarını kendisine teslim edecek olan Boris Yeltsin döneminde başbakanlığı üstlendiği 1999 yılından bu yana iddialı bir ekonomik program uygulamaya koydu.

Sihirbazın görevi seyirciyi şaşırtmaksa, o zaman Başkan Putin kesinlikle, son 20 yıldaki en önemli dünya olaylarının gidişatını takip eden izleyicileri şaşırtmayı başarmıştır. Örneğin 20 Şubat 2014’te Kremlin efendisinin Kırım’ı işgal etmesi karşısında hemen herkes şaşırmıştı ve Putin birkaç gün içinde adanın Rusya’ya ilhak edildiğini duyurmuştu. Bu olay, Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana Rusya ile Batı arasında yaşanan en ciddi kriz olmuştu. Ancak Vladimir Putin, o dönemde Batı’nın protestosuna aldırış etmediği gibi, yaptırım gürültüsünün etkisi de bir kulağından girip öbür kulağından çıkıyordu. Sovyetler Birliği’nin dağılması, Berlin Duvarı’nın yıkılması ve ardından Yeltsin zamanında ülke içinde ortaya çıkan kaos ve dünya sahnesindeki başarısızlık sonucunda kaybettiği prestiji Rusya’ya geri kazandıracağını düşündüğü yaklaşımını devam ettirdi.

2015 yılında, Kırım’ın ilhak edilmesinin hemen ardından ‘sihirbaz’ Putin dünyayı başka bir numarasıyla şaşırttı. Suriye’de devam eden savaş hattına girerek Suriye hükümetinin kefesine ülkesinin ağırlığını koydu. Böylece Beşşar Esed rejimini kurtardı ve orada cereyan eden -tabiri caizse- ‘milletler oyununun’ kurallarını tamamen değiştirdi. Bu müdahale sonucunda DEAŞ’ın tüm cephelerde büyük bir yenilgiye uğramaya başladığını söylemek yanlış olmaz. Geçen pazar, Ukrayna’yı işgal etmek için açılan savaşın 500. günü doldu. Bu beklenen bir sürprizdi. Ancak savaşın gidişatı, burada 01.02.2022 tarihinde yayınlanan bir yazımda belirttiğim gibi, bunun Suriye pikniği gibi olmadığını kanıtladı. Wagner ordusu, Putin’in ‘sihri’ ile yapılmış dehşet verici bir oyuncaktan ziyade kana bulanmış bir oyuncaktır. Ancak işe bakın ki, şimdi kendisini meydana getiren kişinin aleyhine dönüyor ve kimse akıbetinin ne olacağını bilmiyor. Ne derler bilirsiniz: “İkinci kez bu kadar şanslı olmayabilirsin.”