Muhammed Rumeyhi
Araştırmacı yazar, Kuveyt Üniversitesi'nde Sosyoloji profesörü...
TT

İnsan aptallığı!

Yaz okumaları, sıcak mevsimin ve boş zamanın sunduğu zevkin bir parçasıdır. Bir arkadaşım da bana bir e- kitap gönderdi ki kendisine bunun için teşekkür ediyorum. Kitap, İtalyan tarihçi Carlo Cipolla’nın Arapçaya çevrilmiş ve “İnsan Aptallığının Temel Yasaları” başlığını taşıyan kitabıydı. Cipolla kitabında "aptallığı yöneten yasaları" tartışıyor ve yayıncının (el-Saki 2022) dediğine göre kitap yarım milyon satmış ve 16 dile çevrilmiş! Kitabın adının ilginç ama kendisini okumanın daha da ilginç olduğu açık.

Kitap, aptallık dahil olmak üzere, insanları yönlendiren "karanlık güçleri ortaya çıkarmaya yönelik dikkatli bir çabadan" bahsediyor. Herkesin her zaman ve görüş olarak etrafındaki aptalların sayısıyla alay ettiğini veya sayısal büyüklüklerini ve zararlarını hafife aldığını düşünüyor. Ancak yazarın gördüğü şekliyle yerleşik ve "bilimsel" gerçek, herhangi birimizin hayal edebileceğinden daha fazla aptal olduğudur. Aptal insanlara onları önemsememeyen bir bakışla bakmamalıyız çünkü onlar genellikle insan hayatıyla ilgili birçok kararın alınmasına katkıda bulunurlar. Yazar, çevremizde normal ve zeki sandığımız birçok insanın aslında aptal insanlar (!) olduğunu söyleyerek teorisini anlatmaya devam ediyor.

Aptal, kendisine veya çevresindekilere hiçbir menfaat sağlamadan başkalarına ve belki de kendisine zarar veren kişi olarak tanımlanır. Aptal örneğin haydut gibi değildir, haydut (buna katılsak da katılmasak da) kendisi için bir kazanç elde eder, aptal ise başkalarına bir kazanç sağlamadan zarar verir ve bu nedenle insanlara çok şey kaybettirir.

Aptal, hem kendi hem de başkalarının menfaatine karşı çalışır. Aptallar, partiler veya ideolojik gruplar gibi örgütlü ve düzenli bir grup değildir ve liderleri yoktur. Ama onlar (aptallar) görünmez bir el onları yönlendiriyormuş gibi uyum içinde çalışabilirler. Grubun her bir üyesinin etkinliği diğerlerinin etkinliğinin artmasına ve büyümesine katkıda bulunur. Yani, eylemlerinin sonuçları, bunu kastetmeseler de birbirini destekleyicidir!

Aptallığın doğum yeri, sosyal sınıf, eğitim düzeyi, beyaz, siyah, esmer, sarı olsun ten rengi ile alakası yoktur, herkesle kesişir. Bir kişinin aptal olma olasılığı, kişinin sahip olduğu diğer tüm özelliklerden bağımsız bir özelliktir. Aptallık da, insanlığın kadın ve erkekler arasındaki dağılımı gibi “doğal” bir veridir. Kadınlar ile erkeklerin birbirine oranını incelediğimizde herhangi bir insan toplumunda neredeyse yakın olduğunu görürüz. Aptallarda da durum böyledir. Yazar, toplumdaki aptalların yüzdesi için bir sayı vermiyor, ancak bunların mevcut herhangi bir tasavvurdan daha fazla olduğunu vurguluyor!

Yazar, Eski Ahit'ten şu sözü alıntılıyor: "Aptallar sayısızdır." Aptal insanlar beklenmedik bir anda, en uygunsuz ve beklenmedik yerlerde, en beklenmedik zamanda ortaya çıkarlar. Onlar kimsenin ekmediği bir tohumdur.

Aptalların başkalarına zarar verme yeteneği iki faktöre bağlıdır:

Birincisi, genetik faktördür. Bazı insanlar kalıtsal aptallığın "olağanüstü dozunu" taşırlar.

İkincisi, aptal kişinin işgal ettiği otoriter makam, siyasi, ekonomik veya dini olsun toplumda sahip olduğu önemdir. İktidardaki konumu ne kadar yüksekse, verebileceği zarar da o kadar artar.

Eski toplumlarda din, aptallığın yoğunlaşmasında dengeleyici unsurdu, bugünse bürokrasi ve siyasi güç. Bürokraside ve siyasi yetki sahibinde aptallık varsa, kendisi veya toplum için herhangi bir menfaat sağlamadan topluma ve kendisine zarar verir. Yani çifte bir kayba yol açar!

Siyasi iktidarlardaki aptalın veya aptalların tehlikesine odaklanan kitap, "demokrasinin" toplumdaki aptalları güçlendirmek için etkili bir araç olduğuna inanıyor. Pek çok seçmen "aptal" olduğu için, en az kendileri kadar aptal kişileri seçerler. Seçimler onlara başkalarına zarar vermek ve yaptıklarını "reform" olarak değerlendirmek için mükemmel bir fırsat sunar!

Aptal bir varlığın eylemleri, doğal davranışların ölçülmesinde rasyonel araçların uygulanmasına izin vermez, çünkü çok değişken ve en bariz ve net konularda bile tartışmacıdır.

Yeni seçilen Kuveyt Ümmet Meclisi'nin bazı üyelerinin son haftalarda sunduğu bir dizi teklif, bu kitabı okuduğum döneme denk geldi. Bu teklifler arasında örneğin, dövme yapımının ve estetik ameliyatların yasaklanması, daha önce var olan kitap sansürünün yeniden uygulanması, sihirle mücadele ve benzeri ikincil öneme sahip konular vardı. Bu, belki de söz konusu kitabın yazarının, "aptal insanların kendi toplumları için çok zararlı olabileceğine" ilişkin tüm kanıtlanmış deneyimlere ekleme ihtiyacı duyabileceği bir başka kanıttır. Teklifi verenler dünyanın dijital bir dünya haline geldiği, dünyadaki herhangi bir kitabın internet ağı aracılığıyla okunabileceği, bazı insanların hayatlarını kurtarmak için estetik ameliyata ihtiyaçları olduğu gibi basit bir fikri atlıyor. Bazılarının ikincil ve önemsiz gibi göstermekte direttiği ekonomiyi çeşitlendirmek, eğitim ve hizmetleri iyileştirmek gibi toplumun muzdarip olduğu büyük zorlukları ihmal ediyor.

Yazar, “aptal olmayan insanlar, aptalların zarar verme gücünü her zaman hafife alırlar. Aptallarla ilişkilerin ve çalışmanın büyük bir hata olduğunu da görmezden gelirler” diyor. Çünkü aptal insan en tehlikelisidir, bir hırsızdan daha tehlikelidir, bir katilden daha tehlikelidir ve doğal felaketlerden bile daha tehlikelidir. O, "toplumdaki karanlık güçleri" oluşturur. Aptallık siyasi veya dini bir platformla birleşirse, topluma maliyeti daha da artar.

Yazar, gelişmiş toplumların kaçınılmaz olarak zeki insanlar tarafından yönetildiğine ve bunların iktidarın önderlik ettiği örgütlü bir çabayla önce aptal insanların eylemlerini, davranışlarını ve arzularını etkisiz hale getirdiklerine inanıyor. Bazı ülkelerde, iktidarın kendisi "aptalları çoğaltır" çünkü aptallar onun toplumu kontrol etmesine yardım ederler!

Günümüz dünyası, daha çok olan aptallar ile daha az olan zekiler arasındaki mücadeledir. Birinci grup ne zaman ikinciye baskın gelse, toplum geri kalmışlığa gömülür. Geride kalır çünkü iyi bir fikir bile aptal bir zihne girdiğinde taşıyıcısı gibi aptalca bir şekilde hayata geçer.

Kitap, insan ırkının yetenekleri konusunda karamsar olabilir, ancak çevremiz ve çevremizdekiler hakkında ciddi olarak düşündüğümüzde, kitaptaki fikirlerin çoğunun derinlemesine düşünülmeyi ve tartışılmayı hak ettiğini görürüz.

Son söz; okuyucular arasında yukarıda söylenenlerin kitabın yazarına değil de makalenin yazarına ait olduğunu düşünenler olursa (ki bu büyük bir olasılık), bu, Cipolla’nın teorisinin bir doğrulaması olabilir!!