Emir Tahiri
İranlı gazeteci-yazar
TT

İran yeni bir imaj ortaya koyuyor

Katran Bebek (Tar-Baby), 1881’de ABD’de yayımlanan Remus Amca (Uncle Remus) adlı kitabın ikinci hikâyesi. Hikâyede kötü kalpli tilki Brer, Tavşan Kardeş’i (Brer Rabbit) tuzağa düşürmek için kullanmak üzere katran ve terebentinden yapılmış bir oyuncak bebek getiriyor ve kurban her kaçmaya çalıştığında katrana daha da bulanıyor. Son dönemlerde meydana gelen birçok olay, insanın aklına bu uyarıcı Amerikan hikâyesini getiriyor.

Geçen yıl Çin, ‘Bir Kuşak Bir Yol’ adını taşıyan küresel projesinin nihai haritasını yayınladı ve İran’ı tamamen daşarıda bıraktı. Geçtiğimiz ay Türkmenistan, Orta Asya’dan Kazvin (Hazar) Denizi, Azerbaycan ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya petrol ve gaz taşıyacak enerji sevkiyat hattı projesinin haritasını açıkladı. Projenin ilk versiyonu beş yıl önce hazırlanmıştı. Buna göre sevkiyat hattı, İslam Cumhuriyeti’ni atlamayıp İran üzerinden Türkiye’ye geçiyordu.

Geçtiğimiz hafta, Mumbai Körfezi ve Arap Yarımadası üzerinden Akdeniz'e kadar uzanan Avrupa ile deniz ve kara bağlantısı haritasını yayınlama sırası Hindistan'a gelmişti.

Son olarak, Başkan Joe Biden’ın yeni bir 'nükleer anlaşma' uydurarak ve bunu başkanlık seçimleri yaklaşırken diplomatik bir zafer olarak sunmak için İslam Cumhuriyeti'yle uzlaşmaya yönelik tüm umutlarını kestiği muhakkak. Yıllarca Tahran’ı savunup mazur gören ve artık terkedilmiş bu planın sorumlusu olan Robert Malley, şu an İran medyasında derin bir nefret öznesi olarak tasvir ediliyor.

Malley, Humeyni’ye sempati duyarak, Tahran’daki ‘katran bebek’ yüzünden kariyerinin mahvoluşuna tanık olan ilk Batılı yetkili değil.

Başkan Ronald Reagan’ın ulusal güvenlik danışman yardımcısı olarak görev yapan Robert McFarlane’in, sahte İrlanda pasaportuyla Tahran’a gizli bir yolculuk yaparak kumar oynadığı esnada, yanında bir uçak dolusu yasa dışı silah da bulundurduğu ve daha fazlasını temin etme sözü verdiği anlatılır.

Gelgelelim Tahran’daki güç mücadelesi, onun gerçek kimliğini ortaya çıkardı ve siyasi hayatı böylece sona erdi. Bunun ardından ağır bir depresyona girdi, hatta intihara kalkıştı. Onun Tahran’daki katran bebekle macerasındaki işbirlikçisi Yarbay Oliver North da mahkemeye çıkarılarak suçlu bulundu ve hapsedildi. Maceranın üçüncü üyesi, Mossad’dan Amiram Nir ise Meksika’da gizemli bir saldırıda öldürüldü.

Tahran’la ilişkilerin ‘normalleştirilmesinin’ önde gelen bir diğer savunucusu İsrailli David Kimche, Filistin Kurtuluş Örgütü’nü ezmek için Lübnan’daki Hizbullah’ın kurulmasına yardım etmenin bile bölgesel düzeyde akıllıca bir hareket olduğuna yürekten inanıyordu.

Üst düzey birçok Fransız siyasetçi de katran bebeğin cazibesine kapıldı. Mesela bir zamanlar Jacques Chirac’ın siyasi çevresinin önde gelen isimlerinden olan Philippe Pons, İslam Cumhuriyeti’nin bir danışmanına dönüşmüşken, kızı da Paris’teki İran Büyükelçiliği’nin avukatı olarak çalışıyordu. Lafı uzatmadan söyleyelim; çok geçmeden Pons, katran bebeği katrandan arındırma konusundaki başarısızlığının siyasi kariyerinin sonu anlamına geldiğinin farkına vardı.   

Seçkin bir diplomat olan Guy Georgy de İslam Cumhuriyeti ile sıkı ilişkiler kurma çağrısını kendisi için büyük bir mesele haline getirdi ve sonunda Tahran’a büyükelçi olarak atandı. Lakin katran bebekle balayı uzun sürmedi; ‘İmam’ın izinde yürüyen öğrenciler’ Fransa Büyükelçiliği’ni basarak Georgy’yi kısa bir süreliğine rehin aldılar.

Gazeteci-diplomat Eric Rouleau da katran bebeği kucaklayıp, daha sonra istendiğinde ondan kurtulmanın hayalini kuranlardan biriydi. Ama öyle olmadı ve bir kez daha Tahran’a ayak basması halinde rehin alınacağı uyarısına muhatap oldu. İslam Cumhuriyeti’nin ılımlı olacağına dair beklentilerinin isabetsiz olduğu ortaya çıkınca, gazetecilik ve diplomatlık kariyerine son vermek zorunda kaldı.

Birleşik Krallık’ta da eski Hazine Bakanı Lord Lamont gibi pek çok siyasi isim, İslam Cumhuriyeti’nin imajını değiştirmek için ellerinden geleni yaptı ama çabaları başarısızlıkla sonuçlandı. Bunun yanı sıra eski İşçi Partisi Lideri Jeremy Corbyn, devlete ait İslam televizyonunda 13 yıl çalıştı ve nihayet seçmenleri ona katran bebekle bağlantılı biri olarak baktı.

Başbakan Tony Blair döneminde dışişleri bakanı olan Jack Straw ise İngiliz siyasetçiler arasında Tahran’ın imajını düzeltmek için en çok çaba sarf eden isim oldu. Ben bunun şahsi çıkar elde etmek için değil de büyük ölçüde iyi niyetten kaynaklandığını düşünüyorum. Bununla birlikte dönemin Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin daveti üzerine eşiyle birlikte İran’ı ziyaret ettiğinde rehin olarak alıkonmaktan şans eseri kurtuldu.

Katran bebek, İranlı yoldaşlarına karşı daha sevecen değildi. Bu, Tahran’da rehin tutulan çifte vatandaşların neredeyse tamamının Tahran’ı destekleyen baskı gruplarından, yaptırımları delenlerden ve İslam Cumhuriyeti’ni savunanlardan olduğu gerçeğine bakınca açıkça görülüyor. Ama sonunda rehin oluyorlar, çünkü Tahran’daki yönetici seçkinler arasındaki rakip grup, ‘yanlış tarafta’ durdukları için onlara öfkeleniyor.  

Bu günlerde siyaset kurucular ve analistler ısrarla katran bebeğin değiştiğini savunuyor. Onların iddiasına göre Tahran’ın geçmişteki ‘kabul edilemez davranışı’, radikal Humeynici grubun, ‘öteki tarafın’, yani ABD ile yapılan anlaşmayı alkışlayanların başarılı olup, bu başarılarını radikal grubu uzaklaştırmak için kullanabileceklerinden yana duyduğu korku yüzündendi. Bu anlatıya göre radikaller şu an iktidarın tüm dizginlerini elinde tutuyor ve artık Washington’la bağlantılı ‘reform isteklilerinin’ onları yerlerinden etmesinden korkmuyor. Yani bugün yeni katran bebeği kucaklamak, neredeyse kırk yıl boyunca olduğu gibi kucak dolusu tehlike getirmeyebilir. 

Bu mesaj aynı zamanda yurt dışındaki yaklaşık sekiz milyon İranlıya da gönderildi. Bu insanlar, sırf tatil için bile olsa yurtlarına dönerlerse katran bebekle mahsur kalacaklarından çekiniyor.

İslam Mahkemesi Başkanı Ayetullah Muhsini İcai geçen ay sürgün İranlılara şu çağrıyı yaptı:

“İstediğiniz zaman vatanınıza dönün. Havalimanında tutuklanmayacaksınız. Biz sadece birkaç günlüğüne pasaportunuza el koyacağız. Soruşturma için herhangi bir sebep çıkarsa bu, hızlı bir şekilde yürütülecek.”

Cumhurbaşkanı Ayetullah Dr. İbrahim Reisi de İran’da yatırım yapmak isteyen yabancılara benzer bir mesaj gönderdi. Yakın zamanda çok sayıda yabancı rehinin serbest bırakılması, bu çağrının inanılırlığını artırabilir. Yine de Avrupa Birliği ve Japonya bir yana Çin, Hindistan ve Rusya bile katran bebeği kucaklama konusunda halen istekli değil.

Reisi, New York’taki BM Genel Kurulu’na katılınca bu endişeleri giderebileceğini umuyor. Her zaman katran bebeğin imajını düzeltmeye çalışan ‘olağan şüpheliler’, şimdi bu yeni melodiyi çalması için ona uygun bir platform hazırlığında. Bakalım, yeni birini kandırmayı başarabilecekler mi?