İki suç var. Birincisinin, güvenlik niteliği açık ve şüphelisi belli. Adli delillerinde istihbarat izleri (Mossad) taşıyor. Diğeri suç gibi görünse de adli delillerinde siyasi izler taşıyor. İki güvenlik olayı da koşulları açık ve şeffaf bir şekilde açıklanmadan ortaya çıkarıldı. Hizbullah üyesi olan ve İran fonlarının Hamas hareketine aktarılmasını sağlamak suçlamasıyla ABD'nin yaptırım listesinde yer alan Lübnanlı sarraf Muhammed Surur’un büyük olasılıkla Mossad ajanlarının eliyle tasfiye edilmesi ve Lübnan Kuvvetleri Partisi yetkilisi Paskal Süleyman'ın organize bir soygun çetesi tarafından öldürülmesi ışığında gelen resmî açıklamaya göre Lübnan, kendisini iç ve dış hesaplaşmaların görüldüğü bir arenaya dönüştürecek güvenlik kaosu dönemine girdi. Bu durum at izinin it izine karışmasına yol açacak, kimseye ihtiyaç duymadan sokağı fitneye sürükleyecektir.
Birinci suç, İsrail istihbaratının Lübnan içinde serbestçe hareket ettiğini ortaya çıkardı. Muhtemelen istihbaratın elinde bir hedef listesi de var. Hedef alınan kişilerin sadece Hizbullah üyesi olması şart değil. Daha ziyade Filistinli gruplardan olabilirler. Tel Aviv yönetimi, Aksa Tufanı Operasyonu’yla bağlantısı olduğundan şüphelendiği herkesi ortadan kaldırmak için Lübnan’a savaş açtı. Hamas lideri Salih el-Aruri’ye suikast düzenledi. Tel Aviv yönetimi, büyük olasılıkla Münih modelini uygulamak istiyor. Yani o operasyonla ilgisi olan herkesin tasfiyesini gerçekleştirmek istiyor. Lübnan'ın Mossad’la olan hafızası tehlikeli dönüm noktalarıyla dolu. 1973'teki Ferdan operasyonundan 1979'daki Ali Hasan Selame suikastına, diğer Filistinli ve Lübnanlı liderlere kadar bir sürü olay var.
İkinci suçla ilgili olarak Lübnan'ın resmî açıklaması Lübnanlıların büyük bir kısmı için halen inandırıcı değil. Çünkü Lokman Selim, Joe Bicani, İlyas el-Hasruni ve Paskal Süleyman'a kadar uzanan büyük suçlar son yıllarda sadece Beyrut Limanı patlamasından sonra meydana geldi. Soruşturmalar neticesinde yargıda kalanların suç duyurusunda bulunmasına yardımcı olacak herhangi bir sonuca varılmadı. Bu suçlara ilişkin soruşturmalar ya ihmal edilmiş, ya neredeyse kapatılmış ya da bilinmeyen bir kişiye karşı kısıtlanmıştır. Ancak kan bağı olan akrabalar için bu bilinmeyen kişi bilinmektedir ve herhangi bir soruşturma sona ermeden suçlanan ilk şüpheli olmuştur. Çünkü suçun siyasi şüphe taşıması halinde herhangi bir soruşturmanın sona ermeyeceğine dair genel bir inanç bulunuyor.
Yatay, dikey, bölgesel ve mezhepsel olarak bölünmüş bir ülkede mağdur ailelerini, suçladıkları kişileri soruşturma bitmeden aklamaya ya da suçlamamaya ikna etmek artık mümkün değil. Özellikle de suçlanan kişinin eylemleri şüpheli ise. Yaygın şüphe ve dolandırıcılık vakaları nedeniyle Lübnanlılar devlet kurumlarının çoğuna olan güvenlerini kaybetmiş durumdalar. Lübnanlılar şimdi bunun yokluğunun, devlet mekanizmalarının bozulmasının ve devletin kararlarına el konulmasının bedelini ödüyorlar. Paskal Süleyman'ın öldürülmesine verilen tepki, Lübnanlı gruplar arasındaki ayrılık ve başkalarını reddetme düzeyini ortaya koyuyor. Öyle ki bir arada yaşamdan geriye kalanlara dokunan, kömürü tutmuş gibi oluyor.
Bölgesel olarak şu ana kadarki tüm göstergeler, Şam saldırısına misilleme olarak İran'ın İsrail'e karşılık vermesinin kaçınılmaz olduğunu doğruluyor. Bu durum Lübnan'da ve bölgede istikrardan geriye kalanları durma noktasına getiriyor. Bölgesel riskleri arttıran şey ise İran'ın misillemesine karşı İsrail'in vereceği yanıta ABD’nin müdahil olma ihtimalini ima etmesidir. Tel Aviv için yeterli olan bu durum İsrail’i, ABD baskısı kalktıktan sonra çatışmayı bölgesel olarak genişletmeye ve herkes için taşıdığı vahim bölgesel sonuçlara rağmen doğrudan İran'a yöneltmeye iter ki böylece Lübnan, İsrail'in İran'a vereceği karşılığa rehin bir devlet ve halk haline gelir. Ayrıca İsrail için çatışmayı güney sınırında ya da işgal altındaki Golan'da genişletme olasılığı doğar. Lübnan iki faktörün etkisi altında kalacaktır: Birincisi Hizbullah'ın İran'ın cevabına ne ölçüde dahil olacağı ve bu cevaba karşılık olarak alacağı yanıttır. İkincisi ise bir yandan Amerikan müdahalesinin hacmidir. Öte yandan Lübnan cephesiyle ilgili olarak ABD’nin Tel Aviv'e koyduğu kısıtlamaları kaldırmasıdır.
Bölgeselden yerele, bir güvenlik senaryosunu hayata geçirmeye çalışan iç ve dış ‘beşinci taburlar’ var. Yani Lübnanlı bileşenler arasında ve Lübnanlılar ile Suriyeli mülteciler arasında hareket eden bir güvenlik kaosu ortalıkta dolaşıyor. Bu da masum insanları devesiz kurban haline getirecektir. Özellikle de tüm Lübnanlılar açıkta kaldığı ve kolay hedef haline geldiği için bu durum maskeli adamların hedeflerine ulaşmasını sağlayacaktır.