Joe Biden kendisini bizzat çıkıp uluslararası normların yasakladığı bir şeyi, bir üniversite kampüsüne saldırıyı haklı çıkarmak zorunda hissetti. Bu, Londra ya da Paris'teki bir halk gösterisi değil. Burası ABD'deki bir üniversite. Bu kurum ABD’yi ulusların ön sıralarına taşıdı. Çin'de, Rusya'da ve Hindistan'da pek çok üniversite var ama Columbia, Harvard, Princeton ve MIT yok. Almanya ve Fransa'da da yok.
Bu kurumun bir yüzü çoğunlukla ABD ise diğer yüzü İsrail'dir. Dünya Henry Kissinger'ı tanıtırken onun Harvard'da profesör olduğunu söylerdi. John Kennedy, Amerikalılara özelliklerini sunduğunda bunlardan en çok öne çıkanı onun Harvard mezunu olmasıydı.
Amerikan akademisinin İsrail'e destek gösterileri yapmak yerine İsrail'e karşı gösteri yapması her iki taraf için de dehşet verici bir tarihi olay. İsrail, varlığının temel garantisi olan ülkede böyle bir dönüşümü görmeye dayanamaz. Amerikan üniversitelerinde başlayan şey, ünlü 1968 devriminde olduğu gibi, Avrupa üniversitelerine de yayılabilir ve genellikle profesörler öğrencilerin başlattıkları devrimlere boyun eğip uyarlar, öğrenciler profesörlere değil.
Amerikan toplumundaki tüm bu şaşırtıcı değişimi herkes Brooklyn’li Netanyahu adlı bir Amerikalıya borçlu. Araplar, Amerikalıları kurbanların Filistinliler olduğuna inandırmak için milyonlarca dolar harcadılar ve George Galloway'den daha büyük bir destekçi kazanamadılar. Netanyahu dünyayı Filistin lehine çevirdi. Gazze'ye karşı vahşet uyguladı ve durmadı. O kadar çok bomba yağdırdı ki, Gazze bir dizi atom bombası ile vurulmuş gibi oldu ve yine durmadı. Halkını ölüme, açlığa, ıssızlığa, yıkıma, trajediye sürükledi ve hâlâ yedek kuvvetleri göreve çağırıyor.
Amerikan akademisi, Nazi barbarlığı taklitçisine ve soykırım tutkularına karşı cesur bir ahlaki duruş sergilemekte çok gecikti. Akademi eğer bir şeyden sorumlu tutulacaksa, o da İsrail “kabinesi”ndeki katil çeteyi ve imha hükümetini durdurmadaki başarısızlığıdır.”
Gazze'de her gün 37 kız ve erkek çocuk annesini kaybediyor. 1,7 milyon kişi açlık tehlikesiyle karşı karşıya. İyi kalpli Portekizli Guterres, Netanyahu'nun katliamlarının, Nazi vahşetinin doruğundayken bile insanlığın hiç bilmediği boyutlara ulaşacağı konusunda her gün uyarıda bulunmaktan vazgeçmiyor.
Uluslararası resmî kurumlar. Dünyanın her yerindeki akademik kurumlar. Saygın ve özgür basın kurumları. Dünya çapında bağımsız ülkeler. Dünya Sağlık Örgütü ve son olarak Uluslararası Ceza Mahkemesi gibi ilgili küresel kuruluşlar; hepsi, Gazze'de giderek kötüleşen İsrail zulmüne karşı çıkıyor.
Sayın Biden, ABD'deki üniversiteleri kontrol altına alamayacak ve Sayın Trump, tüm bunların ve meselenin “Hamas” meselesi olduğuna kimseyi ikna edemeyecek. Artık ikisi de başkan ve başkan adayı ve bu sahneye ne kadar dayanabileceğini bilmediğimiz halkların karşısında duruyorlar.