Abdurrahman Raşid
Suudi Arabistan’lı gazeteci. Şarku’l Avsat’ın eski genel yayın yönetmeni
TT

İsrail'in 1967'den bu yana teknik üstünlüğü

Merhum Mısır Devlet Başkanı Cemal Abdunnasır'a 1967 savaşında neden yenilgiye uğradığı sorulduğunda, “İsrail'in bize karşı hava üstünlüğü vardı” ve bu yüzden bizimle (Mısır, Suriye ve Ürdün) aynı anda savaşıyordu demişti. Gazeteci ona “Mısır'ın da büyük bir savaş uçağı filosu yok muydu?” diye sormuştu. O zamanlar Mısır’ın üstün MiG-21 dahil 420 savaş uçağı vardı. Abdunnasır gazeteciye şöyle cevap vermişti: “Onların Mısır'dan daha fazla pilotları var, her savaş uçağına üç İsrailli pilot düşüyor, yani bir uçakla günde birkaç kez savaşabiliyorlar.” Abdunnasır’ın gerekçesi doğruydu, ancak İsrail'in üstünlüğü sadece gelişmiş uçaklar satın almaya değil, tüm İsrail askeri yapısının ve onu destekleyen kurumların aşamalı şekilde ileri programlara dayalı olarak geliştirilmesine dayanıyordu.

İsrail'in Hizbullah'a karşı, mesaj gönderilen çağrı cihazları ile mesaj gönderen telsizleri kullanarak gerçekleştirdiği iki niteliksel teknik operasyondan ölü ve yaralı 4 binden fazla kişi etkilendi. Cesaret değil teknoloji savaşlarındayız ve çatışma kavramı tarihsel değil “medeniyetseldir”. Telefonlar, diğer iletişim cihazları, bilgisayarlar, televizyonlar, elektrikli arabalar ve dronların hepsi potansiyel silahlardır. Tesla gibi bir araba 8 kamerayla donatılmış ve bir hacker, içindeki ve dışındaki herkesi izleyebilir ve hatta onu uzak bir ülkeden “hackleyebilir”, kontrol edebilir ve bir silaha dönüştürebilir.

Telsizlerin ve çağrı cihazlarının öldürme silahı olarak kullanılması mesafeyi açıyor ve askeri savaşlarda çatışmaların kazanılmasını imkansız hale getiriyor. Yarım asır önce Abdunnasır İsrail'in üstünlüğünden yakınıyordu, bugün aradaki mesafe iki katına çıktı. Bu da silahlı güçle değişim fikrini safça bir fikir olmasa da neredeyse imkansız kılıyor.

Tarihsel süreçte teknoloji, savaşlarda ve bir imparatorluğun diğerine üstünlüğünde belirleyici rol oynadı. Moğollar, süvarilerin at sırtındayken oklarını isabetli bir şekilde ve durmadan atabilmesine ve dünyanın yarısını benzeri görülmemiş bir hızla fethetmesine olanak tanıyan kompozit yaylar tasarladılar. Araplar katrandan yakıcı kimyasal silahlar geliştirdikten sonra kıtaları aştılar. Aynı şekilde Osmanlılar, Konstantinopolis gibi zaptedilemez kaleleri yıkmalarını sağlayan dev toplar icat etme konusunda başarılı oldular. Küçük, uzak bir ada olan Britanya, denizden kaleleri yerle bir eden gemilerindeki top teknolojisinden yararlanarak dünyaya yayıldı. Zırhlı gemiler inşa etti, malzemeleri ve askerleri hızla nakleden demiryolları döşedi. İnsan aklının yıkıcı silahlar üretiminde zirvesi olan ve hâlâ da yerini koruyan, İkinci Dünya Savaşı'nı ABD ve müttefikleri lehine sonuçlandıran nükleer bombayı da unutmayalım.

Bilimsel üstünlük insanlığın zaferlerinin sırrıdır ve savaş makinelerinin gelişimi kurumların ve toplumun gelişmesinin bir sonucudur.

İsrail'i üstün kılan, ona bugüne kadar barışta ve savaşta sürekli zafer kazandıran, pazarlarının küçüklüğüne rağmen ekonomik olarak öne çıkaran teknoloji alanında akla önem vermesidir.

İsrail, siber güvenlik, askeri üretim, yapay zeka, otonom araçlar, tıbbi teknoloji, sulama ve tarım teknolojisi alanlarında ileride.

Hizbullah'a gelince, tıpkı İran gibi, onun gücü de savaşçılarını feda etmeye hazır olmasında ve tabii ki Lübnan, Irak, Afganistan ve Yemen'den ucuz savaşçılar getirmesinde, Rusya ve Çin'den kopyalanan silahları uyarlayıp onlara şehit, fatih, Kassam ve deprem adını vermesinde yatıyor. El- Kaide gibi Hizbullah da cesarete ve üyelerini fedakarlık için ideolojik olarak hazırlamaya güveniyor. İsrail istihbaratının çağrı cihazlarını bir bomba gibi patlatması sonucu Hizbullah saflarında yaşanan şok ve büyük insan kayıpları hakkında yorum yapan bir analistin “Teknolojiye karşı ideolojiyle savaşamazsınız” sözü gibi, bu strateji eski savaşlar için bile uygun değildi. Her iki tarafta, Hizbullah ve İsrail'de öldürülenlerin hepsi cennete gideceklerine inanıyor ama savaşlarda en önemli şey kimin kazandığıdır.

Bu savaşlar kesin bir sonuç alamadan devam edecek çünkü bir yanda yeteneklerini geliştirmek için canla başla çalışan, düşmanlarına karşı savaşlarını bir deney alanı olarak kullanan bir taraf, diğer yanda metafiziğe batmış ve can kayıplarının kendisi için hiçbir değerinin olmadığı bir taraf var.