Mişari Zeydi
Suudi Arabistanlı gazeteci- yazar
TT

Yahudi Müzesi saldırısından daha büyük

Washington'daki Yahudi Müzesi önünde yaşananları okumak gerekli ve ilginç bir görev.

Latin Amerika kökenli genç bir Amerikalı üniversite öğrencisi olan Elias Rodriguez'in sol görüşlü devrimci bir geçmişe sahip olduğu ortaya çıktı ve meselenin özü burada yatıyor.

ABD merkezli The Wall Street Journal'da yer alan dikkat çekici bir haberde, Amerikalılar arasında yayılan antisemitizmin yarattığı korku ve paniği gözlemliyoruz. Haberde açıkça Amerikan Sosyalist ve Kurtuluş Partisi'nin Çin bağlantılı bir komünist parti olduğu belirtiliyor!

Yahudi Müzesi saldırganının, müze önünde iki İsrail Büyükelçiliği çalışanını öldüren ve tutuklandıktan sonra “Filistin'e özgürlük” diye bağıran kişinin, bu partiye mensup olduğu ifade ediliyor.

Haberde, bu partinin İsrail karşıtı gösterilerin en önde gelen organizatörlerinden biri olduğu bilgisi de veriliyor. Bu gösterilerden biri 7 Ekim 2023 saldırısından bir gün sonra Times Meydanı'nda Hamas ile dayanışma amacıyla düzenlenen gösteriydi.

Gazeteye göre, saldırıyı takip eden aynı gün, ABD'de faaliyet gösteren Filistin'de Adalet İçin Öğrenciler hareketi, Filistin direnişinin “tarihi zaferini” kutladı. Haberde Rodriguez olayının ABD'de yayılmaya başlayan tehlikeli bir “olgu”nun ifadesi olduğu değerlendirilmesi yapıldı. Çin ve belki de başkalarını, Amerikan kültürü için tehlikeli olan bu iklimi desteklemekle açıkça suçladı.

Haberde, İsrail’in tamamen yok edilmesi konusunda hamasetli olmaktan, ABD'deki destekçilerinin dışlanmasına kadar, “Sovyet tarzı” Siyonizm karşıtlığının büyümesinin, ABD'ye zarar verdiği ve “Yahudiler için eski tehlikeleri gündeme getirdiği” de belirtildi.

Bunlar, eski bir kültürden beslenen ve İsrail konusunda bazı Amerikan gençleri arasında ortaya çıkan, artık İsrail’i diğerleri gibi, sınırlara ve kısıtlamalara tabi olmayan istisnai bir siyasi, ahlaki ve hukuki bir durum olarak görmeyen yeni bir soluğun varlığını bilmeyen veya görmezden gelen bir gazetenin abartıları mı?

İsrail istisnacılığı, Tel Aviv'de devletin kurulduğu 1948 yılından yakın zamana kadar hüküm sürdü. Yakın zamanda Batı ve Avrupa'nın, öldürme ve açık savaş konusunda İsrail'e tanınan istisna, bizzat hakkın kaynağı olarak İsrail gücüne rahatsız edilmeden “işini yapması” için tanınan kalıcı yetkiye ilişkin tutumu değişti ve bu büyük bir sürprizdi.

Netanyahu yakın zamanda İngiltere, Kanada ve Fransa'yı “insanlığın yanlış tarafında durmakla” suçladı. Filistin'de çözümü sağlamak, İsrail’in güç kullanma yetkisine gerçekçi bir çıta belirlemek ve İsrail'e tanınan istisnailiği sona erdirmek için Batı'daki bu siyasal değişimin faydaları ile ilgili ayrıntılara girmeyeceğiz. Sadece şunu düşünmemizi istiyorum: Amerikalı ve Batılı gençler Filistin meselesine ilişkin tutum ve faaliyetlerini onlara göre şekillendirdikleri bugünkü bilgi ve analizlerini nereden elde ediyorlar?

Sosyal medya mı, tabii ki cevap bu değil mi?

Bugün biz -Araplar ve Filistin haklarının diğer savunucuları- Batı'nın “yüreğinden” yükselen bu halkçı ve genç baskıdan memnunuz, ama bu heyecanlı gençlerin bizi ilgilendiren diğer konulardaki görüşlerinin ne olduğunu biliyor muyuz?

Örneğin: Yemen'deki Husiler üzerinden İran nüfuzunun sona erdirilmesi?

Dolayısıyla, Batı'da siyasal olarak aktif gençler arasındaki bu büyük dönüşüm, öncelikle onu anlamak, ikinci olarak onunla etkileşime geçmek ve üçüncü olarak da sonuçlarını öngörmek amacıyla incelenmeli ve dikkatlice düşünülmelidir.