Abdurrahman Raşid
Suudi Arabistan’lı gazeteci. Şarku’l Avsat’ın eski genel yayın yönetmeni
TT

Netanyahu'yu Gazze konusunda korkutan nedir?

Kıyımları ve katliamları ile Gazze Savaşı, ikinci yılına yaklaşıyor. Böylece Filistin ve Arap-İsrail çatışması tarihindeki en uzun ve en kanlı çatışma olarak tarihe geçiyor.

Peki, neden bu kadar uzun sürdü?

Bazıları İsrail'in kalan rehineler için endişelendiğine inanıyor. Diğerleri İsrail'in saflarında daha fazla kayıp vermekten kaçındığına inanıyor. Bazıları ise Hamas'ın kalan gücünü ortadan kaldırmaktan aciz olduğuna inanıyor.

Benim fikrim, İsrail’in çatışmayı yalnızca kendi yazdığı sona göre bitirmek ve Filistin Ulusal Otoritesi'nin Gazze Şeridi'ni yönetmesini engellemek istediği yönünde. Krizi uzatmak için açlıktan yerinden etmeye kadar elinde kalan tüm silahları kullanacak. Kısacası Netanyahu'nun tek korkusu, bir Filistin devletinin kurulması.

Savaşı durdurmak için Washington'un pratik bir çözümü var: Hamas Gazze'yi terk etmeli ve İsrail savaşı durdurmalı. Ama ne Hamas ne de İsrail bunu kabul ediyor!

Özellikle daha güçlü taraf olan İsrail, eğer bedeli Filistin Otoritesi’nin geri dönmesi ise Hamas'ı sınır dışı etmek istemiyor. Netanyahu ve ekibi, Filistin Otoritesi'nin İsrail için Hamas'tan daha büyük bir tehdit olduğuna inanıyor. Zira Hamas uluslararası meşruiyetten yoksun ve dünyadaki çoğu ülkenin, hatta Arap ülkelerinin bile korktuğu her şeyi temsil ediyor; silahlı, ideolojik bir cihatçı örgüt. Buna karşılık BM’ye göre Filistin Ulusal Otoritesi, Filistinlilerin meşru temsilcisi ve Gazze’yi kontrol ederse bu, Filistin devletine giden yol demektir.

Hamas'ın 7 Ekim'deki saldırısı da dahil olmak üzere yaptıklarına rağmen İsrail onu, diğer ülkelerin muadillerine yaptığı gibi, kendisinin de başa çıkabileceği sıradan bir “terör örgütü” olarak görüyor.

Netanyahu, Hamas'ı ortadan kaldırıp Gazze’nin yönetimini Filistin Otoritesi'ne vermenin onu ödüllendirmek olduğunu düşünüyor, çünkü böylece tüm bu savaşların galibi olacak ve bir Filistin devleti fiili hale gelecek. Netanyahu, iktidarının başlangıcından itibaren Hamas ile kurduğu simbiyotik ilişki ve Gazze Şeridi'ni yönetmesini desteklemek yoluyla bu senaryoyu bizzat engellemeye çalıştı.

Netanyahu rüşvetçi ve fırsatçıdır ama aptal değildir. Ramallah'a Gazze'nin anahtarını otomatik olarak vermenin, Filistin devletinin kuruluşuna doğru geri sayımın başlangıcı olacağının farkında.

Hizbullah, Esed ve İran'a karşı elde ettiği hızlı ve göz kamaştırıcı zaferlerin ardından Netanyahu, 1991 Kuveyt Savaşı'ndan sonrakine benzer bir zorlukla yüzleşiyor. O dönemde Körfez-Amerikan koalisyonu Saddam'ı yenmiş, Kuveyt'i kurtarmış ve İsrail için bir tehdit kaynağını ortadan kaldırmıştı. Bunun için de bedel talep ediyordu; Filistin davası için bir çözüm.

Koalisyonun Saddam'ı yendiği yıl, İsrail Başbakanı Şamir'in isteksizliğine rağmen Madrid Konferansı düzenlendi. Şamir bunu isteksizce kabul etti ve bu da daha sonra Filistinlilerin çatışma tarihinde ilk kez göç ettikleri ülkelerden geri dönmelerini sağlayan Oslo Anlaşmaları'nın önünü açtı.

Netanyahu tarihi biliyor ve zaferlerinin bir Filistin devletinin kurulması yönünde “sapmasından” korkuyor.

Pratikte, Hizbullah'ı yok eden ve lideri Hasan Nasrallah'a yeraltında ulaşıp öldüren İsrail, aynısını Hamas'a da yapabilir. Zira gördüğümüz gibi, askerleri arasındaki kayıpları umursamıyor, rehineler önceliklerinin başında değil ve elbette kaç Filistinlinin öldürüldüğüyle kesinlikle ilgilenmiyor. Rehin alınan 251 kişiden sadece 23'ü hayatta.

Bugün, Gazze halkının yaşadığı trajediyi sona erdirmek, ölü ve diri kalan yaklaşık 50 İsrailliyi serbest bırakmak ve Hamas'ı silahsızlandırmak için ABD Özel Temsilcisi ile yürütülen müzakereler ileri bir aşamaya ulaştı. Ancak Filistin Otoritesi’nin Gazze'yi yeniden yönetmesi, Netanyahu'nun endişesi olmayı sürdürüyor.

Temsilci Witkoff'un çözümü olmasa bile Netanyahu, Hamas'ın kalan gücünü ortadan kaldırarak savaşı sona erdirebilir. Bunun için paralel savaşlarda yaptığı gibi, daha fazla insan kaybına katlanacaktır. Hizbullah, İran ve Husilerle cephe açarak halkının güvenliğini riske attı ve Hamas ile nihai bir çatışmada da risk almaya ve kayıplar vermeye hazırdır.

Öyleyse Netanyahu neden bunu yapmıyor?

Önümüzdeki iki ay içinde savaşın sonuna yaklaşılırken, Netanyahu’nun probleminin, Filistin devletinin kurulmasına yol açabilecek bir durumu engelleyecek çözüm bulmak olduğuna inanıyorum. Gazze savaşını bitirmesini engelleyen husus, askerleri arasında yaşanan ilave kayıplardan ve başbakanlık koltuğunu kaybetmesinden farklı bir konu. Özellikle de Trump'ın hesap vermekten muaf tutulmasını sağlamak için apaçık bir biçimde çaba sarf ettiği ve başbakan olarak kalmasını desteklediği göz önüne alındığında.

Stratejik açıdan bakıldığında, mesele anlık olayların ötesine geçiyor. İsrail, Filistin Otoritesi'nin Gazze'ye geri dönüp onu Ramallah'a ilhak etmesini istemiyor; bu, Hamas'ın yönetime geri dönmesi veya Gazze’nin yönetimini el-Arcani'ye devretmek anlamına gelse bile.