Gassan Şerbil
Şarku'l Avsat Genel Yayın Yönetmeni
TT

Kararlar, tehlikeler ve danışman

Şam'dan Beyrut'a dönerken, daha önce duyduğum bir cümleyi hatırladım: “Son yıllarda Şam ve Bağdat pervasız kararların bedelini öderken, Beyrut karar alma gücünün yokluğunun bedelini ödedi.”

Bu rotayı 15 yıldır kullanmamıştım ama bahsi geçen başkentlerin acısını hatırladım. Zaman, sayfaları çevirmede ustadır. Şam değişmişti. Kanında boğulmadan önce onu ziyaret ederdik. Ziyaretçi gazetecinin karar alıcı ile görüşmek istemesi çok doğaldır. O zaman adı Cumhurbaşkanı Beşşar Esed'di ve ülkeyi ortağı olmadan yönetiyordu. Esed ile görüşmeyi daha da önemli kılan, Başbakan Refik Hariri suikastından önce Lübnan'ı da yönetiyor olması ve 2003'te Saddam Hüseyin rejiminin devrilmesinden sonra Irak'taki Amerikan işgalini istikrarsızlaştırmak için İran ile birlikte çalışmış olmasıydı.

Suriye'yi tükenmiş bulduğumu söylemek abartı olmaz. Bir kurbanlar ırmağı, harap olmuş bir ekonomi ve birlik için ve ondan duyulan korku. Suriye'nin kaderi her Arap'ı ilgilendiriyor; bölgenin atardamarlarıyla bağlantılı ve bu atardamarlardan ya ateş akar ya da istikrar sızar. Tehlikeli kararlar ve tehlikeli oyunların hikâyesi aklıma geldi.

Bir gün merhum Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani bana Suriye konusunda endişeli olduğunu söylemiş ve oğlunu doğrudan eleştirmekten kaçınmak için Hafız Esed'in bilgeliğini övmüştü. Başdanışmanı Fahri Kerim aracılığıyla Beşşar Esed'e bir mesaj gönderdiğini açıklamıştı. Mesajda, aşırılık yanlılarının ve “cihatçıların” Irak'a geçişini kolaylaştırmayı bırakması tavsiye ediliyordu; çünkü şu anda Suriye'den Irak'a geçenler bir gün ters yönde bir geçiş yapabilirlerdi ve Şam, Bağdat'ın yaşadıklarını deneyimleyebilirdi. Olaylar, Esed'in Talabani'nin tavsiyelerine kulak asmadığını gösterdi.

Esed'in Irak işgalinden sonraki en iyi seçeneğinin, hızla iç reformlar uygulamak ve ülkesinin uluslararası ilişkilerini, özellikle de Batı ile ilişkilerini onarmak olduğuna inananlar var, ancak o tam tersi yönde ilerledi. Bu kişiler Esed'in Suriye yapısının kaldıramayacağı tehlikeli bir karar aldığına inanıyorlar; İran'ın bölgesel ajandasına dahil olmak. Sonraki yıllar, Esed'in seçiminin, özellikle de halk ayaklanmasını kanlı bir şekilde bastırmayı seçtiğinde, Suriyelilerin çoğunluğunun duygularıyla çeliştiğini ortaya koydu. Daha sonra, direniş ekseni milisleri, İran-Rusya uzlaşısı bağlamında rejimini desteklemek için ülkeye akın etti.

Bir danışmanın, cumhurbaşkanının dikkatini kararlarının ciddiyetine çekememesi ne kadar zordur! Bir keresinde Esed ile görüşecektim. Randevudan bir gün önce Şam’a vardım. Dışişleri Bakanı Velid el-Muallim'e bir nezaket ziyaretinde bulunayım dedim. Suriye'nin Arap ilişkilerine değindik ve cumhurbaşkanının daha önce kendisine cömertçe destek veren Arap ülkelerine karşı gerilimi tırmandırmak zorunda olmadığını söyledim. Muallim sessiz kaldı, sonra “Yarın onunla görüşeceksin, neden bunu ona söylemiyorsun?” diye sordu. Ben de, “Ben gazeteceyim ve yanımda sorular taşırım, mesaj veya tavsiye değil. Madem Dışişleri Bakanısınız, neden konuyu kendisine açmıyorsunuz?” diye cevap verdim. Yerin kulağı olduğunu bilen Muallim, tedirginleşti ve neredeyse fısıldayarak, “ Sen ona söyleyebilirsin. Ama ben söyleyemem” diye cevap verdi. Muallim'in cevabı son derece tehlikeliydi. Cumhurbaşkanı ile aynı dini gruptan olmadığı için mi açıkça böyle bir tavsiyede bulunamıyordu?

Dr. Nedim el-Yasin, Kuveyt’in işgali sırasında Irak Cumhurbaşkanlığı'nda Protokol Müdürü olarak görev yapıyordu. Anıları ile birlikte Amman'da ikamet ediyordu ve Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'e olan hayranlığını asla yitirmemişti. O döneme dair anıları araştırıyordum. Onu ziyaret ettim ve Velid el-Muallim'in sözlerine benzer sözler duydum. Yasin'in tavsiyede bulunma hakkı yoktu ve buna cesaret edemezdi. Ancak, Bölgesel Liderlik üyesi, Dışişleri Bakanı ve Başkan Yardımcısı Tarık Aziz'in arkadaşıydı. Yasin, Aziz'in Bölgesel Liderlik toplantısından döndükten sonra onunla akşam yemeği yediğini anlattı. Toplantıda Kuveyt'in ilhak edilmesi ve bir Irak vilayeti deklare edilmesi kararı alınmıştı. Yasin, Aziz'in bu kararın tehlikelerinin farkında olduğunu ve bu tehlikelere dikkat çekmeye çalıştığını söyledi. Ancak orada bulunanlar, sanki onu bir hain olarak deklare etmeye hazırlanıyormuş gibi ona bakmışlar ve Başkan'ın huzurunda kararı hemen onaylamışlardı.

Saddam Hüseyin'in boyutlarını ve tehlikelerini takdir edemediği bir başka önemli karar; Faruk Hicazi adlı bir Irak istihbarat şefinin zorlu bir görevi yerine getirmesine izin vermesiydi. Saddam, Hicazi’ye Usame bin Ladin adlı bir adamla görüşmek üzere Sudan'a gitmesine izin vermişti. Sudanlı İslamcı lider Dr. Hasan el-Turabi, el-Kaide liderini Saddam Hüseyin'in elçisini kabul etmeye ikna etmede önemli bir rol oynamıştı. Toplantı gerçekleşti ve üç saat sürdü, ancak herhangi bir iş birliğiyle sonuçlanmadı. Saddam ve bin Ladin’in sözlükleri farklıydı ve ABD'ye olan düşmanlıkları onları aynı çatı altında birleştirmeye yetmedi. Ne var ki ziyaret, Saddam rejimine el-Kaide ile iş birliği yaftası yapıştırdı ve George W. Bush'un Irak işgalini meşrulaştırmak için kullandığı suçlamalardan biri de buydu. Başkan danışmanına görüşünü sormayı reddettiğinde veya danışman, “öfkesi korkunç” olan başkanı kızdırmaya cesaret edemediğinde olan budur.

Zavallı ülkelerimiz pervasız kararlar yüzünden mahvoldu. Lider başkanların döneminde danışmanlara yer yoktur. Sadece alkışlayanlara yer vardır. Sonuçsa herkesçe biliniyor. Tükenmiş başkentlerin, pervasız kararların izlerini silmek için onlarca yıla ihtiyacı var. Beyrut'un acısı ise farklı. Bir lider, başkan dönemine tanık olmadı. Devlet çatırdadı ve güçlüler, karar alma yetkisini paylaştılar, yıkıma ulaşana kadar en tehlikeli oyunları oynadılar.

Sürekli, kışkırtıcı ve aşağılayıcı bir vızıltı beni geçmişten ve sözlerinden kopardı. Bir İsrail insansız hava aracı, uluslararası hukuku açıkça aşağılayarak gökyüzünde dolaşıyordu. Giden, gelen, daireler çizen, fotoğraf çeken, gözetleyen ve bir kurban bulma fırsatı bekleyen bir insansız hava aracı. Bir zamanlar Kasım Süleymani'nin ve füze konvoylarının geçtiği güzergahın üzerinde bir İHA uçuyordu. Zaman sayfaları çevirmede ustadır.