Nedim Kuteyş
Lübnanlı gazeteci
TT

Lübnan'a yönelik yeni bir savaş önlenebilir mi?

2024 savaşının devamı niteliğindeki İsrail'in Hizbullah'a yönelik operasyonu yalnızca bir zaman meselesi. 27 Kasım 2024'te İsrail ve Hizbullah arasında varılan ateşkes, iki taraf arasındaki bir başka tırmanan çatışma turunu sonlandıran duraktan ibaretti. Hizbullah'ın liderlik yapısının çökertilmesi, iki genel sekreterinin öldürülmesi, füze ve teknik altyapısının tahrip edilmesi de dahil olmak üzere ağır insani ve örgütsel kayıplara uğradıktan sonra savaş kabiliyetlerinin felç olduğunu kanıtlayan bir dönüm noktasıydı. Daha da önemlisi, İsrail’in istihbarat ve güvenlik açısından içine ne kadar sızdığının ortaya çıkmasıyla, kapalı bir örgüt olarak Hizbullah’ın kendine olan güveni sarsıldı.

Ateşkes, askeri operasyonları yalnızca bir tarafta dondurdu: Lübnan. Buna karşılık İsrail, Hizbullah hedeflerine, lider kadrosuna, tesislerine ve lojistik altyapısına neredeyse her gün saldırılarını sürdürürken, Hizbullah herhangi bir karşılık vermekten geri kaldı. Lübnan devleti ise “savaş sonrası denklemi” milis silahı düzensizliğine son verecek bağlayıcı bir genel politikaya dönüştürmekten aciz kaldı.

Hizbullah bu boşluğu, caydırıcılık ve çatışma kabiliyetlerindeki kaybı telafi eden sembolik manevralarla dolduruyor. Bunlar, sahada, güvenlik alanında ve askeri cephelerde kontrolü geri kazanmanın büyük maliyetine kıyasla makul bir maliyet ile söylemini yeniden tesis etmesine de yardımcı oluyor. Hizbullah’ın gösterileri, Şii bakanların ordunun silahın devletin elinde toplanması planını görüşmek üzere düzenlenen hükümet toplantısından ayrılmasıyla başladı. Şii bakanlar, toplantıdan ayrılarak planı bir şemsiyeden mahrum bırakmayı amaçlıyorlardı, çünkü bu şemsiye olmadan plan, toplumsal ve mezhepsel olarak felç olmuş, salt siyasi bir metin olarak kalacak. Gösteriler, Başbakan'ın şehirlerin kamusal alanlarının siyasi seferberlik amacıyla kullanılmasını ve Güvercin Kayalıkları’na suikasta kurban giden Hizbullah’ın iki genel sekreterinin görüntülerinin yansıtılmasını yasaklama kararının bozulması ile de sona ermeyecek.

Buna karşılık, Hizbullah'ın zayıf bir siyasi zeminde faaliyet gösterdiğinin farkında olan İsrail, Güney Lübnan, Bekaa ve Baalbek'teki operasyonel ortamı yeniden şekillendirecek kararlı bir saldırı başlatmaya hazırlanıyor. Bu saldırı, Hizbullah'ın sınırdan çekilmesini sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda lojistik ve komuta merkezlerine yönelik kapsamlı hava saldırıları ve Lübnan genelinde hızlı kara operasyonları yoluyla geçen yılki savaşın hedeflerini de tamamlayacak. Lübnan altyapısının saldırılardan muaf tutulacağına inanmak için hiçbir neden yok ve bu durum, Lübnan için iyileşme maliyetini dayanılmaz seviyelere çıkaracak.

Bu radikal İsrail seçenekleri, İsrail'in savaşın bölgesel olarak genişlemesi ve diğer İran vekillerini çatışmaya çekmesi ihtimalinin, İran'ın 12 günlük savaş sırasında aldığı darbelerin sonuçları ışığında zayıf göründüğü yönündeki göreceli güveniyle daha da güçleniyor.

Bir sonraki savaş, onu yönetecek kurallardan bağımsız olarak, elektrik, iletişim ve kamu hizmetleri de dahil olmak üzere geride kalan kırılgan altyapıyı etkileyecek ve bunun sonucunda tedarik zincirlerinde aksama, emtia fiyatlarında keskin yükselişler ve zaten bozulmuş hizmetlerde daha fazla aksama yaşanacak. Halen yoğun bakımda olan bankacılık sektörü, savaşın şoklarını karşılayamayacak. Ayrıca Hizbullah'ın son dönemdeki güç gösterisinin yarattığı iklim nedeniyle, geniş çaplı herhangi bir iç göç dalgası, iç çatışma koşullarını daha da pekiştirecek.

Washington ise ABD Özel Temsilcisi Tom Barrack'ın açıklamalarında da ifade edildiği gibi, giderek artan bir sabırsızlık sergiliyor. Beyrut'a verilen doğrudan mesaj şu: Hükümet tarafından onaylanan, net bir takvim ve ilerlemeyi değerlendirmek için titiz ve bağımsız bir izleme mekanizmasıyla karakterize edilen planın deklare edilmiş hedefi olarak silahsızlandırmayı benimseyin. Aksi takdirde İsrail tek taraflı hareket edecektir. ABD'nin Güney Lübnan'daki UNIFIL kuvvetlerinin görev süresi için nihai bir zaman çizelgesi belirleme konusundaki kararlı tutumu, ABD yönetiminin, Washington'a göre İran projesinin kalıntıları dışında hiçbir gerekçesi olmayan İsrail-Lübnan çatışması ikilemine nihai bir çözüm aradığının en açık pratik göstergesi.

ABD'nin tutumundaki bu değişim, ABD ara seçimleri hesaplarının dikte ettiği diğer değişimlerle paralel olarak gerçekleşiyor. Trump, tüm enerjisini Gazze'deki savaşı durdurma planını dayatmaya ve böylece Gazze’yi seçim tartışmalarının dışında bırakmaya harcıyor. Bu durum, Netanyahu'nun Güney Lübnan cephesini bazılarının beklediğinden daha hızlı bir şekilde açma iştahını körükleyebilir.

Hizbullah'ın tüm seçenekleri zor görünüyor. Zira Hizbullah'a sunulan,1989 Taif Anlaşması'na göre diğer partiler ve mezhepler ile eşit boyutta -ne daha fazla ne de daha az- olması.  Çünkü Hizbullah daha büyük iç siyasi kazanımlar için değil, bölgesel bir ideolojik proje için mücadele ediyor. Şu anda olduğu gibi, silahlarını tamamen veya kısmen elinde tutmakta ısrar etmesi, bir İsrail savaşı veya iç çöküş için en hızlı reçetedir. Her ikisi de barışçıl bir çözümle aynı sonuca varacak kanlı seçeneklerdir. O seçenek de artık var olma umudu kalmamış silahın teslim edilmesidir. Hizbullah’ın çevresi, tüm Lübnanlılar gibi, acil bir biçimde yıkılmış bölgelerin ve tesislerin yeniden inşasının önünü açacak siyasi seçeneklere ihtiyaç duymaktadır; bunun tek yolu da silahlar sayfasının bir kerede ve tamamen kapatılmasıdır.