Gazze'deki sahne bir çizgi film gibi; bir silahlı kuvvetin filosu, gerçeğin silahsız filosunu kovalıyor. Tom ve Jerry. Tom'un attığı tüm pençeler, Jerry'nin becerisi karşısında işe yaramıyor. Barış filosu zekice ve çevik bir şekilde manevralar yaparken, Netanyahu'nun filosu öfkeyle ve tehditler savurarak saçını yoluyor. Bu sahne Lübnanlı bir şiiri ve Amr bin Külsum'un tehditlerini anımsatıyor:
Toprağı bize dar gelene kadar doldurduk
Ve denizi de gemilerimizle dolduracağız
Netanyahu'nun son günlerdeki hayal kırıklıkları neredeyse inanılmaz. BM Genel Kurul salonu, konuşmasını yapmak üzere görünür görünmez delegeler tarafından boşaltılıyor. Sonra Donald Trump onu Beyaz Saray'ın arka kapısından karşılıyor, çünkü biraz sonra ona unutulmaz bir ders verecek: Katar'ın güvenliği ABD'nin güvenliğidir. Bir daha asla sınırları aşmaya cesaret etme. Ne kadar güçlü olursanız olun, siz İsrail'siniz, biz de ABD'yiz.
Dünya, “İsrail Kralı”nı karada ve denizde izole etti. Askeri gücünü yenilmiş ve gülünç bir güce dönüştürdü. Öfkeden kuduruyor, Jerry ise rengarenk filonun arkasından gülüyor.
Evet, trajedinin zirvesinde bir tür ironi olabilir. Amerikan başkanına hiçbir sınır tanımadan politikalar dayatabileceğini sanan adamı, Amerikan başkanı göğsünden tutup ona “tarihten alman gereken çok ders var” her zaman “korunduğunu, korumadığını” hatırla dedi. İkimiz için de temel farkı unutmamak en iyisi, arada özel bir ilişki olduğu doğru, ancak aynı zamanda çıkarların ve kadim Ortadoğu kadar eski tarihi gerçeklerin de olduğunu unutma diye ekledi.
Genel Kurul Salonu'nda ve Gazze denizinde, dünyanın büyük bir bölümü çıkıp, İsrail'e kendisini “barbar” Arapların ebedi kurbanı olarak sunduğunda onu desteklediğini ama iki yıldır imha savaşı yürüterek, savaş suçları işleyerek, sivilleri, kadınları ve çocukları öldürerek, fosfor bombaları kullanarak, kendini en vahşi barbar olarak sunmaya devam ettiğini söyledi.
Sonsuza dek tüm bunlara göz yumma suçunu sürdüremeyeceğini gösterdi.