Cemile Bayraktar
Gazeteci-Yazar
TT

İsrail’in yasadışı yerleşim birimleri

İsrail’in Filistinlilere karşı işlediği suçlar, yargılanmaya başlasa hiçbir İsrailli yönetici, hakiki adalete değil ortalama adalete sahip bir mahkemede bile beraat edemez. Yahudilere karşı işledikleri suçlar nedeniyle Nazilerin ülke mahkemeleri ya da uluslararası mahkemelerde yargılandığı emsal davalara baktığınızda Nazilerin, bugün İsrail’in Filistinlilere karşı işlediği her suçu işlediğini, Naziler yargılanırken İsrail’in sadece kınanmakla geçiştirildiği görülür. (İsrail’in en fazla rahatsız olduğu konu, Naziler ile kendileri arasında analoji kurulması, her platformda bunu engellemeye çalışıyor ancak kendilerine davranıldığı gibi davranmaya devam ettiği müddetçe bu haklı analojiden kurtulamayacak.)

Demografi ile oynama, insanları yerlerinden etme, kendisine saldırmamış bir ülkeye savaş açma, ırkçılık, ayrımcılık, ibadet engelleme, yasa dışı yerleşim birimleri ile Filistinlilere kendi ülkelerinde yaşam hakkı vermemesi, çocukları hedef alan saldırılar, bir sindirme yöntemi olarak elektrik, su gibi temel ihtiyaçlara erişimi engelleme, sağlık hizmeti alınmasını engelleme, Filistinlilerin geçim kaynaklarından biri olan zeytin ağaçlarını kesme ve Filistinlilerin hayvanlarına bile tahammül edemeyip, Filistinlilerin koyun ve keçilerini vahşice öldürme, otistik bir genci öldüren İsrail polisini beraat ettirme… bunların hepsi ama hepsi hukuken karşılığı olan suçlar ve İsrail bu suçları on yıllardır her gün işliyor.

İsrail bu aralar kendi iç sorunları ile meşgul, Netanyahu ve aşırı sağcı ırkçılardan oluşan kabinesi sadece Filistinliler için değil İsrailliler için bile ciddi problem oluşturuyor. Netanyahu’nun yargı reformuna karşı sadece İsrailli siviller değil askerler dahi tepkili. Ancak bu gerilim ve aşırı yoğunluklu kitlesel eylemler bile İsrail ve İsraillileri, Filistinlilerin hayatlarını cehenneme çevirmekten alıkoyamıyor.

İsrail, BM tarafından da suç olarak kabul edilen yasa dışı yerleşim birimleri ile ve Filistinlilerin evlerine İsraillileri yerleştirme icraatıyla Batı Şeria’yı ilhak planını hiç hız kesmeden uygulamaya devam ediyor.

Düşünün, zaten vatanınızın çoğu işgal altında, işgal altındaki vatanınızda ailenizle birlikte yaşadığınız birkaç göz odadan oluşan bir eviniz var, mahreminiz, çocuğunuzun doğduğu ev, belki birkaç çiçek dikerek şenlendirdiğiniz balkonunuz, birkaç güzel anınız, tabağınız, koltuğunuz… Bir grup İsrailli geliyor sizi ve ailenizi karga tulumba evinizden atıyor, o eve yerleşiyor, bir de evinize dönmemeniz için o grup içinden birkaç kişi sizin evinizin kapısında silahla size karşı nöbet tutuyor. Sığınacağınız, hakkınızı arayacağınız bir merci, resmi bir kurum da yok zira o resmi kurumun tanıdığı imkanla size bunlar yapılıyor. Bundan daha büyük daha yıpratıcı bir işgal biçimi olabilir mi? İnsanın, çekip vursanız daha az acırdı, diyesi geliyor.

İsrail ise bu yasa dışı yerleşim birimi suçlarından vazgeçmek yerine kapsamını genişletiyor; İsrail, 2023 yılının ilk yarısında, geçmişe oranla rekor kırarak Batı Şeria’da 5 bin 700 yeni yerleşim birimi inşasını onayladı.

Yani bir yandan Filistinlilerin topraklarında İsrailli nüfusu ikamet ettirip demografi ile oynuyorlar diğer yandan Filistinlilerin zor şer de olsa halihazırda yaşadıkları meskenleri işgal ediyorlar. BM ve hatta ABD bile kınamak zorunda kalıyor, çünkü bunlar artık göz yumulamayacak boyuta gelmiş işgaller, ancak İsrail bu tavrından vazgeçmek şöyle dursun yerleşim birimlerini arttırarak hiçbir engelle karşılaşmadan amacına doğru yürüyor.

Batı Şeria, 1967 savaşından bu yana İsrail işgali altında. Asırlardır Filistinlilerin yurdu, dolayısıyla olası bir Filistin devleti kurulması halinde önemli bir merkez olabilme ihtimali var. Ancak hem dini gerekçeleri bahane eden bazı Yahudiler, hem de Batı Şeria’yı tamamen ilhak etmek isteyen İsrail, işgal ve ilhak planı doğrultusunda 1967’den bu yana olası bir Filistin devleti ihtimali bile doğmasın diye Batı Şeria’ya İsraillileri yerleştiriyor, birçok kolaylaştırıcı imkan ile bunu teşvik ediyor. Filistinlilerin hayatını zorlaştırmak ve yerleşimcilerin güvenliğini sağlamak için de her yere tel örgüler, duvarlar inşa ediyor. Nihayetinde amaç burada İsrailli nüfusun olduğunu iddia ederek, ilhak ile Batı Şeria’yı İsrail’in “resmi” bir parçası haline getirmek. Ve bugünlerde, en azından İsrail Batı’nın geçmişte olduğu gibi doğrudan desteğini alamıyor ama ilhak planından kendisini alıkoyacak bir engelle de karşılaşmıyor. Geriye ise uzun yıllardır olduğu gibi, kendi yurtlarından, evlerinden zorla çıkarılan Filistinlilerin sadece belli medya organlarında görebildiğimiz feryatları kalıyor.