Grupları ve partileri, söylemleri ve sembolleri ile siyasal İslam olgusu, son yıllarda Arap ve İslam toplumlarında meydana gelen en önemli olgulardan biri. Sahip olduğu varlık, ne Arap dünyasındaki uluslararası sol söylemin varlığından, ne de dallarıyla birlikte Arap milliyetçiliği söyleminin varlığından daha az değil. Her halükarda, etki ve birden fazla bağlamda yayılma alanında da bu iki akımın halefi oldu.
Suudi Arabistan’daki İslami Sahve (Uyanış) hareketi ise nihayetinde karmaşık ve dallara ayrılmış bir söylemin siyasi bir tezahürü. Körfez ülkelerinde ve Suudi Arabistan'da, etkisinin birçok veri ve değişkene göre gerileyip yükseldiği zaman dilimlerinden geçtiyse de, eski bir tarihe ve kurucu Kral (Abdulaziz) dönemine kadar uzanan erken bir varlığa sahip. Bu olgu, gerileyişi ve yükselişi hakkında birçok araştırma ve çalışma, kitap ve makale yayınlandı. Medyada bu konuda elbette kalitesi, doğruluğu ve etkisi değişen birçok program yapıldı.
Bu satırların yazarı 3 ay önce Al-Arabiya kanalında yayınlanan Nedve programına konuk olmuştu ve ele alınan konulardan biri de Suudi Arabistan'da Sahve eleştirisi tarihiyle ilgiliydi. Sahve eleştirisi sorusu kendisini detaylarıyla ele almak için bir programın süresinin yetmeyeceği kadar büyük bir soru, bu nedenle kısaca ele alındı. Bu, hızlı ve kısa olmayı, tamamen atlamak yerine hızla işlemeyi önceleyen medya standartlarıyla ciddi konuları ele almanın neden olduğu sorununun bir parçası.
9 Ağustos'ta Mişari Zeydi bu gazetedeki köşesinde "Amim ve Nafisi: Favorilere ekle” başlıklı bir makale yazmıştı. Makalesinde sosyal medya ünlülerinden birinin ünlü Kuveytli Sahveci Abdullah el-Nefisi'yi eleştirirken Prof. Dr. Ali Amim'in fikirlerini çaldığı bir vakadan bahsediyor ve Prof. Muhammed el-Seyf’in bu çalma eylemine karşı yazdığı eleştiriye işaret ediyordu. Muhammed Seyf ayrıca Prof. Dr. Amim’in eski makalelerine ve daha sonra yayınladığı bilindik, yaygın ve Nefisi'nin şahsiyeti ile ilgilenen herkes için gerçek bir referans teşkil eden kitabına da atıfta bulunuyor.
Makale bana katıldığım programı ve Suudi Arabistan'da Sahve eleştirisi tarihiyle ilgili soruyu yeniden hatırlattı. Sahve eleştirisi üzerinde durulmayı hak eden bir tarih. Sahva ile mücadelede kitapları, makaleleri ve duruşları ile Gazi el-Kuseybi, yine kitapları, yazıları ve duruşlarıyla Turki el-Hamad bu tarihin iki önemli simgesi. Bu bağlamda Ali Amim’i de unutmak mümkün değil. Amim’i televizyon programlarına çok katılmasa da onlarca yıl boyunca bu konu hakkında yazdıkları ve öne sürdüğü teoriler yeterince fazla, hepsi yayınlanmış ve herkese açık.
Suudi Arabistan'da her biri kendi alanında Sahve'yi eleştirenler çok ve hepsini bir makalede incelemek mümkün değil. Eleştirilerini önemli makaleler, araştırmalar, romanlar, programlar, basın ve medya çalışmaları aracılığıyla sundular. Aralarında parlak ve etkili isimler var ama Ali Amim, eleştirisinin derinliği, sürekliliği ve kapsayıcılığıyla farklılık gösteriyor. Bu üçü Amim’in tarihinin, kaleminin ve duruşunun kanıtladığı gibi başkalarında nadir bulabileceğiniz özellikler.
Arap edebiyatımızda yaşayanlar nadiren takdir görürler, bilim, edebiyat ve eleştiri alanlarındaki önemli ve etkili isimler öldükten sonra takdir edilirler. Bu, üstesinden gelinebilecek kötü bir olgu ve günümüzün sorunu, bunun kültür alanındaki seçkinler arasında hâlâ mevcut bir olgu olması. Ancak sosyal medya fenomenleri bunun üzerinden de atlayıp geçtiler ve birçoğu iyi anlamadıkları ciddi ve derin konularda birbirlerini övüp duruyorlar. Oysa söz konusu fenomenler bu ciddi ve derin konuları iyi anlamadıkları için bilimin gerçekleriyle, tarihin verileriyle, olayların gerçekleriyle oynuyorlar. Eski bir şair şöyle demişti: Birbirlerini öven insanlar arasında kaldım, öyle ki âmâlar bile birbirlerini övüyorlar. Ali Amim ve çalışmaları kişiliği ve içeriği açısından daha fazla tartışmayı, araştırılmayı ve anımsatılmayı hak ediyor.
Ali Amim, ağırbaşlı bir Suudi Arabistanlı entelektüel, eleştirmen ve fikir tarihçisi ve ele aldığı birçok konuda net pozisyonları ve ciddi görüşleri bulunuyor. Nedenli ve bazen nedensiz övülen ve takdir edilen birçok Arap ve Batılı isimden hiçbir şekilde daha az değil. Çalışmalarında Sahve eleştirisi öne çıksa ve bu, Suudi Arabistanlı ve Arap bir isim olarak kariyerinde bir dönüm noktası oluştursa da, çalışmaları bu konu ile sınırlı değil.
90’ların sonu ve yeni milenyumun ilk on yılının başlangıcı, Suudi Arabistan'daki kültürel aktivizm tarihi ve özellikle Sahve eleştirisi tarihi için önemli bir andı. Meclislerde, seminerlerde ve münazaralarda Sahva akımının rahminden doğan bir tür “İslami aydınlanma” akımı, Sahve akımlarıyla çok yönlü bir mücadele yürütüyordu. İslami aydınlanma akımının karşısında ise açıklamalarında, fetvalarında ve yayınlarında eşi benzeri görülmemiş bir aşırılığa yönelen Selefi cihatçı akım yer alıyordu. Aynı aşamada, Sahve’nin sembolleri hapishaneden çıktıklarında karşılarında yeni bir sahne ve var olan bir mücadele buldular. Onlar da çok geçmeden bu sahne ve mücadele ile her biri kendi yöntemiyle bir arada yaşadılar. Ama bu ayrı bir hikaye.
O aşamada, İslami aydınlanma akımından bir grup, Riyad'ın el-Alya mahallesindeki California Cafe’de toplanıyordu. Ali Amim, bu gençlerle sürekli ve kesintisiz bir şekilde iletişim kurmaya çok gayret etti. Onlarla münakaşa ve tartışmalara girdi, çalıştığı veya etkin olduğu gazeteler vasıtası ile fikir ve eleştirilerini yayımlamalarında onlara destek oldu. Bu gençleri neredeyse ilk fark eden o oldu, onlarla yoğun bir şekilde iletişim kurdu ve birçoğu ile hâlâ sürekli iletişim halinde.
11 Eylül 2001 olayları ve El Kaide'nin ABD'deki terör eylemlerinden sonra Suudi Arabistan uluslararası medyaya açıldı. Dünyanın dört bir yanından gazeteciler ve araştırmacılar, bu eylemlere katılan 15 kişinin çıktığı bu toplumu araştırmaya geldiler. Bunların çoğu, İslamcı Sahve akımlarına ve gruplarına, sembollerine ve fikirlerine odaklandı. O dönemde basında haber dosyaları hazırlandı, bilimsel araştırmalar ve akademik kitaplar yayınlandı. Söz konusu Batılı gazeteci ve araştırmacıların çoğu, daha sonra yayınladıkları yayınlarda, her birinin önermelerine ve mensubu olduğu akıma uygun olarak Sahva sembollerinden ve söylemlerinden etkilendiler. Ali Amim ve o dönemde İslami aydınlanma hareketinin çalışmalarının aksine, bu kişilerin çalışmalarının çoğu yüzeyseldi ve belirsiz pozisyonlara sahipti.
Sahve bununla da yetinmeyerek bizzat kendisi Sahve eleştirisi tarihini gasp etmek için ciddi iç girişimlerde bulundu ki bu şüphesiz tam bir paradokstu. Ama bu gerçekten de oldu ve bu tarihi tahrif etmeye, yeniden yazmaya, toplumsal ve bireysel olarak Sahve tarihini yazmaya çalışan kişilerin adıyla toplu kitaplar basıldı. Bu, daha önce siyer ve İslam tarihi alanında da uygulanmış bilinen bir İhvan (Müslüman Kardeşler) yöntemi. Bunlar İhvan-ı Müslimin ve siyasal İslamcı grupların perspektifine göre baştan sona yeniden yazılmalıydı.
Suudi Arabistan'da İslamcı Sahva’nın tarihi henüz yazılmadığı gibi, Sahva eleştirisi tarihi de yazılmadı. Bu da, ciddi araştırmacıların ve gençlerin bunu kültürel, sosyal ve akademik olarak derinlemesine incelemelerinin önünü açıyor.
Son olarak, Prof. Dr. Ali Amim, sosyal medya döneminde ciddi bir araştırmacı, saygıdeğer isimlerin bile aceleci yorumlar yaptığı bir çağda ağırbaşlı bir eleştirmen, kültürün bir süs haline geldiği bir zamanda araçlarını iyi kullanabilen bir entelektüel modelidir.