Mişari Zeydi
Suudi Arabistanlı gazeteci- yazar
TT

Musk’ın bizi arkadaşlığa zorlaması doğru mu?

BBC’nin haberine göre Elon Musk netti. Önceden Twitter iken adını X olarak değiştirdiği platformunun, ülkede tüm seslerin duyulduğu bir ‘dijital meydan’ olmasını istiyormuş.

Bu yorum, bugün dünyanın en ünlü etkileşim platformunun sahibinin uygulamada engelleme seçeneğini kaldıracağını ilan etmesi vesilesiyle yapıldı.

Yani sosyal medya uygulaması X’te (eski adıyla Twitter) hesabı olan kişi, herhangi bir sebepten dolayı hoşlanmadığı bir kişiyi artık engelleyemeyecek. Bununla birlikte ‘sessizleştirme’ özelliği değişmedi. Yani istenmeyen hesabın paylaşımlarına dair size herhangi bir bildirim gelmez ama siz onun hesabında görünürsünüz. O da isterse sizin paylaşımlarınıza yorum yapabilir.

Musk, engelleme seçeneğinin ‘anlamsız’ bir özellik olduğunu söyledi. Twitter’ın kurucusu ve eski başkanı Jack Dorsey de bunu şu sözlerle onayladı:

Yüzde yüz katılıyorum. Sessize alın, yeter.”

Burada önemli olan bu adımın ahlaki ve kültürel yanıdır. Yeryüzünde herhangi bir insanın yol arkadaşlarını, sohbet meclisini, kimlerle etkileşime girip girmeyeceğini seçme hakkı yok mu?!

Gerçek ve içinde yaşanılan dünyada düşüncelerinden hoşlanmadığınız, arkadaşlıklarından tat almadığınız ve bir yakınlık kuramadığınız insanlarla ilişki kurmak ‘zorunda bırakılmanız’ doğru mu?!

Evet, bu doğal bir insan davranışıdır. Aksi takdirde tüm dünya penceresiz, kapısız, duvarsız ve perdesiz olarak birbirine açık olsaydı insanlar patlar, her gün kavgalar çıkardı.  

Yıllar boyunca her günü, her saati ve her dakikayı bir arada geçiren mahkûmlar, ‘sosyal hayatın’ aşırı doz tüketiminden ötürü çoğu zaman en önemsiz nedenlerle aralarında sorunlar ve çatışmalar yaşar.  

Korona karantinasının olduğu ve insanların zorla evlerinde oturtuldukları günleri hatırlayanlar, bunun hiç hesapta olmayan başka sorunlara nasıl yol açtığını da bilir.

Bir arkadaşım anlatıyor:

“Küçük ailemle birlikte, bir penceresi binanın iç aydınlatmasına bakan bir dairede oturuyorduk. Hayat sakinleşince ve evlerimizden çıkamaz olunca ister istemez birbirimizin sesini, hikâyelerini ve sırlarını duymaya başladık. Bir gün bastırılmaya çalışılan bir inilti ve hüzünlü bir ağlama sesi duydum. Ama bu bir adam sesiydi. Daha sonra bunun, karısının kendisine ‘bağırmasına’ öfkelenen bir kocanın sesi olduğunu anladım. Normalde çıkıp kafeye ya da arkadaşlarının yanına giderdi ve döndüğünde sorun orada biterdi. Ama bugün, yani koronavirüs karantinası günlerinde bir arada bulunma ve karışma mecburiyetinden bir çıkış yolu yok.”

Dikkat edin, birbiriyle yeteri kadar iyi geçinmesi beklenen insanlardan bahsediyorsunuz. Ancak ‘haddinden fazla’ karşı karşıya gelme ve bir arada bulunma, kaçınılmaz olarak sürtüşmeler ve kıvılcımlar çıkarır…

Bir de düşüncesinden hoşlanmadığınız, mizacından hazzetmediğiniz ve tabiatından tiksindiğiniz birini, bugün gerçek dünyadan daha gerçek hale gelen sanal âlemde bile olsa görmek zorunda bırakıldığınızı düşünün!