Her madalyonun nasıl iki yüzü varsa gücün de öyle iki yüzü vardır: sert ya da kaba ve yumuşak. İlkiyle kastedilen; siyasi hedefleri gerçekleştirmek için tehdide, askerî güce veya ekonomik yaptırımlara başvurmaktır. Yumuşak güç ise (uzmanların görüşüne göre) siyasi hedefleri, başkalarının davranışlarını onları zorlamaksızın ikna ve cazibe yoluyla değiştirerek gerçekleştirme becerisidir. Mesela enstitü, üniversite ve müesseseler gibi yüksek öğretim merkezleri yumuşak güç sınıfına girmektedir. Elbette bununla sınırlı değil. Kültür, düşünce, sanat, siyaset ve basın kurumları da keza. Barışta kullanıldığı gibi, imkânlarından istifade etmek için savaş zamanlarında da yumuşak güç kullanılabilir.
Bu bağlamda son zamanlarda Birleşik Krallık’ta Bakan Suella Braverman başkanlığındaki İçişleri Bakanlığı ile temsil edilen hükümet ile üniversiteler arasında açık bir çatışmaya şahit olmaya başladık. Sayın Braverman, (Manş Denizi’nin Fransa yakasından gelen yasa dışı göçmen teknelerini ve sayılarının ciddi oranda artışını durdurma konusundaki başarısızlığını telafi etmek için) aileleriyle birlikte Birleşik Krallık’a eğitim almak için gelen yabancı öğrencilere yönelik vize kısıtlaması önlemleri almaya başladı. Bakan’ın kısıtlama gerekçelerine dair açıklamasında söylediğine göre bu öğrenciler, mezun olduktan sonra ülkelerine dönmeyip aileleriyle birlikte Birleşik Krallık’ta kalmayı tercih ediyor. Öte yandan üniversiteler bu duruma şiddetle karşı çıkıyor, çünkü bu onları senede yaklaşık 40 milyar sterlin olduğu tahmin edilen büyük bir mali kaynaktan mahrum bırakır. Bu ise üniversitelerin eğitim programlarını, özellikle de uygulamalı bilim alanlarında laboratuvar ve saha çalışmalarının finansmanı konusunda olumsuz etkileyecektir. Birleşik Krallık yasaları, yabancı öğrencilerin mezun olduktan sonra iki yıl ülkede kalmalarına izin veriyor. Sayın Braverman, bu süreyi sadece 6 ayla sınırlandırmak istiyor.
İki aklı başında insan şu konuda fikir ayrılığına düşmez: Bir ülkedeki üniversiteler ve eğitim enstitüleri, bilimsel imkânlarıyla ne kadar meşhur ve öğrencilerini akademik anlamda donatmak için ne kadar ileri düzeyde olursa, farklı ülkelerden öğrencileri kendine çekme konusunda diğerlerine göre o kadar daha başarılı olabilir. Bunun sonucunda ev sahibi ülke iki kez fayda sağlar. Öncelikle, gelen öğrencilerin harç ücreti ile öğrenim ve konaklama masrafları için yaptığı harcamalardan maddi fayda temin eder. Sonra, gelecekte bu öğrenciler ülkelerine dönüp de onları karar mercii haline getirebilecek önemli makamlara gelirlerse, bu ev sahibi ülkenin menfaatine olur.
Birleşik Krallık’ta bir düşünce ve danışmanlık kuruluşu (Think Tank) olan Yüksek Öğretim Politikası Enstitüsü (Higher Education Policy Institute/HEPI), Birleşik Krallık’ta ve dünyanın diğer ülkelerinde yüksek öğretim alanında yumuşak gücün uluslararası düzeyde ölçülmesi konusunda uzmanlaşmıştır. Kurum özellikle, Birleşik Krallık’ta ve dünyanın başka yerlerinde üniversite eğitimi alan ve daha sonra kendi ülkelerinde karar mercii haline gelen yabancı öğrencilerin sayısına ilişkin yıllık raporlar (indeksler) yayınlıyor. Bu enstitü, Bakan Braverman’a karşı verilen mücadelenin tarafı haline geldi. Çünkü ona göre Bakan’ın kararı, bir değerlendirme hatası teşkil ediyor ve uzun vadede Birleşik Krallık’ın uluslararası sahada etkinliğinin azalmasıyla sonuçlanacak.
Birleşik Krallık basınında çıkan haberlere göre Enstitünün ilk raporları 2017 yılında yayınlandı. Rapora göre dünyadaki toplam 358 kral, cumhurbaşkanı ve hükümet başkanının 58’i, Birleşik Krallık üniversitelerinde eğitim görüp mezun oldu. Böylece Birleşik Krallık, bu konuda dünya ülkeleri arasında ilk sırada yer aldı. Listenin ikinci sırasında ise ABD vardı.
Sonraki yıllarda iş değişti ve ABD, Birleşik Krallık’ı yerinden ederek birinci sıraya yerleşmeyi başardı. Geçen yıl ABD, Birleşik Krallık ile arasındaki uçurumu daha da genişletti. Birleşik Krallık Başbakanı Rishi Sunak da dahil olmak üzere dünyanın farklı yerlerindeki 67 devlet başkanı ve hükümet başkanı, ABD üniversitelerinde okumuştu. Birleşik Krallık üniversitelerinde eğitim almış olanların sayısı ise 55.
Bu yıl Birleşik Krallık, üniversitelerinde okuyup da kendi ülkelerinde yönetimin başına geçenlerin sayısını 4 artırarak uçurumu daraltmayı başardı. Buna karşılık Amerikan üniversitelerinde okumuş olup da koltuklarını kaybeden başkanlarla ABD iki sayı kaybetti.
Fransa, üniversitelerinde eğitim görmüş olan 30 cumhurbaşkanı ve hükümet başkanıyla bu yıl listenin üçüncü sırasına yerleşti. Geçen yıl bu sayı 31’di. Rusya ise 10 sayısıyla dördüncü sırada yer aldı.