Cemile Bayraktar
Gazeteci-Yazar
TT

Fransa’nın laiklikten anladığı

Fransa, laikliğe kafayı takmış ülkelerden bir tanesi…

Laiklik derken, kabına sığmayan bir laiklik…

Kadın bedenini hedef alan, cinsiyetçi bir laiklik.

Takip edenler bilirler; laiklik savunucularının kendilerini meşrulaştırma araçlarından biri de dinlerin baskıcılığından kadınları kurtarma ülküsüdür. Kadını, “erkek egemen din anlayışı” içerisindeki baskıdan kurtarıp, “özgürlüğüne” kavuşturma.

İslamofobi yanlıları ise meseleyi bir adım daha ileri götürür ve İslam karşıtlığı gibi hürriyet kısıtlayıcı, ırkçı yaklaşımlarına haklılık ve taraftar kazandırmak için İslam’ın kadını baskıladığını, haklarını ihlal ettiğini iddia ederler. Bu anlamda İslam karşıtı feminist söylem öne çıkartılır.

Fransa, bu tip hürriyet kısıtlayıcı eylemleri uygulayan ülkelerin önde gelenlerinden biri.

Laiklik ilkesi gereği, dini sembollerin kamusal alanda “yasaklanmasından” yana, kadınların başörtüsü, abaya denilen bedenlerini örten elbiseler giymesi, laikliğin gereği olarak “yasaklanıyor.”

Okulda öğretmenler, öğrencilerin dini tercihlerini bilmek zorunda değilmiş.

Nasıl bir öğretmense artık, meşgalesi öğretmek değil, öğrencinin inancı üzerinden konum almak?

Tabi Fransa bu konuda hayal gücü oldukça geniş bir anlayışa sahip, sadece kamusal alanda değil, deniz ve havuzda da tesettürlü kadınların giydiği tesettür mayoları geçtiğimiz yıllarda bir dönem “yasaklandı.”

Yine makul bir nedenleri vardı; hijyen.

Oldukça ikna edici!

Yazının şu kısmına kadar kullandığım en önemli kelime “yasak” kelimesiydi.

Bir yanda hürriyeti gerekçe gösterip, yasaklar üretmek, işte Fransa’nın laiklikten anladığı tam olarak bu.

Fransa’da 2004’ten itibaren dini semboller okullarda yasaklandı. Tabi başörtüsü de…

2010’da kamuya ait yerlere peçe ile girilmesi yasaklandı.

Şimdi, abaya ile okullara girmek yasaklandı.

Fransa’nın uygulamaları keyfi de değil, uygulamalar hukuk ile “meşru”, kalıcı hale geliyor.

Abaya yasağından sonra abaya giyen kız öğrenciler okula alınmadı.

Fransa, daha önce de yazdığım gibi laik ilkesini gerekçe gösteriyor ancak bu yasakların ırkçı bir minvalde olduğunu, ülkede yaşayan Müslümanların rahatını kaçırmayı amaçladığını, Fransa’yı Müslümanlar için cazip bir yer olmaktan çıkarma niyeti taşıdığını söyleyenler de var.

Gerçek sebebi bilemiyoruz.

Ama şunu biliyoruz: Müslümanların modern dünyada sık sık karşı karşıya geldiği laiklik ilkesi, bir anlamda inanç hürriyeti sağlayan, inanca dayalı bir sistemin ayrımcı olması nedeniyle ayrımcı olmayan, inanca dayanmayan seküler bir tercihin özgürlükçü ürününü temsil ediyor. Ettiği vakidir. Ancak Fransa’nın uygulamaları bunun tam olarak aksini işaret ediyor.

Dini tercihe bağlı giyim kuşam, yani bireyin hür tercihi, yasaklanıyor.

Sürekli “yasaklar” icat edilerek laiklik korunmaz.

Sürekli yasak icat etmek laikliğin herkese eşit, her inanca eşit mesafede olunduğu değil, bazı inançların gerektirdiği tercihlerin yasaklandığı, o tercihlere ayrımcılık yapıldığı anlamına gelir.

Sonuçta, Fransa Eğitim Bakanı Attal, 27 Ağustos'ta okullarda abayanın yasaklanacağını duyurmuştu. Müslümanların haklarını savunan ADM Derneği, yasağı Danıştay'a taşıdı. Danıştay’ın, 7 Eylül'de açıkladığı karara göre, abaya yasağı "özel hayata saygı, ibadet ve eğitim haklarını" ihlal etmiyor.

Fransa’da birkaç sendika, dernek daha abaya yasağını Danıştay’a götürmeye hazırlanıyor.

Müslümanlar bazı yerlerde eylem yapıyor.

Şimdilik Fransa, hürriyet kısıtlayıcı yasaklar listesine bir tanesini daha eklemiş durumda, bu hürriyet kısıtlayıcı tutumundan da vazgeçecek gibi görünmüyor. Bu zaten bilinen bir şey.

Bilinen ancak bilmezden gelinen konu ise, laiklik bahane edilerek, Müslüman kadınların hür tercihlerinin baskı ile kısıtlandığı, Fransa’nın laiklikten anladığının da yasakçılık olduğu.

Bir daha laiklikten ilham alarak “Müslüman kadınları özgürlüğüne kavuşturmak için” yollara düşmeye kalkanlar olursa ellerine Fransa’nın kadın hakları ihlalleriyle dolu karnesini de almalarını telkin edelim. Böylece, din mi kadınlar üzerinde bir baskı aracı yoksa Fransa tipi laiklik mi, hep birlikte daha yakından görmüş oluruz.