Semir Ataullah
Lübnanlı gazeteci - yazar
TT

İsrail: Diğer cephe

ABD’li bir yazar, İsraillilerin Birleşmiş Milletler (BM) düşmanı olarak doğduğunu söylüyor. Her ne kadar İsrail, uluslararası örgütün kararıyla doğmuş olsa da hemen hemen her karar ona ve onun politikalarına düşmandı. İbrani devleti şu anda Gazze Savaşı’nı iki cephede yürütüyor: Birincisi Gazzeli çocuklar ve diğeri BM Güvenlik Konseyi. İsrail, iki muhteşem sürprizi aynı anda yaşadı. İlki askeri düzeyde 7 Ekim’de gerçekleşen Aksa Tufanı Operasyonu, ikincisiyse BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in yaşananlara yönelik tutumu. Siyasi düzeyde Portekizli diplomatın geçmişte İsrail'e daha yakın olduğu gözlemleniyordu. Ancak Gazze'de yaşanan dehşet karşısında ayağa kalktı ve duygusal ve dokunaklı bir mesajla Filistinlilerin gerçekleştirdiği operasyonun 1956 yılından bu yana yaşadıkları zulmün sonucu olduğunu söyledi. BM Genel Kurulu kararları, bağlayıcı olmasa da Gazze'de 14 oya karşılık 120 oyla ateşkes talep ederek İsrail'e bir darbe daha vurdu. Guterres, İsrail Dışişleri Bakanı Eli Cohen'in kınadığı kararın, Genel Kurul'daki oylama sürecinin kendisini “en azından yardım sağlamak amacıyla insani ateşkese yönelik desteğin artması konusunda iyimser olmaya” teşvik ettiğini söyledi.

BM Güvenlik Konseyi'ne Filistin halkının boğucu işgalden dolayı acı çektiğini bildiren de aynı isimdi.

Guterres, yurttaşı Fernando Bessoa'nın şiirini dünyaya yeniden hatırlatarak, “topraklarının sömürgeler tarafından yutulduğunu ve trajedilerine siyasi çözüm bulma umutlarının ortadan kaybolduğunu” gören insanların acılarından söz etti.

Guterres’in bu benzeri görülmemiş tutumunun aksine, ABD de benzeri görülmemiş bir pozisyon alıyordu. Derhal ateşkes yapılması yönünde oy kullanmayı reddetti. Yani İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, üç milyon insanın hayatının tamamen yok edilmesini tamamlamadan önce ateşkes yapılmasını istemedi. İngiltere Dışişleri Bakanı da aynı tutumu daha ılımlı bir tonda sergiledi.

Batı, Hamas'ın İsrail'i ortadan kaldırmak istediğini ve İsrail'in dünya Yahudileri için bir emniyet supabı olarak kurulduğunu söyleyerek, İsrail'in Hamas'a karşı savaşa girdiği bahanesini kullanıyor. Ancak bu fikir Gazze'de suya düştü. Geçen ay İsrailli Yahudilerin büyük göçü başladı ve Avrupa'daki ülkelerine geri döndüler. Araplar üzerinde uzun süre övündükten sonra büyüme kötüleşti ve borsa değerinin çoğunu kaybetti. Korkusuz ‘güçlü İsrail’ imajı, çantasıyla yastığı arasındaki farkı bilmeyen korkak imajına geri döndü.

Bir süre önce dünya gazetelerinde Almanya ile İsrail arasında anlaşma imzalandığına dair küçük bir haber dolaşmıştı. Buna göre Almanya'ya kendisini korumak için ‘demir bir şemsiye’ verilmişti. Yahudileri yok etme niyetinde olduğu söylenen Almanya'nın artık İsrail'in koruması altında olmasını neden kimse merak etmiyor bilmiyorum. Almanya Başbakanı Olaf Scholz'un, ABD Başkanı Joe Biden'ın hemen ardından Netanyahu'ya destek veren ikinci kişi olduğunu gördük. Oldu ve oluyor, hepsi tek bir başlık altında: İsrail'in varlığına yönelik bir tehlike var, ancak Gazze'de olup bitenlere gelince hiçbir sıkıntı yok! Gassan Şerbil'in Pazartesi günü yayınlanan makalesinde ifade ettiği gibi, “insanların öldüğü ancak öldürülmediği” dostane bir süreç yaşanıyor.