Tarık Alhomayed
Suudi yazar. Şarku'l Avsat eski genel yayın yönetmeni
TT

İran ve müzakere masasında sandalye arayışı

İran'ın şu anki net hedefi, İsrailli rehineleri serbest bırakmak veya Gazze'deki savaşı durdurmak gibi, içeriği ve zamanı ne olursa olsun bir sonraki müzakere masasında kendisine sandalye bulmaktır. Aynı zamanda Hamas'ın iktidar yapısında gerçek bir kayıp olmamasını ve Hizbullah'ın savaşa sürüklenmemesini sağlamaktır.

Bu nedenle Tahran, 7 Ekim operasyonundan haberi olmadığı fikrini yerleştirmeye çalışıyor. Hasan Nasrallah da cuma günkü konuşmasına İran'ın veya Hizbullah’ın operasyonu bildiğini inkar ederek başladı. Bölgedeki direniş hareketlerinin kararlarını kendilerinin aldığını, operasyon kararını alanın da ‘direniş liderleri’ olduğunu söyledi.

Kanaatim şu ki İran'ın 7 Ekim'deki Hamas ve el-Kassam operasyonunu basit ayrıntılarla da olsa bilmediğine ya da Tahran'ın milislerinin bölgedeki operasyonlarından haberi olmadığına inananlar, herhangi birinin kredi kartı limitini bankanın haberi olmadan yükseltebileceğine inananlar gibidir!

Belki uluslararası toplum ve ondan önce de İsrail, bölgedeki askeri çatışmaların genişlemesini önlemek için İran'ın olaya dahil olmaması fikrini kabul edebilir. Zira kimse askeri çatışmaların kapsamının genişlemesini istemiyor ve bu uluslararası toplumun ve hatta artık İsrail'in de arzusu.

İran özellikle Hizbullah'ı feda etmek istemiyor. Çünkü Hizbullah’ın amacı Filistin meselesini ya da başka bir şeyi değil, Tahran'ı ve çıkarlarını korumak. Akdeniz'deki tüm bu ABD filolarını ve diğerlerini gören Tahran, Hizbullah’ın şu anda herhangi bir savaşa girmesini kabul edemez.

İran ayrıca Suriye cephesinde yapılacak herhangi bir gerçek askeri hamlenin oradaki oyunun kurallarının değişmesine yol açacağının da gayet farkında. Zira bu, Irak'tan Suriye'ye uzanan tedarik hatlarının kesilmesine yol açabilir. En önemlisi İran, herhangi bir askeri hamlenin Suriye'deki rejimin devrilmesine yol açmasından korkuyor.

Bu nedenle İran'ın şu anki hedefi, İsrail ve uluslararası toplumla bir çatışmadan kaçınmaktır. Özellikle de caydırıcılık gücünü yeniden tesis etmek için çılgınca ve her şeyi yok etmeye yönelik ezici bir arzuya kapılmış bir halde hareket eden İsrail'e yönelik benzeri görülmemiş uluslararası örtü göz önüne alındığında.

Aynı şekilde Gazze'deki Hamas otoritesinin durumunu etkileyebilecek herhangi bir değişikliği, özellikle de burada geçici bir uluslararası otoritenin kurulmasını ve sonrasında Gazze'nin Filistin Otoritesi’ne devredilmesini önlemek istiyor. İran bu konuda yapılacak müzakerelerde sandalyesini garanti altına almayı hedefliyor.

İran, Gazze'deki savaşın bu kez öncekilerden tamamen farklı olduğunun bilincinde. Kesin ve en tehlikeli olan ise İsrail dahil olmak üzere bölgedeki tüm tarafların savaşın sonuçlarını, nereye kadar uzanabileceğini, nihai hedefinin ne olduğunu çok iyi bilmemesidir.

İran'ın şu anda isteyeceği son şey, savaş sahasındaki bir yenilgi ve bölgedeki yıkıcı araçlarından birinin kaybıdır. Aynı şekilde müzakere masasındaki sandalyesini kaybetmesi de mevcut koşulları, dolayısıyla temel denklemleri değiştirebilir.

Tahran, mevcut durumun, fiilen iki devletli bir çözümle sonuçlanabilecek barış sürecinin gerçek anlamda yeniden canlandırılmasıyla sonuçlanmasını istemiyor. Gelgelelim İsmail Heniyye, çarşamba günü tüm tarafları hayrete düşürerek bu çözümü kabul ettiklerini açıkladı.

Bu nedenle, İran’ın sahte ‘direniş’ ekseni hakkında artan gösterişli açıklamalarının ortasında Tahran'ın operasyon hakkında hiçbir bilgisi olmadığını söyleyen bu kampanyaya şahit oluyoruz.