Abdurrahman Şalkam
TT

Kıtaları aşan Gazze

İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırganlığı dünyanın siyasi, insani ve ahlaki duraklarını karıştırdı. Dünyanın kıtaları arasında benimsenen tutumlar farklılık gösterdi. Kimi İsrail’in yanında çekincesiz saf tutarken kimi de bu yüzyılın daha önce hiç şahit olmadığı türden bir katliama maruz kalan Filistinlilere sempati duydu.

Dünyanın çeşitli ülkelerindeki kamuoyu, yönelimleri bakımından hükümetlerin resmi tutumlarından genelde farklı olmuştur. Ancak Afrika ülkelerinde, Filistin halkına verilen resmi desteğin dereceleri değişse de kamuoyu ve resmi tutum aynıydı. Hem Afrika’da hem de uluslararası alanda söz sahibi ülkelerden biri olan Güney Afrika devletinin resmi ve halk düzeyindeki tavrı aleni ve güçlüydü. İsrail’in saldırganlığı kınanarak diplomatları İsrail’den geri çekme kararı alındı. Güney Afrika’nın çeşitli şehirlerinde Filistinlilere destek amaçlı halk gösterileri günlerce devam etti. Birçok Afrika ülkesi Gazze’deki Filistin halkına destek için büyük gösterilere tanık oldu. Yüzyıllar boyunca sömürgeciliğin boyunduruğu altında zulüm görüp ırk ayrımcılığına maruz kalan Afrika halkları, sömürgeciliğe ve ırkçılığa karşı uzun mücadelelerinin yanında olup kendilerine askeri, siyasi ve mali destek sağlayan Arap halklarının tutumunu unutmuyorlar. Kıtanın güneyindeki Apartheid rejiminin boykot edilmesinde bütün Arap ülkelerin ciddi bir rolü vardı. Eski Güney Afrika lideri Nelson Mandela, Filistin davasının en büyük destekçilerinden biriydi.

İsrail, Kıta ülkeleriyle siyasi ve ekonomi ilişkilerini geliştirmek için büyük çaba harcadı ve Afrika Birliği’ne (AfB) gözlemci statüsünde katılmak için ısrarlı girişimlerde bulundu. Ancak AfB ülkelerinin çoğunluğu buna itiraz ederken, oybirliğiyle Filistin devletinin daimi gözlemci statüsünde birliğe kabul edilmesini destekledi. İsrail’le diplomatik ilişkilerini sürdüren Afrika ülkelerinde bile Gazze’deki Filistin halkına destek ve dayanışma yönünde kamuoyu ve medya sektöründen sesler yükseliyor. Örneğin İsrail’le erken ilişkiler kuran Uganda, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırganlığını medyada neredeyse oy birliğiyle kınıyor.

Uganda Devlet Başkanı Yoweri Museveni, Trablus’ta merhum Albay Muammer Kaddafi ile görüştüğünde, albay ona sert bir eleştiride bulunarak “Ülkenizde sizi iktidar koltuğuna getiren bizken nasıl İsrail’i ziyaret edip onunla askeri ve güvenlik ilişkileri kurarsınız?” diye çıkışmıştı. Buna karşılık Museveni kendini şu sözlerle savundu:

“Beni bunu yapmaya iten sizlersiniz. Tanrının Direniş Ordusu (LRA) bizim ilk ve en tehlikeli düşmanımız. Ormanlarda bizimle savaşıyor ve gece saldırıları gerçekleştiriyorlar. Hasan et-Turabi’nin formüle ettiği, başta Uganda olmak üzere Afrika ülkelerini İslamlaştırmayı amaçlayan medeniyet projesinin hayata geçirilmesi için Sudan’daki Hasan el-Beşir hükümetinden LRA’ya büyük destek geliyor (...) Gece muharebelerinde LRA’ya karşı koymamızı sağlayacak ileri düzey askeri teknolojiye çok ihtiyacımız var ve bu ileri teknoloji de İsrail’de mevcut.”

Afrika ülkeleri, Haziran Savaşı'nın ardından İsrail’le ilişkilerini kestikten sonra yeniden başlattı. Müslüman Afrika ülkeleri Arap halklarıyla güçlü bir kardeşlik ve manevi ilişki içerisindedir ve hatta Hıristiyan çoğunluğun bulunduğu ülkeler bile bu ilişkide yer almaktadır. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırganlığını kınayan karar tasarısı üzerinde oylama yapıldığında Afrika ülkelerinin çoğunluğu kınama kararına destek verdi. Pek çok Afrika ülkesi ABD’den, hatta İsrail’den yardım almalarına ve bu yardıma çok ihtiyaç duymalarına rağmen Filistin davasını destekliyorlar ve bunu açıkça ifade edip uluslararası forumlarda resmi bir tutum sergilemekten çekinmiyorlar. Afrika’nın en büyük ülkesi olan Nijerya’da başkanlık koltuğunda Müslümanlar ve Hıristiyanlar dönüşümlü olarak oturuyor. Söylendiği gibi laik bir devlet ve uzun yıllardan beri radikal İslamcı Boko Haram Örgütü’nün şiddetinden mustarip olsa da buradaki resmi rejim Filistin davasına desteğini gizlemiyor. Bu büyük Afrika ülkesinde halk ve medya, kanlı İsrail saldırısına maruz kalan Gazze halkıyla dayanışma içinde olduğunu duyurmaktan çekinmiyor. Sahel ve Sahra Altı Afrika ülkeleri, yaşadıkları siyasi çalkantılara rağmen toplumsal kesimler, tüm farklılıkları ve fikir ayrılıklarıyla Gazze’deki Filistin halkına dayanışma ve destek konusunda birleşiyor. Muazzam zenginliğiyle gelecek vaat eden bu büyük Kıta, büyük küçük pek çok ülkenin kendisine doğru koşmasını sağlıyor. Arapların siyasi ve ekonomik yatırımlarını yapabilecek büyük bir rezervi temsil ediyor. Gazze’nin tanık olduğu kanlı İsrail savaşı, kıtasal ve uluslararası düzeyde resmi, halk ve medya pozisyonları için pratik bir sınama teşkil ediyor. Latin Amerika’da Gazze’deki Filistin halkını desteklemeye yönelik resmi tutumlar ortaya çıkarken, kamuoyu ve medyadaki tutumlar neredeyse oybirliğiyle daha yüksek bir sesle belirdi. Asya Kıtası’nda, Müslüman ülkeler dışında resmi tutumlar büyük ölçüde soğuktu; medya ise büyük ölçüde objektif olmasıyla göze çarpıyordu. Avrupa’da ise özellikle yaşlı kesim, yılların tozunu hafızasından silkeleyemedi. Medya ve finans çevrelerindeki büyük Yahudi varlığı hâlâ Nazi Holokostu’nun ve Yahudilerin geçtiğimiz yüzyıllarda Avrupa’da çektikleri acıların küllerini karıştırıyor. Ancak buna rağmen, İsrail ordusunun Gazze’de yaptığı katliamlara karşı protesto gösterileri düzenlendi. Resmi medya, İsrail’in kendi güvenliğini ‘İslamcı terörizm’ olarak tanımladığı şeye karşı savunma hakkı olduğu bahanesiyle İsrail’i savunma eğiliminde. Ancak pek çok gazete ve görsel-işitsel kanallarda siyasi ve entelektüel isimler konuk edilerek Filistin meselesinin objektif analizleri yapılıyor.

Tarihi İtalyan Rai kanalında verdiği dersler ile geniş bir takipçi kitlesine sahip olan tarih profesörü ve büyük düşünür Alessandro Barbero, Filistin’deki Yahudi varlığına ilişkin uzun ve derinlemesine bir tarihi sunum yaparak Yahudilerin tarihi iddialarını çürüttü. Örneğin Avrupa Birliği (AB) içinde ağırlığı olan siyasi bir etmen olarak Belçika ve İspanya tutumlarıyla, Filistin topraklarının uzun yıllardan beri tanık olduğu kanlı çatışmanın nedenlerini ortaya koydular, ki bu İsrail hükümetini öfkelendirdi.

Gazze siyaset, medya ve halk düzeyinde kıtaları aştı. Dünyanın dört bir yerindeki insanlar, Gazze’de parçalanmış bedenleri enkaz altında kalan ve yetersiz yaşam koşullarından dolayı acı içinde olan Filistinli çocuklar, kadınlar ve yaşlılarla birlikte nefes alıyor.

Acı içindeki Gazze’nin tanık olduğu olaylar hakkında dünyanın her ülkesinde çok şey söylendi, yazıldı ve bunlar milyarlarca insanın gönlünde yer etti. Dünya uzun yıllar Gazze’nin ötesinde bir vizyonla yaşayacak.