Rejimlerin farklılığına, tarihi felaketlere ve beklentilere rağmen siyaset her zaman ve her yerde aynı kuralları gerektirir. Her öz, kendi öncelikleri ve amacına sahiptir. Buna karşılık, düşüncenin politik rolünü oynadığını ve hipotezlerini kendisini bugüne iten gücüne doğru inşa ettiğini görüyoruz. Siyaset, çözülmesi gereken konu ve sorunlarla, uzlaşma politikasında istenilen faydayla doğrudan temas halindedir. Rusya Devlet Başkanı’nın 6 Aralık 2023 tarihinde ziyaret ettiği Suudi Arabistan Krallığı ile Rusya Federasyonu’nun sahip olduğu ikili ilişkiler çerçevesinde böyle bir sonuç çıkarılması yerinde görünüyor.
Ukrayna savaşına ve diğer mühim pek çok meseleye ek olarak, Gazze savaşı gibi bölgesel durumlar dikkate alındığında Putin’in ziyaretinin önemi ortaya çıkıyor. Bu mühim meseleler arasında petrol de yer alıyor. Nitekim iki ülke arasındaki köklü ortaklık, muazzam petrol üretim kapasitelerine ve iş birliğinin artışına yansıdı. Bu ilişki en son Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın Putin’i ülkesinde ağırlamasıyla taçlanmış oldu. İkili resmi bir görüşme oturumu düzenlendi. Toplantıda iki dost ülke arasındaki tarihi ve stratejik ilişkiler ve bu ilişkileri her alanda geliştirmenin yolları ele alındı. Genel olarak mevcut bölgesel ve uluslararası durumlara ilişkin görüş alışverişinde bulunuldu. Veliaht Prens, Suudi Arabistan ve Rusya arasındaki iş birliğinin Ortadoğu’da güvenliğin tesisine yardımcı olduğunu vurguladı.
Bu durumda iki ülke arasındaki iyi ve istikrarlı ilişkilere daha yakından bakmakta fayda var. Putin, içinde bulunduğumuz yıl boyunca Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) kuruluş belgesi olan Roma Tüzüğü’nü imzalamayan birçok müttefik ülkeye seyahat etti. Zira bu ülkelerin hükümetlerinin Putin’i UCM’ye teslim etme zorunluluğu yok. Bununla birlikte geleceğin de belirsiz olduğuna işaret etmek gerekir. Geçmişte yaşanan olayların anlamı aynı kalmayabilir ve belirleyici tek faktör olmayabilir.
Putin, aynı zamanda, geçtiğimiz ekim ayında Çin’deki Uluslararası Yeni İpek Yolu Ulaştırma ve Lojistik İş Forumu’nun oturum aralarında Çinli mevkidaşı Şi Cinping ile görüştü. Bu görüşmeden birkaç gün önce ise, hakkında uluslararası tutuklama kararının çıkarılmasından bu yana ilk yurtdışı gezisi olan Moskova’nın müttefiki Kırgızistan’ı ziyaret etti. Putin ekim ayı başlarında organizatörlere ‘sorun yaratmamak’ için uluslararası toplantılardan kaçındığını açıkladı.
Bunlara bakıldığında şimdi gücün hakkı oluşturduğunu ve uluslararası izolasyonu aştığını söyleyebilir miyiz? Küresel politika iki ucu keskin bir kılıç olduğundan Rusya’nın kendisini Batı’nın dayattığı izolasyondan kurtarmak için saatin akrebini tersine çevirmeyi düşünmesi için iyi bir neden oluştu. Bu noktada Kremlin danışmanı olarak görev yapan Dış Politika ve Savunma Konseyi Başkanı Fyodor Lukyanov’un şu sözlerine işaret etmek yerinde olacaktır:
“Putin’in Körfez’in iki büyük gücüne yaptığı ziyaret, Rusya’nın uluslararası izolasyondan çıkmakta olduğunun açık bir işaretidir (...) Bu, Rusya’nın Ortadoğu’daki nüfuzunu savunma hedefini güçlendiriyor ve ABD’nin geleneksel müttefikleri olan BAE ve Suudi Arabistan’ın dış politikalarında dengeyi sağlamaya istekli olduğunu gösteriyor.”
İki ülke için büyük önem taşıyan birçok alanda iş birliğinin geliştirilmesini ve Suudi Arabistan’ın başlattığı ve G20 ülkelerinin kabul ettiği döngüsel karbon ekonomisi yaklaşımını uygulayarak Krallık’ın iklim değişikliği alanındaki çabalarının desteklenmesini sağlayan bir strateji var. İki taraf, İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Paris Anlaşması ilkelerine bağlı kalmanın önemini ve iklim anlaşmalarının sıfır emisyona odaklanarak geliştirilip uygulanmasının gerekliliğini vurguladı.
Son olarak şunu anlıyoruz ki gerçek siyaset vizyonu, koşulların gidişatını kontrol eder ve temel amacına ulaşır. Böylece somut maddi gerçeklik, kimsenin izni gerekmeden kendini kabul ettirir. Rusya-Atlantik ilişkileri araştırmacısı Basil El-Hac Casim kapsamlı bir analizinde şu değerlendirmeyi yapıyor:
“Bugünkü Suudi vizyonu, bölgesel dengeyi sağlamak için uluslararası seçeneklerinin çeşitlendirilmesini gerektiriyor. Rusya’nın çatışmanın bazı tarafları üzerindeki etkisi dikkate alındığında Moskova’nın bölgesel krizlerdeki rolü önemlidir. Zaman değişti. Bugün Riyad ve Moskova’nın iş birliği açısından geniş bir perspektifi ve birçok ortak çıkarı var.”
Bütün bunların ötesinde bu ziyaret özellikle Suudi Arabistan ile ilişkiler açısından ayrı bir önem taşıyor. Çünkü bu, OPEC Plus’ın ve küresel petrol piyasalarının istikrarının ve Rusya Devlet Başkanı’nın, Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın Ukrayna krizinde farklı uyruklu esirlerin serbest bırakılması ve barış çabalarının devam ettirilmesi gibi üstlendiği insani ve siyasi çabalara duyduğu takdirin bir göstergesidir.