Nebil Amr
Filistinli siyasetçi ve yazar
TT

Savaşın ertesi günü: Cevapsız soru

Savaşın ertesi günü, yalnızca Gazze'deki savaşı takip etmeye odaklanmış medya araçları düzeyinde değil, aynı zamanda siyasi düzeyde de geniş çapta dillendirilen bir terim. Bu ‘trend’ siyasetin savaşla ilgili faaliyetlerinde eksik olmuyor.

Bu soruya yanıt vermek amacıyla, hepsi olmasa da çoğu hayal ürünü olan ya da bir kesinliğe dayanmayan çıkarımlarda bulunulan senaryolar dolaşıma sokuluyor. Bunun belki de en önemli nedeni, savaşın 7 Ekim'deki başlangıcından günümüze kadar sürekli tekrarlanan bir dizi sürpriz üretmiş olması ve üretmeye devam etmesidir. Doğrudan ve dolaylı tarafların bu sürprizlerin ipuçlarını yakalaması ve seyirlerinin yanı sıra sonuçlarını belirlemesi de imkânsızdı. Savaşı yürüten üç doğrudan tarafın pozisyonlarına ve görüşlerine bakalım. Bunlar finansman sağlayan ABD, neredeyse gerçekleşmesi imkânsız bir ajanda nedeniyle zor duruma düşen İsrail, İsrail'in yıkımı ve bunun Gazze halkı açısından ortaya çıkardığı ve göz yumamayacağı felaket durumunun baskısı altında şiddetli bir direniş gösteren Hamas’tır.

ABD’liler İsrail'e savaştan sonraki gün sorusunu cevaplaması için baskı yapıyorlar. Açık bir pozisyonun İsrail ajandasını etkilemesinden korkarak bu konuda son derece dikkatli konuşuyorlar. Çünkü bu durumda ABD’liler savaşı durdurma sorumluluğunu üstlenmiş olacaklar. Bu ise İsrail ajandası için kesin bir yenilgi, tüm yaşananlardan sonra hayatta kalmanın kendisine yeteceği Hamas için ise değerli bir zafer anlamına geliyor. Hayatta kalırsa Hamas, kararlılığının ve düşmanın hedeflerini boşa çıkarmasının bir zaferi olarak Gazze sokaklarında gücünü sergileyecektir.

Bir ölüm kalım savaşına girmek zorunda kalan, sahip olduğu savaşçı, teçhizat ve tünellerin azami kapasitesiyle savaşan Hamas, savaşının “Ya ölürüz ya öldürürüz” söylemi kapsamına girdiğinin farkında. Eğer rehavete kapılır ve ne pahasına olursa olsun hayatta kalmayı düşünmeye başlarsa, bu sadece Gazze üzerindeki hakimiyetini kaybetmesi değil, aynı zamanda Filistin, İsrail ve bölgesel denklemlerde etkili bir figür olarak da ortadan kalkması anlamına gelecek. Hamas için Gazze yönetimini kaybetmenin ardından sadece sığınma, vatansız kalma ve dağılma var.

Savaş üçgeninin üçüncü tarafı olan İsrail'in ise ertesi gün ile ilgili tutumu iç denklemin tüm tarafları arasında paylaşılıyor. Bunlardan ilki elbette siyasi kaderini belirleyecek bir seçim savaşı veriyormuşçasına savaşı yürüten Netanyahu ve ertesi gün hakkında, yalnızca Hamas'ı Gazze'den sürmekle kalmayıp, Gazze’nin kendisini coğrafi, demografik ve güvenlik açısından kapsamlı bir şekilde değiştirecek bir galip gibi konuşuyor. Kendisini muzaffer görüyor. Bu yüzden seçmenlerinden geride kalanlara, asgari düzeyde de olsa, kendisine güvenlerini koruyacak şekilde hitap ediyor.

İsrail'deki aşırı sağın en aşırıları gibi, iç muhaliflerine mantıksız gelen bir denkleme bağlı kalıyor. Bunun yıllarca, en azından İsrail liderliğindeki son gününe kadar açık bir savaş olarak devam etmesini istiyor. Netanyahu ile amansız bir şekilde savaşan Lapid gibi diğerlerine gelince; Lapid, Netanyahu’dan savaşı durdurmasını talep etmiyor, bunun yerine, 7 Ekim'deki ihmali ve liderliğinin İsrail'e kesin felaketler getirecek kafa karışıklığından dolayı ondan hesap soruyor.

İkisinin arasında pusuya yatmış en önemli isimse savaşı bir general olarak benimseyen, yansımalarıyla da hükümetin başına geçmeye hazırlanan bir politikacı olarak ilgilenen Gantz. Bu tutumu, eğer bu ortamda seçim yapılırsa, Knesset'te kendisine rahat bir çoğunluk sağlayacak geniş bir kitle sağlama konusunda etkili olduğunu kanıtladı. Bir general olarak Gantz, savaşın merkezinde olduğu sürece İsrail savunma ordusunu övüyor, bir politikacı olarak da kendisini uygun ve hükümetin beklenen başkanı olarak gören ABD’liler Amerikalılar nezdinde kartlarını güçlendiriyor.

ABD, Hamas ve İsrail'in bu tutumları karşısında, savaştan sonraki günün şeklini kim belirleyebilir? Ertesi gün nasıl olabilir? Bu çılgın savaş bugün, yarın veya ertesi gün biterse, bunun etkileriyle minimum düzeyde de olsa kim ilgilenecek? Filistinlileri bölgesel veya uluslararası düzeyde yönetmesi önerilecek taraf, Gazze’yi yerle bir edilmiş bir mezarlıktan yaşanabilir bir yere dönüştürmek için gereken çift haneli milyar dolarları elinde bulundurmadan böyle bir görevi nasıl üstlenebilir?

Görevi, her biri istisnai bir durumda yaşayan iki buçuk milyon Filistinlinin güvenliğini sağlamak, üstüne bir de İsrail'in güvenliğini garanti etmek iken kim Gazze'ye yönetici, vali, hatta kurtarıcı olarak gitmeyi kabul eder?

Savaşı takip eden gün veya günler boyunca gözle görülen şey budur ve bu sebeple herkes birçok nedenden dolayı kesin cevaplar belirlemekten kaçıyor. Bu nedenlerin en önemlisi ise ertesi günü kendisinden önceki günlerin belirleyecek olması. Ama özellikle bu nokta kimse tarafından bilinmiyor.