Cemile Bayraktar
Gazeteci-Yazar
TT

Milyar dolarlık casusluktan 150 dolarlık casusluğa

İsrail, bir işgal devleti olması yanında bir güvenlik devleti. Güvenliği en temele alan bir işgal devleti olmasına rağmen güvenliğini sağlamak için en insanlık dışı yöntemleri kullanıyor. Ancak İsrail’in güvenlik takıntısı bununla sınırlı değil, en az casusluğun zirve yaptığı Soğuk Savaş döneminde olduğu kadar ehemmiyet verdiği bir casusluk faaliyeti yürütüyor, bu da oldukça bilinen bir durum, komplo ya da İsrail güvenliğini algısal anlamda yüceltmek için kullanılan bir argüman değil.

Dünya dijitalleştiğinden bu yana klasik casusluk yöntemleri dışında siber casusluk da ülkelerin istihbaratları için başvurulan bir yöntem haline geldi. Yönetimler, kendi vatandaşlarından, yabancı ülkelere kadar ulaşabildikleri her kaynağı, herhangi bir güvenlik gerekçesiyle, yasal olmayan bir şekilde, siber yöntemlerle takip etmeye çalışıyor. Ve bu sadece İsrail’e has değil, tüm dünya ülkeleri bu durumda.

İsrail ve casusluk faaliyetlerine dönecek olursak; geçtiğimiz hafta İsrail-MOSSAD bağlantılı iki casusluk gelişmesi yaşandı. Birisi Jeffrey Epstein’in MOSSAD’a çalıştığını dair söylentiler ve Türkiye’de yapılan bir operasyonda 15 kişinin İsrail lehine casusluk yapmaları iddiasıyla tutuklanmalarıydı.

Epstein, Amerikalı finansçı-iş insanı ancak onu “önemli” yapan şey bu değil, kendisinin bir pedofili suçlusu olması, tutuklandıktan sonra şaibeli bir biçimde intihar etmesi ve en önemlisi kendisinin ülkelerin devlet başkanlarıyla olan yakın ilişkisi. Öyle ya, bir pedofili suçlusunun devlet başkanları ile yaptığı görüşmeler mutlaka tüm dünyanın dikkatini çekecek, Epstein’i iğrenç bir sapık olmasına rağmen “önemle” takip edilen biri haline getirecektir.

Epstein ile MOSSAD’ın aynı cümle içinde kullanılmasının nedeni, Epstein ile ilgili açıklanan mahkeme kayıtlarına göre Epstein’in İsrail eski Başbakanı Ehud Barak ile 36 kez görüştüğünün ortaya çıkması. Aynı zamanda Barak’ın 2016’da Epstein’i kendini evinde, kendisini saklayarak ziyaret etmeye çalıştığı da ortaya çıkmıştı. Buradan yola çıkarak Epstein’in “bal tuzağı” olarak ifade edilen cinsel içerikli bir ağ oluşturarak birçok önemli isme, devlet başkanına şantaj yapmak için bu bilgileri kullandığı iddia ediliyordu. Ancak Barak olayı ortaya çıkana kadar bu işte MOSSAD’ın payının olup olmadığı bilinmiyordu. Halen daha bilinmiyor. Yani Barak, mağdur mu fail mi bilinmiyor. Ancak yine de Epstein ve birlikte çalıştığı kişilerin İsrail lehine eylemler için Amerikalı iş insanları ve siyasilere şantaj yaptığı, güçlü iddialar olarak paylaşılıyor.

Pedofili gibi dünyadaki en alçak suçun üzerine kurulmuş milyar dolarlık casusluk iddialarından 150 dolarlık casusluk meselesine geçelim.

Türkiye’de MİT ve Emniyet’in ortak gerçekleştirdiği “Köstebek Operasyonu” ile 8 ilde yapılan operasyonla “yabancı uyruklu” 34 kişi gözaltına alındı, 15’i de tutuklandı. Bu kişilerle ilgili iddialar, Filistin, Lübnan, Suriye uyruklu, daha magazinsel ifade ile “başörtlü, sakallı, Ortadoğulu, Müslüman(?)” olmalarına rağmen, İsrail lehine casusluk yaptıklarıydı.

Elbette herhangi bir casusluğu savunacak durumda değiliz. Ancak casusluğu savunacak olmasanız da, bu tip casusluk haberleri ile ilgili yorumlara bakınca iki olayda bir farklılık olduğu görülüyor.

Pedofili sapık, şantajcı biriyle ülkelerin yönetimleri kendilerine teslim edilmiş siyasi isimlerin yan yana gelmesi, çocukların cinsel istismara uğramasına rağmen, ortaya MOSSAD iddiaları çıkınca mesele neredeyse sadece ajanlık üzerinden ve sadece Epstein ve onunla yan yana gelen kişiler üzerinden, herhangi bir aidiyet bağı, bu iğrenç ilişkilere dahil edilmeden konuşuldu ve kınandı.

Ancak mesele İsrail lehine çalışan, sadece Ortadoğulu olduklarını bilinen, dini kimlikleriyle ilgili bir bilgiye sahip olunmayan kişilerin, çok alçak bir biçimde Filistinlilerle ilgili bilgileri vermeleri/casuslukları eleştirilirken, ırk, din, bölge vurgusu yapıldı.

Bir yanlış yapıldığında, yanlışı kimin yaptığına bakarak karar verenlerin temel güdüsü Müslüman karşıtlığımı yoksa akıllarında Müslümanların çok iyi bir konumda olmaları nedeniyle, bu tavrı kendilerine yakıştıramamaları mı? Bunu anlamak kolay değil.

Ama şunu anlatmak kolay.

Suç bireyseldir. Evet, Ortadoğulu, Filistinli birinin İsrail lehine Filistinliler aleyhine casusluk yapması en nazik ifadeyle mide bulandırıcı ancak bu mide bulandırıcı eylem kendilerini bağlar, tüm Müslümanları değil. Ve bu kadar kolay bir şeyi anlamamak konusunda ısrarcı olanların Müslüman karşıtı ırkçılıkları, insanlığın ortak paydası olan insan olma ve birlikte yaşama gereğine yönelik ırkçı bir bölücü casusluk faaliyetinden daha az kötü bir şey değil.