“Düşmanın işi ya da bizim işimiz bitene kadar savaşacağız.” Ya savaş ya ölüm inadı ve ısrarı mantığındaki bu sözler, General Burhan’ın Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) ile barış yapılmasına verdiği yanıtta geldiği noktadır. Sudan Ordusu Komutanı Abdulfettah el-Burhan, HDK ve siyasi gruplar arasında imzalanan bir anlaşmaya karşı olduğunu duyurarak savaşı sürdürme sözü verdi.
Burhan ve onunla birlikte olanlar HDK ile uzlaşmaya yer olmadığını savunuyor. Bunu yaparken Burhan’ın temsil ettiği ordu mevcut savaşta, sanki bir kazananmış ya da HDK’nin varlığını sonlandırmak üzereymiş gibi davranıyorlar. Ancak çatışmaların gerçeği ve hakikati bize tam tersini söylüyor. Ordu ve HDK birbirini yok ediyor ve sonuçlara bakıldığında ortada hala bir kazanan görünmüyor. Herkes “Kuleyb’i canlı” istiyor (savaş istiyor ç.n.) ve her iki tarafın da öleceği Besûs* savaşlarını kopyalıyor.
Belki de savaşın patlak vermesinin nedenlerinden biri Sudan ordusundaki generallerin söylediği gibi, orduda İhvan-ı Müslimin (Müslüman Kardeşler) liderlerinin bulunmasıdır. Bu acımasız savaş, Sudan’ı geriye hiçbir şeyin kalmayacağı bir iç savaşla tehdit ediyor. En iyi seçenek, Sudan’dan geriye kalanların kayıp gitmemesi için diyalog yoluyla savaşı durdurmaktır.
Savaş büyük bir ekonomik kriz yarattı veya var olanı katlayarak artırdı. Un ve nakit akışı kıtlığı nedeniyle bir somun ekmeğin fiyatı üç katına fırladı.
Sudan ordusu, savaşın başında HDK’ye karşı savaşı birkaç gün içinde bitirebileceğini iddia ediyordu. Bu durum, savaşın düzgün bir şekilde ölçülüp tartılmadığını gösteriyor. Ordu HDK’nin işini bitirene kadar savaşmaya devam edileceğini açıklarken, HDK’nin Sudan ordusunun güçlerinden farksız olduğunu, içinde aynı ordudan subayların ve askerlerin olduğunu, üstüne üstlük modern bir şekilde eğitildiklerini ve dolayısıyla ne güç ne de sayıca azımsanabilecek öldürücü bir güç olduğunu unutuyor. Ayrıca, Sudan toplumundaki kabilesel ve bölgesel uzantı, Sudan’ın siyasi denkleminde önemli bir faktördür.
Ordu Komutanı’nın HDK’yi hedef almaya devam etmesi, hele de HDK’yi terör örgütü olarak sınıflandırmaya çağırdığı düşünülürse barış veya istikrar getirmez.
Hükümetlerarası Kalkınma Otoritesi (IGAD), Sudan’daki kanlı savaşı durdurmak amacıyla Burhan ile Hamideti’yi doğrudan yüz yüze getirecek bir toplantı düzenlemeye çalıştı, ancak toplantı yapılamadı.
Ordu, ülkenin yakalandığı “kanseri” bitirmeye kararlı olduklarını vurguluyor. Bana göre bu tür bir tanımlama ne Sudan’a hizmet eder ne de çok sayıda insanı çatısız, çocukları yetim bırakan ve binlerce kadına evlat acısı yaşatan bu savaşı sona erdirir. Bu savaşı sona erdirecek ve yerinden edilmişleri evlerine, eski yaşantılarına döndürecek şey sadece ve sadece diyalogdur.
Devam eden çatışmalar, angajman kurallarının ihlali ve iki taraf arasındaki çatışmaların mahallelerin arasında yapılması nedeniyle sivillerin zarar gördüğü göz önüne alındığında, Sudanlıların yaşadığı insani acılar daha da kötüleşecek. Şu anda ülkedeki köprüler, su ve elektrik istasyonları ile devlet daireleri de dahil olmak üzere birçok hayati tesis tahrip olmuş durumda.
İstikrarın gelmesi ve savaşın sona ermesi isteniyorsa, bu uzlaşmama ve inat dili devam edemez. Uzayan ve hala bir kazananın görülmediği savaş katiyyen bu şekilde süremez.
İnsanca bir yaşamın gereksinimlerinden mahrum bırakan bu savaşın başlamasından önce göreceli de olsa bir istikrar durumu yaşayan ve şimdi zor yaşam koşullarından muzdarip olan Sudan halkına merhamet edin.