Prof. Dr. Ahmet Abay
Akademisyen
TT

İsrâ Suresi ve düşündürdükleri 2

İsrâ suresi 22-39. ayetler arasında üzerinde durulan hususlar, bizzat İlahi İrade tarafından; “Rabb’in vahiy yoluyla bildirdiği hikmet dolu sözlerden” bir demet olarak nitelenmektedir. Bu hikmet dolu sözlere “Sakın Allah’la beraber başka varlıkları tanrı edinme; yoksa kınanmış ve yapayalnız bir hâlde kendi başına oturup kalırsın!”[1] ile başlanır ve “Sakın Allah’la beraber başka varlıkları tanrı edinme; yoksa kınanmış ve Allah’ın rahmetinden kovulmuş bir hâlde cehenneme atılırsın!”[2] ile nokta konulur. Yani işin başında da sonunda da tevhid vurgulanır. Hayat iki tevhid kabulü arasında yaşanır. Allah’ın birliğine şehadetle Müslümanca yaşanmaya başlanılır yine aynı şehadet üzere son nefes verilerek Müslüman olarak can verilir.

Tevhid üzere bir hayat sürmeye atılan ilk adımdan sonra tevhid üzere son nefesi verinceye kadar geçen zaman diliminde mü’minin şu hususlara dikkat ederek yaşaması istenir:

*Nasıl ki Allah Teala yalnızca kendisine kulluk edilmesini istiyorsa aynı istek ana babaya iyi davranma konusunda da geçerlidir. Onlardan birisi ya da her ikisi mü’min evlatlarının yanında ihtiyarlık çağına erişirlerse onlara karşı son derece saygılı davranılmalı, hizmet ve hürmetlerine dikkat edilmeli; değil kötü bir söz söylemek, onlara “öf!” bile denilmemeli, onları azarlamamalı tam tersine, onlara saygı ve sevgi dolu, gönül alıcı tatlı sözler söylenilmelidir. Ayrıca onlara, en içten şefkat ve alçak gönüllülük duygularıyla kol kanat gerilmeli ve “Ey Rabb’im, onlar beni çocukluğumda nasıl büyütüp yetiştirdilerse, sen de onlara öylece merhamet et!” diye onlar için duâ edilmedir.[3] Zira bu Allah’ın bir emridir. Tevhidi kabul eden her muvahhidi bağlar. Anne babaya yaşlılıklarında sahip çıkıp onlara kol kanat germek aynı zamanda geleceğimizi güvence altına almaktır. Hz. Peygamber bu hususa şu ifadeleri ile işaret eder: “Anne ve babasına veya onlardan sadece birine yaşlılık günlerinde yetişip de cennete giremeyen kimse perişan olsun, perişan olsun, perişan olsun”[4]  Ayrıca genel manada yaşlılara hürmet zaten tavsiye edilen bir husustur: “İhtiyar kimseye yaşından dolayı hürmet edecek her gence, Allah Teala da yaşlılığında ona hürmet edecek birisini nasip eder.”[5]

*İnsanlar, kendilerine yapılan bu tavsiyeleri can kulağıyla dinlemeli ve onlara uymalıdırlar. Çünkü bu tavsiyeler alelade biri tarafından değil insanların içlerinden geçenleri dahi en iyi bilen tarafından yapılmaktadır. Bu nedenle; akrabaya, yoksullara ve yolda kalmışlara hakları olan zekât ve sadakalar verilmeli ve hiçbir alanda israf ederek mal saçılıp savurulmalıdır. Çünkü servetleri, zamanları, güç, imkân ve yetenekleri böyle boş yere saçıp savurmak, Rabb’e karşı çok nankörlük eden şeytana kardeş/yoldaş olmaktır.[6] Harcama yaparken, ölçülü ve dengeli davranılmalıdır; ne eller boyna kelepçeyle bağlamış gibi cimrilik yapılmalı ne de keseyi sonuna kadar açan bir savurgan olunmalıdır.[7] Her işte olduğu gibi bu konuda da Müslüman vasatı ve dengeyi tercih etmelidir. Çünkü bu, Rahman’ın has kullarının temel vasfıdır: “Onlar infak ettikleri zaman israf da etmezler, cimrilik de yapmazlar; ikisi arasında orta bir yol tutarlar.”[8] Ve şu gerçeği de göz ardı etmemek gerekir; “Allah, dilediğinin rızkını genişletir, dilediğine ölçülü ve idâreli verir…”[9]

*Birileri yardım talebinde bulunur da o an onlara verecek bir şey, yardım edecek imkân-güç yoksa ve Rabb’den bir rahmet vesilesi ile o yardım ve gücün gelmesi bekleniyorsa, onlara kırıcı incitici - Git Allah versin, bize güvenip de mi savaşa girdiler! gibi sözler yerine- hiç değilse gönül alıcı, tatlı sözler söylenmelidir.[10]

*Maddi birtakım imkansızlıklar gerekçesiyle veya geçim endişesiyle çocuklar -kürtaj veya başka yöntemlerle- öldürülmemelidir! Çünkü herkesin rızkını veren Allah’tır. Bu uyarı yapıldığı halde bunu dikkate almayıp onları öldürmek, büyük bir günaha girmeyi göze almaktır.[11] Böyle davrananlar iki suç işlemiş olurlar. Birincisi Allah’ın Rezzak oluşuna güvenmemek, ikincisi ise haklı bir gerekçe olmaksızın Allah’ın öldürülmesini yasakladığı cana kastetmektir.

*Yapılan tavsiyelerde fiilin işlenmesi şöyle dursun yaklaşılmaması istenen önemli bir husus dikkat çekmektedir: Evli veya bekar herkes evlilik dışı cinsel ilişkilerden uzak durmalıdır! Değil zina yapmak, zinaya yaklaşılmalıdır bile! Çünkü zina, son derece yüz kızartıcı, azgınca bir davranış, çirkin bir yoldur.[12] Zina ve tüm gayrı meşru cinsel ilişkiler, nesep ve şahsiyet açısından sağlıklı bir toplumun temel yapıtaşı olan aile kurumunu yıkarak onu içten içe çökerten kötü davranış biçimidir. Toplumun çözülüp dağılmasına yol açarak onu uçuruma sürükleyen yöntemlerdir. Toplumları fesada uğratmak isteyenler aile kavramına saldırmakta, birlikte yaşmak için aile olmaya ve nikahlanmaya gerek olmadığı anlayışını yaygınlaştırmaya çalışmaktadırlar. Çekilen dizilerde, filmlerde ve oynanan tiyatrolarda nikahsız birliktelikler ve birlikte yaşamak için evlenmenin gerekli olmadığı gibi fikirler sık sık işlenerek algılar yönetilmekte zinaya götüren yollar sonuna kadar aralanmaktadır.

 

[1] el- İsrâ 17/22

[2] el- İsrâ 17/39

[3] el- İsrâ 17/23-24

[4] Müslim, Birr 9, 10

[5] Tirmizî, Birr, 75.

[6] el- İsrâ 17/25-27

[7] el- İsrâ 17/29

[8] el-Furkan 25/67

[9] el- İsrâ 17/30

[10] el- İsrâ 17/28

[11] el- İsrâ 17/31

[12] el- İsrâ 17/32